AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Varhelyi, 26-28 Ekim günleri arasında Türkiye’de temaslarda bulunacak. Başta Türkiye olmak üzere AB’nin genişleme projesine mesafeli olmasıyla bilinen Varhelyi, göreve geldiği 2019 Aralık ayından bu yana sadece ikinci kez Türkiye’ye gidecek.
Ancak bu ziyareti de genişleme gündemi ile ilgili olmayacak ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Afrika’da olduğu için siyasi konular da gündeme gelmeyecek.
Varhelyi’nin temaslarında öne çıkan iki konu Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve AB-Türkiye ekonomik işbirliği olacak. Genişleme komiseri, İstanbul’da iş dünyasının önde gelen üyeleri ile ve hükümetin ekonomi yönetimi ile görüşecek. Varhelyi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile birlikte sınır güvenliğine ilişkin konuları konuşmak için Van’da da incelemelerde bulunacak.
Genişleme komiserinin ziyareti, Avrupa Komisyonu’nun Finansal Hizmetler, Finansal İstikrar ve Sermaye Piyasaları Birliği'nden Sorumlu Üyesi Mairead McGuinness 6 Ekim’de Ankara’da yaptığı temaslardan sadece 3 hafta sonra gerçekleşmesi açısından önem taşıyor. AB’li diplomatik kaynaklara göre, bu iki ziyarette verilen mesajlar birbirini tamamlayacak şekilde öngörüldü.
AB kaynaklarına göre Brüksel, “Türkiye ile ilişkimizi bir dengeye oturtmamız gerekiyor. Bunun iki boyutu bulunuyor. Birincisi Türkiye ile var olan ekonomik ilişkimizin ne kadar önemli olduğu, diğeri ise Rusya’nın Ukrayna savaşını devam ettirmesine katkıda bulunacak şekilde yaptırımların delinmesine karşı elimizden ne geliyorsa yapacağımız konusunda ne kadar ciddi olduğumuzu iletmek” şeklinde özetlenebilecek bir söylem ve politika izliyor. McGuinness ve Varhelyi’nin ziyaretlerinde verilen mesajlar da bunu yansıtıyor.
AB kaynakları, “Rusya’ya uygulanan yaptırımların delinmesi konusu maalesef uzun süre gündemde kalacak gibi” değerlendirmesini yaparken, savaşın başladığı 24 Şubat’tan bu yana Türkiye ile Rusya arasında ciddi oranda artan ticarete dikkat çekiyorlar.
Brüksel’e göre, Türkiye’nin Rusya ile ticari ilişkileri 6 Ağustos öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılıyor. 6 Ağustos’ta Türkiye ve Rusya cumhurbaşkanları, Soçi’de bir görüşme gerçekleştirmişler ve ticaret ve ekonomi alanında işbirliğini derinleştirmek amacıyla içeriği açıklanmayan bir mutabakat muhtırası imzalamışlardı.
AB’li diplomatik kaynaklara göre, Türk şirketlerinin kâr amaçlı ve bireysel olarak Rus şirketleriyle giriştikleri işbirliği bu tarihten sonra “devlet politikasına” dönüştü. Ticaret hacminin yüzde 100 oranında artmasına ek olarak 2022 senesinde Türkiye’de 600’e yakın Rus şirketinin kurulması bu artan trafiği somut olarak gösteriyor. Rakamlar, 2021 senesinde Türkiye’ye gelen Rus şirketi sayısının 60 civarında olduğuna işaret ediyor.
Merkez Bankası kayıtlarına göre kaynağı açıklanamayan 28,3 milyar AB Doları, Rus işadamlarının sıklıkla Türkiye’de görülmesi de Brüksel’in kaygıları arasında.
AB diplomatik kaynakları, 24 Şubat’tan sonra Rusya’dan Türk bankalarına ne kadar mevduat aktarıldığına ilişkin bilgilerinin olmadığını ama bunun ciddi oranlarda olduğunu sandıklarını belirtiyorlar.
AB’nin Ekim ayı başında onayladığı sekizinci yaptırım paketi, yaptırımlar delen üçüncü ülke vatandaş ve kuruluşlarına da yaptırım uygulanmasını içerdiği için büyük önem taşıyor. Bu AB için de ilk olma özelliğini taşıyor.
Sekizinci yaptırım paketi, Rusya’nın askeri, endüstriyel ve teknolojik ürünlere ulaşmasını güçleştirmek, savunma ve güvenlikle ilgili sektörlerini geliştirmesini önlemek amaçlı olarak yeni ihracat kısıtlaması getiriyor ve bu kapsamda kömür, kok kömürü, Rus silahlarında bulunan spesifik elektronik parçalar, havacılık sektöründe kullanılan teknik malzemeler ve bazı kimyasalların satışını yasaklıyor.
Rusya’nın hem AB hem de ABD yaptırımları nedeniyle birçok askeri ekipmanı ve silah sistemlerinde gereksinim duyduğu spesifik elektronik ve teknolojik parçalara ulaşım konusunda sıkıntı yaşadığı, Türkiye ile artan ticaret kapsamında bu ürünlerinde gündeme gelebilecek olması Brüksel’i en çok kaygılandıran durum olarak değerlendiriliyor.
Birçok teknolojik ürünün çifte kullanım niteliğinin olması, Rusya’nın ithal listesinde yer alan bu parçaların silah sistemlerinde kullanılma olasılığı yaptırımların delinmesi anlamına da geliyor. Bu ürünleri satan ve satılmasında aracılık yapıp finansal işbirliğine giren Türk şirketleri açısından da bu tehlikeli bir durum yaratıyor.
Rusya yaptırımlarının delinmesi aynı zamanda Türkiye-AB gümrük birliği işbirliğine zarar verecek olması açısından da kaygı verici olarak değerlendiriliyor. Türkiye ile AB arasında 1996’dan bu yana devam eden gümrük birliği sanayi ürünlerinin taraflar arasındaki ticaretini kolaylaştırıyor ve belli oranlarda gümrük avantajları sağlıyor. AB’den ithal edilen bu ürünlerin yaptırımları delecek şekilde Rusya’ya yeniden satışı gümrük birliğinin uygulanmasına da sıkıntı getirebilir yorumları yapılıyor.
AB diplomatik kaynakları, sekizinci yaptırım paketinin uygulanmasının komplike olduğunu, bu konuda Türkiye ile hem hükümet hem de özel sektör nezdinde iletişimi güçlendirmek istediklerini kaydediyorlar.
Ankara da AB ile bu konuda daha çok teknik görüşme ve bilgilendirme talebini Brüksel’e iletmiş durumda.
Varhelyi’nin ziyareti hem bu açıdan hem de Brüksel’in Türkiye-AB ekonomik ortaklığına verdiği önemi göstermesi açısından önemli olacak. AB komiserinin iş dünyası ve hükümetle yapacağı görüşmelerde, Türkiye-Rusya arasında gelişen ticari artışın hiçbir koşulda Türkiye-AB ekonomik ortaklığına alternatif oluşturamayacağı mesajını vermesi öngörülüyor.