95 kurum, sağlıklı bir gelecek için “Zehirsiz Kampanya” başlattı: Tüm canlılar için 'zehirsiz sofralar'

95  kurum, sağlıklı bir gelecek için “Zehirsiz Kampanya” başlattı: Tüm canlılar için 'zehirsiz sofralar'

Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı 23 Kasım cumartesi günü pestisitlerin zararları ve alternatif yöntemlerin konuşulduğu “Zehirsiz Sofralar” başlıklı bir konferans düzenledi. Konferans kapsamında çok zehirli 13 pestisitin yasaklanması için bir imza kampanyası başlatıldı.

“Tüm canlılar için Zehirsiz Sofralar” imza kampanyası, tarımda kullanılan ve insan sağlığına olumsuz etkileri Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan pestisitlerin yasaklanmasını amaçlıyor.

Basın toplantısında konuşan gıda mühendisi Dr. Bülent Şık, sağlıklı bir yaşamın ancak gıda güvencesi ve güvenliğinin sağlanması ile sürdürülebileceğini ifade etti. Şık konuşmasında pestisitlerin zararlarını şöyle açıkladı:

“Pestisit kalıntısı içeren gıdaların yenmesi veya kirli suların içilmesi insanlarda akut ve kronik olarak gözlenen çeşitli sağlık sorunlarına neden olur. Pestisitlerin bebek ve çocuklarda hormonal ve nöral sistem üzerinde toksik etkilere yol açtığına dair ciddi şüpheler vardır. Bunlara ek olarak, pestisitler doğal hayattaki çok sayıda canlı türünde toksik etkilere neden olmaktadır. Faydalı böcekler, kuşlar ve arılar başta olmak üzere uçucu böcek türlerindeki dünya genelinde azalmanın, bir başka deyişle biyolojik çeşitlilikteki kaygı verici azalmanın en önemli nedenlerinden biri pestisit kullanımıdır.”

Pestisitlerin zararlarını anlatmak ve pestisit kullanımını azaltmak için kurumların yan yana geldiğini ve harekete geçtiğini ifade eden Greenpeace Akdeniz Tarım ve Gıda Proje Sorumlusu Berkan Özyer, Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı'nın güvenilir gıda hakkı için çok önemli bir birliktelik olduğunu vurguladı. Özyer, ilk kez bu kadar farklı alanlardan sivil toplum kurumlarının bir hedef için yan yana geldiğini ve bu durumun gelecek için umut verdiğini ifade etti.

Kampanya metnini ve hedeflerini açıklayan Doğa Derneği temsilcisi Pınar Gayretli, doğayı ve insanları zehirleyen pestisitlerin yasaklanması kadar, zehirsiz tarım yöntemlerinin teşvik edilmesinin ve doğa dostu üretim yapan küçük çiftçilerin desteklenmesinin de ana hedeflerinden biri olduğunu belirtti.

Zehirsiz Kampanya'nın Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan talepleri şu şekilde özetlendi:

  1. Dünya Sağlık Örgütü tarafından “son derece tehlikeli”, “yüksek seviyede tehlikeli” ve “muhtemel kanserojen” olarak belirlenen ve tarımda kullanılan 13 etken madde (Difenacoum, ethoprophos, cyfluthrin, beta-cyfluthrin, zeta-cypermethrin, fenamiphos, formetanate X formetanate hydrochloride, methiocarb, methomyl, tefluthrin, zinc phosphide, glyphosate, malathion) öncelikle ve acilen yasaklansın.
  2. Pestisitlerin tamamının 2030 yılına kadar yasaklanması, doğa dostu, zehirsiz yöntemlerle tarımsal üretim yapılması için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından gerekli adımlar atılsın; doğa dostu tarım yöntemleri ve bu yöntemlerle tarım yapan küçük üreticiler desteklensin; üreticileri doğa dostu, zehirsiz yöntemler kullanmaya teşvik edecek politikalar uygulansın.
  3. Türkiye'de tarım ve gıda ürünlerinde kullanılan pestisitlerle ilgili denetimler artırılsın, elde edilen denetim sonuçlarıyla ilgili şeffaflık sağlansın.

 

 

Pestisit nedir, ne değildir?

Pestisit, endüstriyel tarımda mantar, böcek, yabani ot vb. gibi bir tarımsal arazide yetiştirilen ürün dışında kalan çeşitli etkenlere karşı kullanılan zehirli kimyasallar için kullanılan genel addır. Yetiştirilen ürünü yukarıda sözü edilen etkenlerden korumak için tarım ilacı da denilen pestisitler kullanılmakta. Ancak Türk Dil Kurumu’na göre “ilaç”, bir hastalığı iyileştiren ya da önleyen madde anlamına gelir. Oysa “tarım ilacı” olarak bilinen pestisitler, herhangi bir hastalığı iyileştirmediği gibi;  toprağı, suyu, havayı bunların sonucu olarak da hayvanları ve insanları, zehirlemekte, geri dönüşü imkansız biçimde toprak, su ve biyolojik çeşitlilik kaybına neden olmaktadır

Pestisitlerin Sağlığımız Üzerindeki Etkileri:

Pestisitler toprakta, suda ve gıdalarda kalıntı bırakırken tarım işçileri ve çiftçiler pestisit kullanımından doğrudan etkilenmekte.[1] Yapılan son çalışmalar da pestisitlere maruz kalmanın akut ve kronik sağlık sorunlarına neden olduğunu göstermekte. Akut sorunlar kısa bir zamanda fazla miktarda pestisite maruz kalma sonucu ortaya çıkarak en çok çiftçiler ve tarım işçilerinde görülürken; kronik zehirlenmede alınan pestisit miktarı az olsa da pestisite maruz kalma zamana yayılır ve uzun vadede çeşitli hastalıklar ortaya çıkar.

Pestisitlerin insanların sinir ve hormonal sistemine de zarar verdiği bilinmekte olup ayrıca araştırmalar pestisit kullanımı ile sarkomlar (bir tümör grubu), multipl miyelomlar, prostat, pankreas, akciğer gibi kanser türleri, beyin tümörleri, bilişsel ve psikomotorik fonksiyonlarda bozulmalar ve depresyon arasında bağlantı olduğunu göstermekte. Çocuklarda öğrenme ve dikkat eksikliği, duyusal eksiklikler veya gecikmiş gelişim, pestisite maruz kalma sonucu en sık görülen nörolojik bozukluklar arasında yer almakta.

Rakamlarla Pestisitler

Açlığı ortadan kaldırmak ve tüm dünya nüfusuna yetecek miktarda ürün yetiştirebilmek için tarımsal üretimde pestisit kullanılmasının bir gereklilik olduğu söylense de mevcut durum bu söylemin doğru olmadığını göstermekte. Pestisit kullanımı açlığa çare olmadığı gibi dünya genelinde insan sağlığı için önemli bir tehdide, biyolojik çeşitlilik kaybına ve yaygın bir çevre kirliliğine yol açtı ve açmaya devam etmekte. Dünyada pestisit kullanımı her geçen yıl artarken 2018 yılında dünya genelinde kullanılan pestisit miktarı 3,8 milyon ton olarak açıklandı.

Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre 2009 yılında bayilere satılan bitki koruma ürünleri aktif madde miktarı 37 bin 651 ton iken; bu miktarın 2018 yılında 59 bin tona ulaştığı tahmin edilmekte.[2] Öte yandan Türkiye Sosyal Güvenlik Kurumu'nun verilerine göre 2008’de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı 2018’de 697 bine kadar düştü. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ise 2002’de 26 milyon 579 bin hektar olan tarım arazisi, 2017’de 23 milyon 379 bin hektara düşmüş durumda. Bu rakamlar ülkemizde çiftçi sayısı ve tarım alanı azalırken kullanılan toplam pestisit miktarının arttığını ortaya koymakta.