Haberdar yazarı Celal Başlangıç, 2009 yılında Kürt siyasetçilere, avukat ve gazetecilere yönelik başlatılan KCK operasyonlarının yeniden yapıldığını söyleyerek, “17/25 Aralık’tan sonra AKP, 2009 operasyonlarını ‘paralel yaptı’ demişti. Şimdi AKP bir kez daha ‘Kürtlere siyasi soykırım’ kartını oynuyor. Hem de 2009'dakinden daha tehlikeli biçimde. Yıllar sonra ne diyecek AKP? Şimdi yanında ‘paralel’ de yok” dedi. Başlangıç, operasyon ve çatışmaların yeniden başlamasının ardından son 9 ayda Kürtlerin 4 bin 500 sivil siyasetçisinin gözaltına alındığını, 950'den fazlasının tutuklandığını söyledi.
Başlangıç’ın Haberdar’da “Kürtlere yine siyasi soykırım; bunu da mı 'paralel miki' yapıyor” başlığıyla bugün (15.04.2016) yayımlanan yazısı şöyle:
Beş yaşındadır Barış. Annesi tutuklanmıştır.
Bakacak kimsesi olmadığı için o da annesiyle birlikte soğuk ve sağır duvarlarla çevrili garip dünyanın içine düşmüştür.
Bir gece koğuştaki yatağından telaşla fırlar annesi. Koynunda uyumakta olan Barış'ı uyandırır.
"Bu ne rezillik, utan. Yine mi altına işedin."
"Ben işemedim ki" der Barış. Annesi kızgın bir sesle sorar "Kim işedi peki" diye.
Minik Barış, slip kilodunun önündeki miki desenini gösterir:
"Miki işedi!"
Tunç Başaran'ın unutulmaz filmi Uçurtmayı Vurmasınlar'daki bu diyalog aslında AKP'nin siyaset yapma biçimini çok iyi anlatıyor.
Kendinden kaynaklanan tek bir kötülüğü, olumsuzluğu üstlenmeyip, sürekli "miki yaptı" tarzında birilerinin üzerine atmakta pek mahir AKP.
2009 yılında 'KCK Operasyonları'yla büyük bir siyasi soykırım yaşadı Kürt Siyasi Hareketi.
Parti yöneticilerinden belediye başkanlarına, sendikacılardan akademisyenlere, üniversite öğrencilerinden gazetecilere kadar binlerce kiş gözaltına alındı, tutuklandı.
Bu siyasi soykırımın boyutunu anlamak için birkaç sayısal veriye bakmak yeterli.
Operasyonların başladığı 14 Nisan 2009'dan 6 Ekim 2011'e kadar geçen süre içersinde gözaltına alının BDP yöneticileri ve çalışanlarının toplam sayısı 7748. Bunların içersinden 3895'i tutuklanmış.
Tutuklananların arasında 10 Belediye Başkanı, 29 Belediye Meclis Üyesi, sekiz Belediye Başkan Yardımcısı, iki Belediye Başkan vekili, iki eski Belediye Başkanı, iki İl Genel Meclisi Başkanı ve dört İl Genel Meclisi başkan vekili de var.
Sonra "çözüm süreci" geldi. Yasalar değiştirildi. Cezaevindekilerin büyük bölümü dışarı çıktı.
İşte tam da o süreçte bu denli büyük boyutlara varmış siyasi soykırımın hesabını soranlara AKP sözcülerinin, kalemşörlerinin yanıtı aynen altını ıslatan beş yaşındaki Barış gibiydi:
"AKP yapmadı, 'paralel miki' yaptı!"
Hatta bu yalana Kürt Siyasi Hareketinin bazı önemli aktörleri bile inandı.
Oysa sırtını iktidara dayamayan, gücünü iktidardan almayan hiçbir siyasi ve yargı operasyonunun yapılma ya da yapılsa bile başarıya ulaşma şansı yok bu ülkede. (Örnek için bakınız, 17/25 Aralık operasyonları...)
Şimdi AKP bir kez daha "Kürtlere siyasi soykırım" kartını oynuyor. Hem de 2009'dakinden daha tehlikeli biçimde.
7 Haziran seçimlerinden, özellikle Ağustos ayının başından bu yana Kürtlerin 4500 sivil siyasetçisi gözaltına alındı. 950'den fazlası tutuklandı.
Gözaltı ve tutuklamalar yoğun biçimde hala sürüyor.
Şu ana kadar HDP-DBP çizgisinden Belediye Eş Başkanı seçilen 19 kişi tutuklanmış durumda. Sekizi de aranıyor.
28 Belediye Eş Başkanı gözaltına alındı ve serbest bırakıldı. Yine 28 Belediye Eş Başkanı görevden alındı.
Tutuklanan Belediye Meclis Üyelerinin sayısı 36. 24 Belediye Meclis Üyesi de görevden alınmış durumda.
Aynı siyasi çizgiden seçilen altı İl Genel Meclisi Üyesi tutuklanmış, ikisi de görevden alınmış.
Yüksekova'sından Cizre'sine kadar yedi kentteki 19 ilçede ilan edilen sokağa çıkma yasakları, yaşanan çatışmalar; yakılan, yıkılan kentler; asker, polis, gerilla, genç, kadın, çocuk, yaşlı ölümleri sürerken diğer yandan yaşanan bu "siyasi soykırım" çok dikkat çekmiyor bazı çevrelerde.
Şimdi yeni bir boyuta taşınıyor Kürtlere dönük bu "siyasi soykırım".
Kürtlerin özellikle bölgeden çok yüksek oranda oy vererek TBMM'ye gönderdikleri milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündemde.
"Taraftardan arındırılmış stat açma mucitleri" şimdi yeni bir icat peşinde; Kürt Siyasi Hareketi'nden arındırılmış bir Parlamento.
Hukuka aykırı olarak "acil kamulaştırma" adı altında Kürtlerin evlerine, bahçelerine el koy...
Seçtikleri belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini, il genel meclisi üyelerini görevden al, gözaltına at, tutukla...
Parti binalarını bas, yerel siyasi önderlerini içeri tık.
Yetmedi, şimdi de Parlamento'daki temsilcilerinin dokunulmazlıklarını kaldır, dava aç, yargıla, tutukla...
Mehmet Ağar bile yıllar önce çözümü "düz ovada siyaset"te görmüştü bu ülkede.
Sen şimdi sivil siyasetin tüm yollarını tıka, Kürtlere dağdan başka seçenek bırakma!
Kimse görmüyor mu uygulanan her baskının yıllar içersinde daha büyük örgütlenmeye, daha büyük siyasi kalkışmaya yol açtığını.
Kürtlere uygulanan her şiddetin, daha fazla şiddet olarak geri döndüğünü...
Yıllar sonra ne diyecek AKP? Şimdi yanında "paralel mikisi" de yok.
Bu işlenen insanlık suçlarını da "derin devletin mikisi" üstlenir artık.