AA Genel Müdürü Öztürk: ''Medya sancılı döneme giriyor'' İSTANBUL (A.A)

-AA Genel Müdürü Öztürk: ''Medya sancılı döneme giriyor'' İSTANBUL (A.A) - 21.12.2011 - Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk, Türkiye'de medyanın çok sancılı bir döneme girmekte olduğunu belirterek, ''Önümüzdeki dönemlerde, özellikle gazeteler başta olmak üzere sosyal medya ve konvansiyonel medya arasındaki ilişkinin sağlıklı kurulamamasından dolayı büyük sıkıntılar yaşayacağız'' dedi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) 27 No'lu Bilgi ve İletişim Hizmetleri Meslek Komitesinin düzenlediği ''Türk medyasında habercilik ve ahlaki değerler'' konulu toplantıya konuşmacı olarak katılan Öztürk, 1995 yılında mesleğe yeni başlamış bir muhabir olarak Saraybosna'daki pazar yeri katliamına tanık olduğunu, haberini geçtikten sonra fotoğraf çekmeyerek yaralılara yardım ettiğini söyledi. Bu olay üzerine genel yayın yönetmeni Mehmet Ocaktan'ın ''Sen önce gazetecisin, fotoğraf çekmeliydin'' dediğini anlatan Öztürk, gazetecilikte etik tartışmasını ilk defa o diyalogla yaşadığını dile getirdi. Öztürk, ''Önce gazeteci miyiz, insan mıyız'' tartışması gazetecinin çok kadim, çok eski bir tartışması. Bir tercihte bulunmam gerekiyorsa 'Önce insanım' diyen gazetecilerdenim ve o tavrımı sürekli sürdürdüm'' dedi.  -Yayın ilkelerinin belirlenmesi- Etik ve ahlaki değerler tartışmasının kişiden kişiye, kurumdan kuruma değiştiğine dikkati çeken Öztürk, Anadolu Ajansına Genel Müdür olduktan sonra ajansın en önemli tartışma konularından birinin Kaddafi'nin öldürülüşü ile ilgili görüntülerin yayımlanması olduğunu söyledi. Öztürk, haber toplantısında editörlerle yaptığı tartışmalar sonucunda Kaddafi'nin linç edilişini içeren görüntüleri, AA olarak yayımlamayı reddettiklerini aktardı. Yayın ilkelerinin olaylara, insanlara ve yere göre değişmemesi gerektiğini belirten AA Genel Müdürü Öztürk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yayın yönetmenleri ve gazete sahipleri ile terör konusundaki toplantısını da hatırlatarak, burada aslında hükümetin terörle mücadele konusunda medyanın da destek olmasını istediğini kaydetti. Toplantıdan sonra AA olarak Türkiye'de yayın yapan diğer ajans yöneticilerini aradıklarını ve onlara bu yayın ilkelerinin ortak bir deklarasyonla yayımlanmasının faydalı olacağını teklif ettiklerini belirten Öztürk, sonuçta ajanslar olarak ortak yayın ilkesi konusunda mutabakata vardıklarını ve bunu kamuoyuna deklare ettiklerini belirtti. Bütün ajansların bu yayın ilkelerini tartışarak bir karara vardıklarına dikkati çeken Öztürk, ''Medya ahlakı, medya etiği ve ilkeler gibi bu tür kurallar konusunda ben merkezli olarak kuralları empoze etmekten yana değilim'' dedi. Bu ilkeleri belirlerken, Türk Ceza Kanunu'ndaki birçok kanun maddesini, basın-yayın ilkelerini incelediklerini dile getiren Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Sonuçta bunun editoryal bir tercihle ve editoryal bir mücadeleyle gerçekleşmesi gerektiğine karar verdik. İstediğiniz kadar yayın ilkeleri, kanun maddesini yapın. Yeri geldiğinde sadece bir 30 saniyede vereceğiniz bir karardır. Kaddafi'nin görüntüsü 35 saniye en fazla... Bunu Reuters ve BBC de dahil dünyadaki bütün haber ajansları büyük bir iştahla yayımladılar. Demek ki son bir dakika içerisinde daha vereceğiniz konudur ve bir editoryal tercihtir ama büyük bir şevk ve iştahla BBC bütün yayın ilkelerini hiçe sayarak Kaddafi'nin görüntülerini yayımladı. Kaddafi bir diktatör ve onu linç edenler onun yönettiği ülkenin çocuklarıydı. Oradaki mesajın bilinçaltındaki yansımasını ben biliyorum ne demek istiyorlar ama söz konusu olan bir diktatörü bile yargılayacak kadar güçlü bir medeniyete sahipseniz o diktatör olsa bile bir ölüye, bir cenazeye saygı gösterip yayımlamamanız gerekir. Bu sizin medeniyet gücünüzü gösterir. Bizim için fark etmemesi gerekiyor sıradan bir vatandaşın da ölümünü vermemek gerekiyor.'' Kemal Öztürk, Kaddafi meselesinin Anadolu Ajansı açısından önemli bir kırılma noktası olduğunu, bunu Arap Ajanslar Birliği toplantısında da tartışma konusu yaptıklarını dile getirdi. Türkiye'nin dönem başkanlığını yaptığı, 50 yıl önce UNESCO tarafından kurulmuş Asya Pasifik Ajanslar Birliğinin Tayland'da yapılan 50. yıl toplantısında bu yayın ilkelerini yine tartışma konusu yaptıklarını, çünkü onlarda da bir yayın ilkesi sorunu olduğunu ifade eden Öztürk, Pasifik Ajanslar Birliğinin 50. yıl deklarasyonunda Anadolu Ajansının etik ilkeleri koyma kararı aldığını vurguladı. -''Sosyal medya kuralsız vahşi ormana dönmüş durumda''- En büyük problemin sosyal medyada olduğuna işaret eden Öztürk, ''Sosyal medya inanılmaz kuralsız bir vahşi ormana dönmüş durumda. İsteyen istediğine hakaret edebiliyor, isteyen istediği hakkında manipülasyon yapabiliyor'' dedi. Öztürk, Ankara'da yapılan toplantıda Murat Yetkin'den dinlediği bir olayı anlatarak, Arap Baharı tartışmaları esnasında Tahrir Meydanı'ndaki twitterların kimler tarafından kullanıldığına dair Amerika Dışişleri Bakanlığının bir araştırma yaptırdığını ve bütün o eylemleri yöneten kişinin Paris'te kahve içmeyi, pizza yemeyi seven, Güney Afrika'da yaşayan bir kişi olduğunun ortaya çıktığını anlattı. Yani Tahrir Meydanı'ndaki eylemleri yöneten kişinin Tahrir Meydanı'ndakilerle ilişkisinin olmadığının sonradan anlaşıldığını ifade eden Öztürk, ''Manipülasyona açık bir ortamda her şeyin yapılabileceği bir sosyal medya sorunuyla çok ciddi bir şekilde yüzleşme vakti geliyor'' dedi. Öztürk, sosyal medyanın kendine özgü hiçbir kuralı olmadığını, sosyal medyanın gazeteleri inanılmaz derecede zarara uğrattığını ve tirajlarının düşmesine neden olduğunu ifade etti. Öztürk, üç mecranın baskı altında olduğunu, televizyonların reyting baskısıyla haberciliğin büyük zarara uğradığı kanaatini taşıdığını kaydetti. Televizyonların reyting, gazetelerin görünürlülük baskısı altında olduğunu aktaran Öztürk, şimdi de internette internet haberciliğinde bir tıklama baskısının başladığını söyledi. Haber sitelerinin izlenmek uğruna yapmadıkları şeyin kalmadığını, özellikle bu uğraşıların cinsellik üzerine yoğunlaştığını dile getiren Öztürk, normal bir haberin bile çıplak bir kadın üzerinden anlatıldığı, internet medyası çok tıklandığı için reklamların oraya kaydığı şeklinde tartışmaların ortaya çıktığını belirtti. -''Haber Akademisi kurduk''- AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk, ''Kendi habercimizi kendimiz yetiştirme kararı aldık Anadolu Ajansı olarak. İletişim fakültesinden mezun olmuş bir öğrencinin bizde gazetecilik yapması imkansızdır. Haber yazamaz, fotoğraf çekemez, habercilik refleksi yoktur dünyayı da tanımıyordur. Bu üniversitenin sorunundan kaynaklanmıyor. Kişisel olarak kendinizi yetiştiremezseniz, üniversitenin vereceği şeylerin çok fazla bir kıymeti olmaz. Onun için biz Haber Akademisi kurduk'' diye konuştu. Üniversite mezunu olanları özellikle de iletişim fakültesi öğrencilerini aldıklarını dile getiren Öztürk, bu öğrencilerin haberci olarak 4 ay eğitimden geçirileceğini, sonra onların içinden seçileceklerin Anadolu Ajansında çalışacağını bildirdi. Öztürk, ''Bunu yapmak zorundayız çünkü kalifiye eleman sıkıntımız her geçen gün artıyor. Bu açığı da kendimiz kapatacağız diye ümit ediyoruz'' dedi. AA Genel Müdürü Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı: '' Türkiye'de medya çok sancılı bir döneme giriyor. Önümüzdeki dönemlerde özellikle gazeteler başta olmak üzere sosyal medya ve konvansiyonel medya arasındaki ilişkinin sağlıklı kurulamamasından dolayı büyük sıkıntılar yaşayacağız. Maalesef meslektaşlarımızdan çok büyük oranda işsiz kalanlar var. Sosyal medyanın baskısı nedeniyle gazetelerin sıkıntıları var. Bir sancılı döneme giriyoruz. Bu sadece medya etiği ve ahlakı açısından tartışılmaması gerekiyor. Enteresandır tartışılmıyor da... Meslektaşlarımızın geçim sıkıntısının da büyük oranda olacağı bir döneme girdiğimizin kanaatindeyim.'' -Diğer konuşmacılar- Toplantının açılış konuşmasını yapan İTO Yönetim Kurulu üyesi İsrafil Kuralay da Türk medyasında nicelik anlamında bir gelişme yaşandığını, ancak nitelik anlamında gelişme olduğunu düşünmediğini, özellikle televizyonlardaki dizi, reklam ya da programların toplum değerlerini çok fazla dikkate almadığını söyledi. Oturum yöneticiliğini yapan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Türkan Uğur Dai de iletişim fakültelerinin yeniden yapılandırılması gerektiğine dikkati çekerek ''Bu fakülteler çağa ve küresel rekabete uygun olarak medyanın çeşitli kademelerine yönetici yetiştirebilecek şekilde yapılandırılmalı'' dedi. A Haber Genel Müdürü Erdoğan Aktaş da medyanın yöneticiden çok iyi yetişmiş muhabirlere ihtiyacının olduğunu söyledi.  MÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Girgin de ahlakın toplumun içinde var olan değerler bütünü olduğunu vurgulayarak, ''Ahlaksız toplumdan ahlaksız basın çıkar. Ahlakın eğitim ve kültürel yönü vardır. Bunları göz ardı ederek, Türkiye'de üstün bir basın ahlakı beklemek kusurdur, hatadır'' dedi.  25 yıldır iletişim fakültesinde gazetecilik dersi verdiğini, her yıl daha kötü öğrenci geldiğini dile getiren Girgin, ahlak eğitiminin aileden başladığını, okulların bunun üstüne bir şeyler koyduğunu belirtti.  Medya Derneği üyesi Mehmet Ocaktan da Türk medyasının önemli bir gelişme kaydettiğini, çok çeşitli bir yelpaze haline geldiğini dile getirerek, artık tekelleşme dönemindeki sıkıntıların ortadan kalktığını belirtti. Ocaktan, ''Yandaş medya'' söyleminden çok rahatsız olduğunu, ancak aslında herkesin taraf olduğunu ifade ederek, ''Ben ülke çıkarlarını önemseyen bir insanım. Buna taraf deniyorsa ben de tarafım.  Ancak siyasi duruş ve kimlik habere yansıtılmamadır'' şeklinde konuştu.