9 ay tutuklu kalan avukat Bülent Utku, ilk duruşmada yaptığı savunmada kullandığı ‘cesaret hakkı’ kavramını anlattı. Utku, cesaret hakkının ‘baskı zamanlarında’ öne çıktığını ve temel haklardan biri olduğunu söyledi.
Cumhuriyet davasında 9 ay tutuklu kalan avukat Bülent Utku, 24 Temmuz’da başlayan Cumhuriyet davasının ikinci gününde yaptığı savunmasında, HDP’li siyasetçilerin tutuklanması, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın cezaevine konulması ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Selahattin Demirtaş’ı “terörist” ilan etmesi gibi hukuk ihlallerinden örnekler vermiş ve “Zamanın koşullarının, ruhunun bizleri getirdiği nokta budur. Bu koşullara ve ruha karşı çıkıyorum. İnsanların cesaret hakkı vardır. Ben bu hakkımı sonuna kadar kullanacağım. Hukukçular ve gazeteciler için bu görevdir. Cesaret hakkını kullanmaktan çekinmesinler. Cumhuriyet, bu cesur olma hakkını kullanan gazetelerden biridir” demişti. Utku’nun ‘cesaret hakkı’ kavramı kamuoyunda kendine karşılık bulmuştu. Avukat Utku, önceki gün Beyoğlu’ndaki Birikimhane’de savunmasında kullandığı ‘cesaret hakkı’ kavramını anlattı.
Cumhuriyet'ten Canan Coşkun'un haberine göre; Utku, tarihin çeşitli zamanlarında zamanın ruhunun peşine birçok kişinin takıldığını belirterek, “Bunun karşısında zamanın ruhunu kabul etmeyeceğimi söyledim ve buna karşı çıkacağımı söyledim. Bunun adını da cesaret hakkı koydum” dedi. Cesaretin kişinin küçük dünyasıyla ilgili bir kavram olduğunu aktaran Utku, “Cesaret ne demek’ dersek herkes kendine göre bir tanım yapabilir belki ama ben orada cesaret hakkımı bu uygulamalara, haksızlıklara karşı bir çıkış olarak kullandım” dedi.
İnsanların doğuştan gelen hakları olduğunu ve bu hakların ortak noktasının ‘mücadele’ olduğunu vurgulayan Utku, “Yeni doğmuş bir çocuk bile aslında beslenme için, yürüme için bir mücadele veriyor. Ama gerek kişisel gerek toplumsal haklara baktığımızda temelinde hep mücadele var” dedi. Cesaretin dar anlamda ‘risk’ şeklinde tanımlanmanın mümkün olduğunu aktaran Utku, şöyle devam etti: “Kişisel, toplumsal, sosyal alanda ceza alanında birtakım riskleri içeriyor cesareti kullanma hakkı. Cesareti gösteren çeşitli katmanlar, kişiler var. Cesaret bir erdem mi acaba? Gasp yapan kendini patlatan kişi için de cesaret söz konusu. O da kişinin küçük dünyası ile ilgili bir niteleme. Benim savunmamdaki cesaret hakkı bir karşı koymaya ilişkin, birine zarar vermeye ilişkin bir cesaret hakkından bahsetmiyorum. Bir mafyanın veya bir gaspçının ya da kendini patlatan birinin cesaret hakkından bahsetmiyorum. Cesaret hakkı erdem kavramıyla bütünleştirilince daha anlamlı oluyor.”
Bütün hakları kullanmak için cesaret gerektiğini ifade eden Utku, “Cesaret hakkı özellikle baskıların olduğu zamanlarda aslında hakların başındaki en temel haklardan biri. Sayabileceğimiz birçok hakkı kullanmak için cesaretli olmak durumundayız baskı dönemlerinde. Kişisel ve toplumsal mücadeleler buradan geçtiğine ve cesaret hakkını kullanıp bir sonuca varmak mümkün olduğuna göre bunu hakların başına koymak yerinde olur diye düşünüyorum” dedi. Cesaret hakkını kullanmak ve büyütmek gerektiğinin altını çizen Utku, “Bu hakkı kullandıkça aslında büyüyor hak ve cesaret birbirini karşılıklı etkiliyor. Cesaret bulaşıcı ve gündeme getirmek gerekiyor” dedi. Utku, cesaret hakkını kullanması gerekenlerin başında gazeteci ve hukukçuların olması gerektiğini belirterek, “Gazeteci korkarsa çekinirse mesleğini yapamaz. Avukatlık mesleğini yapanların cesur olması gerekiyor. Hâkim ve savcıların da başta cesur olması gerekiyor ama onları geçtik bu dönemde. Bu dönemde büyük ölçüde avukatlara iş düşüyor. Cesaret hakkını kullanabilecek 14 avukat arkadaşımız yakın zamanda mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklandı. Siyasi iktidar da kime yöneleceğini biliyor” dedi.
Cesaretin baskı dönemlerinde öne çıktığını kaydeden Utku, “O kadar baskı var ki en ufak şeyde hukuk ve yasa olmadığı için başınıza bin bir türlü dert gelebiliyor. Çare sokakta. Sokak deyince birçok kişi özellikle karşı cephe hemen bir şiddet arıyor. Oysa sokak şiddet değil” dedi. Sokakta hak aramaktan başka çare bırakılmadığının altını çizen Utku, “Bağımsız tarafsız yargı olmayınca kişiler haklarını nerede arayacaklar? İster istemez sokakta. Gösteri ve düşünceyi ifade etme özgürlüğü yasalarla güvence altına alınmış. Haklarımızın ihlal edildiğini gördüğümüz anda bunları sokakta ifade etmekten başka bir çare olmadığını düşünmeye başladım bir hukukçu olarak. Bu da çok vahim” diye konuştu