Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ile görüşmesinden sonra Brüksel’de açıklama yaptı. Çelik, AB'nin Türkiye'ye karşı negatif bir dil kullanmasının sürece olumlu bir etki yapmadığını söylerken "Türkiye'ye karşı kullanılan dil, kabul edilemez bir dildir" dedi.
Çelik’in konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Katılım müzakereleri bahane edilerek Türkiye'yi yargılamaya çalışan söylemler devam ediyordu."
"15 Temmuz'da darbe girişiminde Türkiye'nin demokratik kurumlarını sahiplenme konusunda çaba görüldü ama yeterli bir dayanışma gösterilmedi. Bir açıklamanın ötesinde, Türkiye'ye gelmeleri pek çok dostumuzun bir aydan fazla zaman aldı."
"AB'ye katılım müzakereleri bir tehdit, bir şantaj unsuru olmamalıdır. Yeni göç dalgalarının söz konusu olduğu bir ortamda Türkiye-AB ilişkilerinin daha güçlü hale getirilmesiydi. Diyalog kanallarımız açık. Her şeyi yüz yüze konuşuyoruz. Sürekli olarak temastayız ama somut sonuçlar üretmek bakımından ilerleme sağlanamıyor. Türkiye'ye karşı kullanılan dil, kabul edilemez bir dildir."
"Türkiye her zaman güçlü bir Avrupa devleti oldu. 15 Temmuz'daki dirayet tüm dünyaya örnek olacak şekildedir."
"İçinde bulunduğumuz şartlarda Türkiye-AB arasında çok daha güçlü dayanışma mekanizmalarının kurulması gerekiyor. Yepyeni küresel meydan okumalar var, ciddi riskler var, Türkiye tüm bu krizler konusunda doğru bir adrestir, bu krizlerin yönetilmesi konusunda. Türkiye'ye karşı suçlayıcı bir dil kullanmak, şu aşamada en mantıksız şeydir. PKK gibi, FETÖ gibi unsurların Avrupa'da rahatça dolaşması gibi konular, Avrupa'nın birliğin temsil ettiği değerler bakımından çelişkidir."
"Cumhurbaşkanımızın tüm reformlara nasıl liderlik ettiğini yakinen biliyorlar. Buna rağmen Avrupa'da kabul edilemeyecek bir takım suçlamalar devam ediyor. Diktatörler halkına karşı tankların arkasına saklanırlar. Bizim Cumhurbaşkanı'mızın halkıyla tankların önüne çıkmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı negatif yaklaşım bizim açımızdan kırmızı çizgidir."
"Sürekli bildiri yayınlayan, sürekli yakınan bir kuruluş değildir AB. Bugün Avrupa'nın çözmesi gereken krizler vardır."
"Türkiye gibi bir ülke söz konusu olduğunda son derece özenli bir dil kullanılmalıdır. Türkiye krizlerde kilit aktör oldu, bu görülmüştür."
"Genişlemeden sorumlu komiser genişlemeden başka her şeyle ilgileniyor. Genişlemeden sorumlu komistor engelleyici davranıyor. Sizin göreviniz genişlemedir ve Türkiye'yle ilişkilerde ne kadar gelişme kaydettiniz. Türkiye adaletli ve hakkaniyetli bir yaklaşım, saygın bir dil beklemektedir."
"Türkiye raportörünün da benzer yaklaşımı gösteriyor ki Türkiye hakkında hiçbir şey bilmiyor. Belli bir siyasi partiden örneğin HDP'den alarak sadece rapora geçiriyor. Derinlemesine yapılmış analizler yok. İlerleme raporunun Türkiye'de hiç gündem olmamasına da şaşırmamak gerekir."
Türkiye'nin yükünü paylaştığı konularda sürekli olarak Türkiye masaya davet edilirken, AB'nin ortak konularını paylaşmak konusunda dışarıda tutulması kabul edilemez. Türkiye vizyonsuz açıklamalara kurban edilmemelidir. Türkiye'ye dönük yaklaşımlarda açık bir vizyon eksikliği vardır, bunun giderilmesi gerekir."
"Katılım müzakereleri fiilen durmuş durumdadır. Burada yine Türkiye'ye çağrı yapılıyor. Türkiye'yle doğru yolları bulmanız gerekir. AB'nin Türkiye'ye karşı kullandığı negatif dil bu süreci ilerletmiyor. Böyle ilerlememiz mümkün değil. Oyun değiştirici bir tablo ortaya çıkarmamız gerekir. AB'nin Türkiye'nin terörle mücadelesinde sözde değil fiiliyatta bir destek göstermesi gerekir."
"AB'nin ilgili fasıllar üzerinde konuşması gerekir. Niçin açmıyorsunuz 23.-24. fasılları? Sürekli fasılları ve müzakereleri bahane ederek Türkiye'yi eleştirelim, doğası itibarıyla yanlış. Dün yaptıkları toplantıda da herkes Türkiye'yle müzakerelerin devam etmesi gerektiğinin altını çizmiş, bunlar söylemde kalmamalıdır."
"Özellikle genişlemeden sorumlu komiserin, Türkiye'nin hassasiyetini incitecek şekilde görüşme yapması kabul edilemez. Biz Türkiye'yle ilişkilerin kötüleşmesini istiyoruz demektir bu. Herkes büyük stratejik ilişkinin nasıl doğru yönde ilerleyeceğine kafa yormalıdır."