İNGİLİZ BASINI Cumartesi akşamı Kuzey İrlanda'da, bir İngiliz askeri üssüne düzenlenen saldırıyla ilgili haberler birçok İngiliz gazetesinin ilk sayfasında yer alıyor. Times gazetesi manşet haberinde saldırıda güvenlik görevlilerinin atıl kalmasına odaklanmış. Gazete, Kuzey İrlanda'daki askeri üssü korumak üzere orada bulunan silahlı güvenlik görevlilerinin, iki askerin öldürüldüğü saldırıda, silahlı kişiler yaralananların yanına gelip ateş açmaya devam ettikleri halde karşılık vermediğini aktarıyor. Muhalif bir Cumhuriyetçi grup olan Gerçek IRA'nın üstlendiği saldırıda iki asker ve iki pizza dağıtıcısının yaralandığını belirten Times, Gerçek IRA'nın, iki pizza dağıtıcısını da, "İrlanda'daki İngiliz egemenliğinin işbirlikçileri" olarak nitelediğini yazıyor. Ordu ve polis saldırganlara karşı ateş açılmadığını doğrularken, İngiliz askerlerinden görevi yaklaşık 10 yıl önce devralan Kuzey İrlanda Güvenlik Servisi görevlileri bu süre içinde ilk kez doğrudan bir saldırıyla karşı karşıya kalmış oldular. Geçmişin dönüşü mü? Daily Telegraph gazetesi ise manşetten duyurduğu haberini "IRA terörizminin dönüşü" başlığıyla aktarıyor. Gazete ayrıca, siyasi yelpazenin her tarafından liderlerin, saldırının barış sürecini etkilemeyeceğine dair görüşlerine de yer veriyor. Gazete, Başbakan Gordon Brown'ın "korkakça" diye nitelendirdiği saldırının barış sürecini olumsuz etkilemeyeceğini söylediğini, Sinn Fein Partisi Başkanı Gerry Adams'ın ise saldırıyı "yanlış ve zarar verici" diye niteleyerek kınadığını aktarıyor. Eski IRA'nın siyasi kanadı Sinn Fein liderinin sözleri Times gazetesinde yer alan bir yorum yazısında yeterli bulunmamış. Gazetede yazan David Sharrock, Adams'ın tepki vermesi için 14 saat geçmesi gerekti diyor. "Sinn Fein'den açıklama en sonunda geldiğinde, ifadelerin içinde üzüntü ya da kızgınlık olmaması, İrlanda ve İngiltere'deki pek çok insan için şaşırtıcı olsa da, Sinn Fein hareketinin liderliği için tümüyle tutarlı bir bakış açısını yansıtıyordu. " Sharrock'a göre, Sinn Fein hareketi çok da uzun olmayan bir süre önce IRA’nın saldırılarını onaylayan yazılar yazıyordu. Örgütlerin geleceğine toplum karar verecek Guardian gazetesinde Peter Preston imzalı bir yorumda ise, IRA'dan kopan grupların, ancak toplum desteği olursa gelişebilecekleri düşüncesi işleniyor. "Kuzey İrlanda'nın en üst düzey polis yetkilisi Sir Hugh Orde aylardır, "Hâlâ oradalar. Pek fazla değiller, ama tahribat yaratacak kadar varlar" deyip duruyordu. "Şimdi sorun, bu saldırıya Kuzey İrlanda'nın nasıl tepki vereceğinde yatıyor. Kuzey İrlanda'da terör ancak toplum örgüte, onu ele vermeyecek kadar bağlıysa ya da ele vermeye cesaret edemeyecek kadar korkuyorsa gelişebilir." Nasıl olup da saldırı düzenlenebildi? Independent gazetesinde yer alan bir analiz yazısında ise 10 yılı aşkın bir süreye yayılan barış sürecine rağmen bu saldırının nasıl düzenlenebildiği sorusu ele alınıyor. David McKittrick'in saldırının nedenlerine ilişkin değerlendirmesi şöyle: "Siyasi iktidarın paylaşım sürecinin devam ettiği, ve barış halinde olduğu varsayılan Kuzey İrlanda'da bu saldırı nasıl meydana gelebildi? Bu sorunun cevabı, Belfast'ın barış sürecinin kapsayıcı olsa da, henüz tam olamayışında yatıyor. Kuzey İrlanda nüfusunun yüzde 90'ından fazlası barış sürecini destekliyor. "Başlıca gruplar sükuneti korumalarına rağmen, küçük bir grup cumhuriyetçi, bombalar ve saldırıların İngilizleri bir gün geri çekilmeye zorlayacağına inanıyor. Eski IRA'yla kıyaslandığında çok küçük kalan bu grupların, ciddi silahlı saldırıları sürdürebilecek kapasitede olduklarına kimse inanmıyor." Summers: Eşgüdümlü hareket gerekli Amerikan Başkanı Barack Obama'nın ekonomi danışmanlarından Lawrence Summers'la bir röportaj yapan Financial Times, Summers'ın, "Dünya liderleri talebi artırmak ve dünyayı resesyondan çıkarmak için eşgüdümlü hareket etmeliler" dediğini aktarıyor. Summers, Financial Times'a verdiği mülakatta, hükümetlerin kısa vadede geçici olarak harcamalarını artırmaları gereksinimi, finansal krize yol açtığı düşünülen küresel dengesizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik uzun vadeli amaçların göz ardı edilmesine neden oldu." diyor. Londra'da yapılacak G20 ülkeleri zirvesinin öncesinde konuşan Summers, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer batılı uluslar orta vadede kendi kapasiteleri içinde yaşamayı öğrenmeli, ancak kısa vadede herkesin yapması gereken harcamalarını ciddi bir şekilde artırmak diyor. Lawrence Summers'ın Beyaz Saray'daki etkisinin merkezi önemde olduğunu yazan Financial Times, Bill Clinton'un hazine bakanlığını da yapmış olan Summers'ın piyasa yanlısı görüşlerinin son dönemde darbe aldığına da yer veriyor. Summers piyasaların kendi kendilerini dengelemeyi sağlayan içkin bir mekanizmaları olduğuna dair görüşüm "ölümcül bir darbe aldı" diyor. Obama yönetiminin Amerika Birleşik Devletleri'nde rekor düzeylere çıkmış olan eşitsizlikle mücadelesine sağlam bir destek veren Summers, Financial Times ile röportajında ayrıca, kurtarma planlarında, "asıl amaç kapitalist piyasa sistemini yeniden sağlıklı hale getirmek olmalı" da diyor. Kapitalizmin geleceğine dair notlar Financial Times gazetesi bugün , "Kapitalizmin geleceği" adlı yeni bir yazı dizisine de başlıyor. Martin Wolf dizinin ilk yazısına, Karl Marx'ın kapitalizmin kendi sonunu getirecek tohumları taşıdığı sözüne göndermede bulunan bir başlık atmış. Wolf'un yazısından öne çıkan satırlar şöyle: "Bir başka ideolojik ilah daha iflas etti. Siyaseti ve alınacak tutumları on otuz yıldan uzun bir süredir belirleyen varsayımlar, bir anda devrimci sosyalizm fikri kadar geçmişte kalmış görünüyor. Peki, dünya bu noktaya nasıl geldi? Sorunun cevabı önemli oranda liberalizm çağının, kendi çöküşünün tohumlarını barındırmış olmasında yatıyor. "Bu dönem aynı zamanda, olağanüstü bir finans sektöründe ve getirdiği kazançta olağanüstü bir büyümenin de yaşandığı bir dönem. Bu noktadan sonra, herkesin dayandığı küresel ekonomi sisteminin değiştirilmesi dahi düşünülebilir. Dünyanın entegre olmuş ekonomileri birinci dünya savaşı öncesinde de çökmüştü. Yine çökebilir. " (BBC Türkçe)ALMAN BASINI Bugünkü Alman gazetelerinde Opel krizi ve Kuzey İrlanda’da hafta sonu meydana gelen saldırıyla ilgili değerlendirmeler geniş yer tutuyor. Dresden merkezli gazete Saechsische Zeitung, General Motors'un Almanya'daki kardeş şirketi Opel'de yaşanan krize değiniyor. General Motors'un küçülme planları nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan Opel için çözüm arayışları sürüyor. Gazete, şirketin vergisini Almanya'da ödemesi seçeneğini şöyle değerlendiriyor: “Opel'in vergilerini ABD yerine Almanya'da ödemesi, otomobil fabrikalarında yaşanan öfkenin sona ermesini sağlamayacaktır. Opel'de söz konusu olan vergi mükelleflerinin kurtarılması değil, aksine o bir işveren. Verginin başka bir ülkeye çekilmesi yasadışı bir durum değil, Alman yasaları da buna imkân tanıyor. Ancak yurtdışında iş yapan Alman firmaları da orada gelir vergisi ödemiyor…” Manheimer Morgen gazetesi ise “Opel hikâyesinin her geçen gün bir seçim malzemesine dönüştüğü görülüyor” derken, Badische Zeitung da Dışişleri Bakanı ve Sosyal Demokrat Parti'nin başbakan adayı Steinmeier'in Opel işçilerine verdiği desteğe işaret ederek, “Frank – Walter Steinmeier'in Opel krizini işçi sınıfının dostu olarak görünmek için kullanmak istediği aşikâr” diyor. Opel'e devlet yardımı yapılıp yapılmaması sorgulayan Berliner Morgenpost'da yer alan yorum ise şöyle: “Opel yöneticileri kendilerine verilecek desteğin önemi konusunda federal ve eyalet yönetimlerini ikna etmek istiyorlarsa, kısa süre içinde bir konsept sunmaları gerekiyor. Bu yardımın saman alevi gibi yok olmayacağı, aksine yatırım ve istihdam amaçlı kullanılacağı yönünde. Zira Federal Hükümet, böyle bir kriz ortamında hediye dağıtmıyor.” Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesiyse şu yorumu yapıyor: “Müntefering yönetimindeki Sosyal Demokrat Parti, bir muhalefet taktiği izlemeye karar verdi. Steinmeier, Başbakan ve Maliye Bakanı ile bağlayıcı çözümlerde sesli, bağlayıcı olmayanlarda ise nesnel hareket ediyor. Bununla birlikte tek başına karar vermek zorunda olmadığı için bulunduğu yerde güvende…” Kuzey İrlanda'da hafta sonunda meydana gelen saldırı da Alman gazetelerinde dikkat çeken konulardan. General Anzeiger gazetesi şu yorumu yapıyor: "12 yıl sonra terör geri dönmüş olsa da bu Kuzey İrlanda'ya eski zamanların döneceği anlamına gelmiyor. Barış süreci bölgeyi çok şeyi değiştirdi, ülkeyi ileriye taşıdı. Elden ele bombaların olmadığı bir dönemde halk, giderek artan bir refaha sahip. Uzlaşmaz barış karşıtları ise arkalarındaki desteği büyük ölçüde yitirmiş durumda.” Braunschweiger Zeitung'un değerlendirmesi ise şöyle: “Hafta sonununda Kuzey İrlanda'da iki İngiliz askerin kurban gittiği saldırı ile geçmişe dönülmedi, tarih tekerrür etmiyor. Ancak korku yine hissediliyor, barış sürecini benimsemeyen, yeni kurbanlar arayan kafası karışık ve kırıntıları kalmış grupların korkusu…” Maerkische Oderzeitung gazetesindeyse Kuzey İrlanda'daki saldırıya ilişkin şu satırları okuyoruz: “Kuzey İrlanda'daki barış süreci böyle bir saldırı yüzünden sona ermedi. 1998 yılındaki ateşkesten bu yana elde edilen ilerlemelerden artık geri dönülemez. Hatta bundan sonra partiler ve politikacılar tarafından bunun daha da güçlendirilmesi şart.” (Deutsche Welle Türkçe)