8 kişiyi öldüren Murat Yüksel, yargılanıyor

8 kişiyi öldüren Murat Yüksel, yargılanıyor

Adana'da Huzurevleri Mahallesi'ndeki apartman dairesinde ailesinden 8 kişiyi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan ve hakkında 8 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen sanık Murat Yüksel'in yargılanmasına başlandı. Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında, 2 Haziranda Huzurevler Mahallesi 142 Sokak'taki bir apartmanın 11'nci katındaki dairede, ebe hemşire Nalan Yüksel, baba İbrahim Yüksel (64), anne Günay Yüksel (62), 6 yaşındaki Vedat Yüksel, lise öğrencisi Halil İbrahim Kopar (17), ÖSS'ye hazırlanan Arif Kopar (19), kardeşinin eşi Ela Gül Yüksel ve kardeşi Ali Yüksel'i öldürdüğü iddia edilen tutuklu sanık Murat Yüksel (38) hazır bulundu.

Duruşmaya, ölenlerden Nalan Yüksel'in boşandığı eşi, Halil İbrahim Kopar ve Arif Kopar'ın babası müşteki Celal Kopar, Ela Gül Yüksel'in kardeşleri Selma Doğan (32) ve Fatma Uysal (28) da katıldı.

Sanık Murat Yüksel, kimlik tespiti sırasında evli ve 1 çocuk babası olduğunu ve üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığı bulunmadığını, şoförlük yaptığını ifade etti.

Sanık Murat Yüksel'in avukatı Fikret Adamhasan, duruşmaya ilişkin haberlerin televizyon ve gazetelerde yayımlanmasına yasak konmasına ilişkin mahkemeye dilekçe verdiğini hatırlatarak, ''Müvekkilimle ilgili masumiyetlik karinesi ihlal ediliyor. Soruşturmanın başında ve sonrasında, müvekkilimin beyanı gibi yayınlar yapıldı. Bu durum müvekkilimi, eşini ve çocuğunu olumsuz yönde etkiledi. Bu nedenle ihtiyati tedbir amacıyla duruşma bitene kadar duruşmalara ilişkin haberlere yayın yasağı konulmasını talep ediyoruz'' dedi.

Mahkeme heyeti de, iddia makamının talebi doğrultusunda sanık avukatının bu talebinin reddine karar verdi.

Susma hakkını kullandı

Sanık Murat Yüksel, mahkeme başkanının, ''8 kişiyi tasarlayarak öldürdüğü'' belirtilen iddianameyi okumasının ardından, ifade vermeyerek susma hakkını kullandı.Sanık Yüksek, ''Bu aşamada savunma yapmayacağım. Akıl sağlığım yerinde değil. Bu nedenle Adli Tıp Kurumunda müşahede altında tutularak rapor almayı talep ediyorum'' dedi.

'Düğün var'

Müşteki Celal Kopar, ifadesinde, olayı görmediğini söyledi.Olayda ölen Nalan Yüksel'in eski eşi olduğunu belirten Celal Kopar, ''Anneleriyle birlikte ölen çocuklarım Halil İbrahim ve Arif Kopar ile her gün telefonla görüşüyor, olması halinde ihtiyaçlarını gideriyordum'' dedi.

Celal Kopar, olaydan bir gün önce de sanık Murat Yüksel ile görüştüğünü ifade ederek, şunları söyledi:

''Bir gün sonra çocuklarımı, kendi aldığım cep telefonuyla aradım ama ulaşamadım. Bunun üzerine Murat Yüksel'i arayıp çocukları sordum. Bana ''Çocuklar köyde. Düğün var. Yarın haber alırsın' diye cevap verdi. Bir gün sonra onların öldürüldüğü haberini aldım. Demek ki sanığın olay günü bayramı idi. Sağlığının yerinde olduğuna inandığım sanıktan şikayetçiyim ve cezalandırılmasını istiyorum.''

Müşteki Selma Doğan da, oğlu Vedat ile birlikte öldürülen Ela Gül Yüksel'in kardeşi olduğunu söyledi.

Olay günü Handan Yüksel ve oğlu Cemil'in de evde bulunduğunu belirten Selma Doğan ''Sanığa Handan ve oğlunu niye öldürmediğini sormak istiyorum'' dedi ve sanıktan, elinde tuttuğu ölen yeğeninin fotoğrafına bakmasını istedi.

Müşteki Fatma Uysal da ''Sanık, kardeşi Handan ile ablamın eşinden boşanması için sürekli haber gönderip boşanmaması halinde öldüreceği tehdidinde bulunuyormuş. Bunu bana ablam anlatırdı. Bu şekildeki tehditlerin 3 ay sürdüğünü biliyorum'' diye konuştu.

Müşteki Selma Doğan, mahkeme heyetinin duruşmaya ara vermesi sırasında sanık Murat Yüksel'e ''öldür öldür deli numarasına yat'' diye bağırken, yine sanığa sinirlenen ve salonda bulunan Ela Gül Yüksel'in annesi Hatice Ulusal ise dışarı çıkartıldı.

Mahkeme heyeti, daha sonra, öldürülen kişilere ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunun gönderilmesinin beklenmesi, cesetlerden çıkarılan mermi çekirdeklerinin sanığın evinde ele geçirilen tabancadan atılıp atılmadığının belirlenmesine ve sanığın akli dengesinin yerinde olup olmadığının belirlenmesi için de 3 haftayı geçmeyecek şekilde İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda müşahede altında tutulmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.

İddianameden:

Sanık Murat Yüksel ile ilgili Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, ''beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi öldürmek, tasarlayarak cinayet'' suçundan 8 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanması istendi.

Gözaltında, nöbetçi Cumhuriyet Savcılığı ve nöbetçi mahkemede susma hakkını kullanması nedeniyle Yüksel'in ifadesinin alınamadığı belirtilen iddianamede, zanlının maktullerle aralarında edinilmiş mallar yüzünden anlaşmazlık bulunduğu anlatıldı.İddianamede, şu ifadelere yer verildi:

''Toplanan deliller, şüphelinin, ölen Nalan Yüksel adına kayıtlı, olayın meydana geldiği evin, kendisinin kazandığı minibüs gelirlerinden babası İbrahim Yüksel'in katkılarıyla alınıp Nalan Yüksel adına tescil ettirildiğini, bu durumun kendisine yapılmış haksızlık olduğunu düşünerek aile içinde huzursuzluk yarattığını göstermektedir.

Olay tarihinde şüpheli öğleden sonraki bir saatte gelip evde bulunanları öldürmeye başladı, eve daha sonra gelen kişileri de öldürmeye devam etti. Annesi Günay Yüksel ve yeğeni Vedat Yüksel'i boğarak, diğerlerini de tabancayla vurarak öldürdüğü anlaşıldı. Olaydan sonra gittiği Toros Mahallesi'ndeki evinde karısına olayları anlatan mektup yazan ve gelecekte nasıl davranması gerektiği konusunda yönlendirmeye çalışan şüpheli, suç aleti tabancayla ele geçirildi. Tasarlayarak suç işleyen şüphelinin cezasından indirim gerektirir delil de elde edilemediği anlaşıldı.''

Tek kişilik oda

Bu arada, şüpheli Murat Yüksel'in, tutuklu bulunduğu Adana'daki cezaevinde tek başına odada tutulduğu, eşine yazdığı mektupta ve yakalanma sırasında polislere intihar edeceğine yönelik ifadeler kullanması üzerine de sürekli gözetim altında tutulması işleminin sürdüğü öğrenildi.

Murat Yüksel'in mektubu

Murat Yüksel'in, susma hakkını kullanarak ifade vermemesine karşın, yakalanmadan önce yazdığı ve iddianamede de yer alan mektup olayla ilgili geniş ip uçları verdi.

Murat Yüksel'in olayın nedeninin, maddi sorunlardan kaynaklandığına ilişkin ifadelerin yer aldığı eşi Nesrin Yüksel'e hitaben yazdığı mektubun bazı satırlarında, kardeşi Ali Yüksel'i de suçladığı görüldü. Sanığın eşi Nesrin Yüksel'e hitaben yazdığı mektuptaki bazı satırlarda, kardeşi Ali'nin ailenin 7 ferdini öldürdüğünü, onu da kendisinin kazayla öldürdüğünü ileri sürdü.

Olayın sonucuyla ilgili olarak ''aile faciası'' benzetmesi yapan Murat Yüksel, 9 sayfadan oluşan mektubun bir bölümünde kendisini anlattı.

Sanık Murat Yüksel, ailesiyle arasında yaşanan sorunları da anlattığı mektubunda, şu ifadeleri kullanıyor: ''Bildiklerin ve bilmediklerinin hepsinin cezasını vereceğim. Ben nasıl çocuğuma bir çikolata alamıyorsam, çocuğumu bundan sonra babasız bırakacaksam, onlar da benimle birlikte çocuklarını bir daha sevemeyecekler. Beni nasıl malım için arkamdan vurdularsa, mallarını yiyemeden bedelini ödeyecekler. Yaptıklarını hiçbirisinin yanına kar bırakmayacağım. Canlarını alacağım. Onları cezalandırırken, gerekçem beni elimdeki üç kuruşluk mal ve egoları için arkamdan vurmaları. Benim olanlar benim canlarımın olacak yine.'' Oğlunu çok sevdiğini anlatan sanık, bu konuyla ilgili de şu ifadeleri kullanıyor: ''Yüksel'im müthiş akıllı ve zeki bir çocuk. Artık, Yüksel'imin evde her şeyi yapabileceği en iyi arkadaşı olmayacak. Mutfağa, tuvalete, banyoya bensiz gidecek. Okuldan akşam,büyük bir adam edasıyla döndüğünde kapıda onu babası karşılamayacak, akşamları yatmadan önce sırtını sabırla babası kaşımayacak, onu sevgiyle öpen babası olmayacak. Hiç kimse bir evladı babasının sevdiği, öptüğü, koruduğu gibi öpüp koklayamaz. Yalvarırım Yüksel'i babalık eline bırakma.'' Öldüğünde organlarının bağışlanmasını da isteyen Murat Yüksel'in mektubu şöyle tamamlanıyor:

''Öldüğümde organlarımı bağışla. Cenazemi, ninemin yanına defnedin, oğlumun ve 2 yeğeninim fotoğrafını da kefene koyun. Bu mektubu birkaç kez okuduktan sonra kimseye söz etme.

Sen bu mektubu okuduğunda ben işlerimi halletmiş, yani her şey bitmiş olacak. Kıyafetlerimden takım elbisem ile gözlüğümü sakla, büyüdüğünde bir kez de olsa oğluma giydir.O kalıba gelince oğlumun bir kere de olsa takımımı giyip, gözlüğümü takmasını istiyorum.''