Hükümetin gündeminde olan taşeron işçilik, esnek çalışma ve uzaktan çalışma gibi konuları içeren “kıdem tazminatı”nı uzmanlar yorumladı.
Kasım ayında Başbakan Tayyip Erdoğan’a sunulması beklenen tasarı ne getiriyor, ne içeriyor.
Cumhuriyet gazetesinden Olcay Büyüktaş Akça, kıdem tazminatının ne olup olmadığı, ne yapılmak istendiği, kimin konuyu hangi argümanlarla savunduğu, emekçiyi neyin beklediği gibi sorulara işveren temsilcileri, konfederasyon yöneticileri, Çalışma Bakanlığı yetkilileri ve uzmanların verdiği bilgileri derledi.
İşte 8 soruda kıdem tazminatı:
1 - Kıdem tazminatı nedir?
Bugünlerde işveren kesimi tarafından ciddi bir sorun olarak algılanan kıdem tazminatı sorun değil temel bir işçi hakkı. Kıdem 1936 tarihli 3008 sayılı İş Kanunu ile kabul edilen 77 yıllık bir hak. Bu tazminatı hak etme süresi önce beş yıl, sonra üç yıl ve her yıl için 15 günlük tazminat olarak düzenlendi. 1475 sayılı iş yasasında 1975’te 1927 sayılı yasa ile yapılan değişiklikler ile üç yıllık hak etme süresi bir yıla indirilmiş ve 15 günlük kıdem tazminatı süresi de 30 güne çıkarıldı. 1982’de kıdem tazminatı tavanının asgari ücretle bağı koparıldı. Kıdem tazminatı tavanı en yüksek devlet memurunun bir hizmet yılı için alacağı azami emeklilik ikramiyesi ile sınırlandırıldı. Bu sınır halen 3 bin 254 lira olarak uygulanıyor.
2 - İşveren ne istiyor?
Onların tutumu net. Onlar aslında kıdem tazminatının kaldırılmasını istiyor. Kıdem tazminatını işgücü piyasasını katılaştıran bir düzenleme olarak görüyorlar. Özellikle işsizlik sigortası uygulamasından sonra kıdem tazminatına ihtiyaç olmadığını ileri sürüyorlar. Kıdem tazminatı “yükünün” azaltılması talebini öne çıkarıyorlar. Hatta ölümü gösterip sıtmayı kabul ettirmek istediklerinden TİSK, TOBB ve TÜSİAD’ın ortak talebi kıdem tazminatının 30 günden 15 güne indirilmesini çeşitli kereler dillendirmelerine karşın, son tartışmalarda TİSK 13 günü teleffuz etti. Kıdem tazminatı fonuna ancak işverenlerin primlerinin ciddi bir biçimde düşürülmesi durumunda sıcak bakıyorlar.
3 - Hükümet ne diyor?
Hükümet de kıdem tazminatının “katılık” yarattığını düşünüyor. Hatta Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kıdem tazminatını işsizliğin sebebi olarak görüyor. Hükümetin tutumu kıdem tazminatı fonu kurulması yönünde. İş yasasında ve hükümet programında bu konuda net bir hüküm ve hedef var. Hükümet kıdem tazminatı fonunun işveren üzerindeki yükü azaltacağını ve tasarrufları artıracağını iddia ediyor. Hükümetin bu fondan muradının özellikle inşaat piyasasının sübvanse edilmesi olduğu anlaşılıyor. Ev alana kıdem tazminatının belirli bir bölümünün ödenmesi formülleri bunun göstergesi.
4 - Emekçi ne istiyor?
Türk-İş ve DİSK mevcut kıdem tazminatı hakkını geriye götürecek her türlü düzenlemeye ve fona şiddetle karşı çıkıyor. Hatta Türk-İş 21. Genel Kurulu hiçbir yoruma yer bırakmayacak netlikte bir karar alarak, kıdem tazminatının fona devredilmesi, süresinin azaltılması, tasfiyesi ve zayıflatılması gibi sonuçlara yol açacak her türlü girişime karşı genel grevle karşı çıkılmasını oybirliği ile kabul etti.
DİSK, benzer nedenlerle benzer tavrı gösteriyor. Onlar da alanlara çıkmakta en küçük bir tereddüt göstermeyeceklerini defalarca dile getiren açıklamalar yaptılar.
Hak-İş, en son 13 tartışmalarının gündeme geldiği günlerde; “Değil 13 gün 29 güne bile inmeyiz” diyerek kendisinden beklenmeyecek bir sertlikte durumu eleştirdi.
5 - Fonun gerekçesi ne?
Birinci gerekçe, “İşverenler ödeme güçlüğüne düşüyor. Bu nedenle işçiler kıdem tazminatlarını alamıyor. Eğer fon olursa işçilerin mağduriyeti olmaz” şeklinde ifade ediliyor. Bir başka gerekçe eğer fon kurulursa kıdem tazminatını hak etmenin ve almanın daha kolay olacağı, özellikle taşeron işçilerin daha kolay kıdem tazminatı alacağı.
Oysa yararlanma koşullarının iyileştirilmesi için fon kurmaya gerek olmadığını belirten uzmanlar, yasal düzenlemeyle bu sorunun giderilebileceğini, taşeron işçinin de tazminat alabileceğinin altını çiziyor.
6 - Fon olunca tazminat olacak mı?
Fon modeli ile kıdem tazminatı sistemi baştan aşağı değiştiriliyor. Mevcut sistemde çalışana bir yıllık çalışması karşılığında 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödeniyor ve kıdem tazminatı işverenin bir yükümlülüğü durumunda. Çalışan (suçlu çıkarmalar hariç) işten çıkarıldığında, emekliliği hak ettiğinde, askere gittiğinde veya (kadın) evlendiğinde kıdem tazminatını alabiliyor. Yaklaşık yedi durumda alınabilen kıdem tazminatı bu haliyle kısmi bir iş güvencesi mekanizması olarak da işlev görüyor.
Fon ile bu parametrelerin tümü değişiyor. Kıdem tazminatının aylık prim şeklinde işçi adına açılan bireysel hesaba yatırılması ve bu hesabın da özel emeklilik şirketleri tarafından işletilmesi öngörülüyor. Tasarıda bir emekli olana bir de ölene tazminat ödenecek.
7 - Fon ne götürecek?
Fon kurulursa kıdem tazminatı doğrudan işveren tarafından ödenmeyecek. İşveren fona prim ödeyecek ve tazminat hak eden işçilere ödemeyi fon yapacak. Böylece kıdem tazminatı iş ilişkisinin doğrudan bir parçası olmaktan çıkacak. Tazminatın son ücretle ilişkisi kopacak. Ayrıca, şimdiye kadar pek çok örneği görülen işverenlerin fona prim yatırmamaları, eksik yatırmaları ve zamanında yatırmamaları gibi nedenlerle fonun finansmanı ciddi biçimde sıkıntıya girecek bir süre sonra kıdem tazminatı ödeyemez duruma gelebileceği gibi siyasilere açık olan fonlar Konut Edindirme Fonu, Zorunlu Tasarruf Fonu, İşsizlik Sigortası Fonu gibi hükümetlere kaynak olarak kullanılacak.
8 - Fona kim ne ödeyecek?
Hazırlıklara göre aylık yüzde 3’ü aşmamak üzere işverenler tarafından fona prim kesilmesi öngörülüyor. Bu primler çalışan adına bireysel bir fona yatırılacak ve orada nemalandırılacak. Ancak burada ciddi bir kandırmaca var. 30 günlük kıdem tazminatı şu anda işçinin brüt ücretinin yüzde 8.3’üne karşılık geliyor. Mevcut kıdem tazminatı maliyeti ortalama yüzde 8.3. Bunun yerine yüzde 3 civarında bir işveren kesintisi öngörülüyor. Bu kıdem tazminatının yarı yarıya düşürülmesi ile eşanlamlı. Bu durumda gelecekte fon 30 günlük kıdem tazminatını karşılamayacağı için kıdem tazminatının 15 güne düşürülmesi gündeme getirilecek.