Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve AB Bakanı Ömer Çelik bugün düzenlenen Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Toplantıya basın ve ifade özgülüğü konusunda yaşanan gergin diyaloglar damga vurdu.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşananlar nedeniyle kaygıların arttığını söyleyen AB Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, “Üye devletler de yeni başlıkların açılması olası değil demişlerdi, referandumla birlikte. Artık ileriye bakmamız lazım. Bunu yaparken de üye devletlerin kararlarını yok sayamayız” diye konuştu.
Bunu üzerine Ömer Çelik, “Avrupa Parlamentosu ya da başka bir makamın referandum sonucunda verdiği kararı değiştirme gibi bir yaklaşımı ilkesel olmaz. Referandumda Türk halkı kararını vermiştir, iradesi tecelli etmiştir” karşılığını verdi.
Türkiye’de gazetecilerin tutuklanması ile ilgili konuşan Çavuşoğlu, “İşini düzgün yapan gazeteci ile teröre destek veren gazetecilerin bir tutulması doğru değil. Gazeteci olmak her türlü suçu işlemeyi meşru göstermez. Son zamanlarda moda bu gazetecileri ajan olarak kullan! Nasılsa yakalanınca kıyamet kopacak” ifadelerini kullandı.
- Bugün gerçekleşen toplantıda, AB'ye katılım müzakereleri, diyalog, Gümrük Birliği, vize, terörle mücadele, göç ve uluslararası konuları ele aldık, AB ile aramızdaki göç anlaşmasına değindik. Göç anlaşması sonrası Yunanistan'a gitmeye çalışan göçmenlerin sayısı yüzde 99 azalmıştır. Türkiye, anlaşmayla ilgili yükümlükleri yerine getirmiştir ancak bazı aksaklıklar var bunlar için çalışıyoruz.
- Katar krizinin çözümü için uğraşıyoruz. Bölgesel konularda görüş birliğimiz mevcut. Bölgedeki sorunların aşılması için AB ile işbirliği güçlendirilmeli.
- Gazeteci kimliğine sahip olmak her türlü suçu işlemeyi meşru göstermez veya başka bir meslek de olabilir. Hain darbe girişiminin içinde bulunan ve bu darbe girişimine aktif destek veren kim olursa olsun, ister gazeteci ister asker ister polis ister siyasetçi fark etmez, hepsi aynı, birini diğerinden ayıramayız. O yüzden gerçek demokratik muhalefetle teröre destek verenler ayırımını bilmezsek o zaman sorun orada başlar. Bunu çok iyi bir şekilde tespit edip ayırt etmek lazım. Bu konularda her türlü bilgiyi biz AB'ye vermeye, bilgiyi paylaşmaya hazırız, bugüne kadar yaptığımız gibi bundan sonraki süreçte de yapacağız. AB'nin bizden istediklerini değerlendiriyoruz. Özellikle OHAL sürecindeki tutuklamalarla ilgili değerlendirmeleri yapacağız. AB ile uyumlu çalışmak istiyoruz.
İşini düzgün yapan gazeteci ile teröre destek veren gazetecilerin bir tutulması doğru değil. Gazeteci olmak her türlü suçu işlemeyi meşru göstermez. Son zamanlarda moda bu gazetecileri ajan olarak kullan! Nasılsa yakalanınca kıyamet kopacak
Tutuklanan Amnesty International (Uluslararası Af Örgütü) yöneticisi Taner Kılıç, FETÖ üyelerinin kullandığı Bylock programını kullanmaktan tutuklanmıştır. Sivil toplum örgütleri herkesle zaman zaman bizim bile görüşmediğimiz kişilerle görüşebilirler ama üye olmak farklı bir şeydir. FETÖ gelmiş Af Örgütünü Türkiye'de ele geçirmiş şimdi ne yapalım?
AB Genişleme Müzakereleri Komiseri Hahn Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yapıcı konuşmasından dolayı teşekkürlerini ileterek söze başladı.
- Türkiye'deki tutuklamalar ve ifade özgürlüğü konusunda kaygılıyız.
- Mülteci konusu çözümünde iki taraf da olumlu bir ilerleme kaydetmiştir ve bu sayede birçok hayat kurtarılmıştır. Türkiye mülteciler için tesisler oluşturdu ve mükemmel bir ev sahipliği gösteriyor. Türkiye'deki mülteciler için 2,9 milyar euroayrıldı. Bu fonların yıl sonu yerine ulaşmış olmasını umuyoruz.
- Vize konusunda mesajımız net. Türkiye koşulları yerine getirdiği takdirde AB sözüne sadık kalacaktır. Türkiye'nin 77 kriterden tamamlanması gereken 5 kriteri daha var. Bu süreçte Türk muhataplarımızla yakın irtibatımız sürecek.
- Mescid-i Aksa konusunda ve mülteciler konusundaki açıklamalarından dolayı AB'ye teşekkür ettik. AB ile aramızda sorunlar olduğu açık ancak bu çözüm aramaya engel değil. Aramızdaki diyalogun yeni zemini 25 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Brüksel sırasında oluştu. Enerji, ulaştırma,terörle mücadele, ekonomi ve ticaret konularında diyaloglar sürecek. Ancak AB-Türkiye ilişkilerinin omurgası katılım müzakeleridir. Türkiye sadece bir stratejik partner değildir. Önemli olan katılım müzakerelerinin geliştirilmesidir.
- İade özgürlüğü, medya özgürlüğü, hukuk devleti ve demokrası konularında diyaloglar yapıcı bir şekilde sürdürülüyor. Türkiye ile sorunların çözülmesi için fasılların açılması gerekmektedir. İlişkilerin omurgası katılım müzakereleri konusunda ilerleme kaydetmek zorundayız. 23 ve 24. fasılların açılması gerektiğini düşünüyoruz.
23. fasıl “yargı ve temel haklar” ve 24. fasıl ise “adalet, özgürlük ve güvenlik” konularını kapsıyor.
- Kıbrıs meselesinin çözümünde Türkiye'nin yapıcı tutumu görülmüştür. Kıbrıs Rum tarafının fasılları kapatma tercihinin önüne geçilmelidir. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi önemlidir. Bu bir kazan-kazan durumudur. İki tarafın da menfaatinedir.
- TC'nin askerlerini vatandaşlarını öldüren teröristlerin Avrupa Parlamentosu'nda sergi olarak gösterilmesini doğru bulmuyoruz. FETÖ ve PKK'ya da DEAŞ'a gösterilen muamele gösterilmelidir.
- Türkiye'ye yapılacak maddi yardımın bir an önce yapılması Suriyeli çocukların eğitimi açısından da oldukça önemlidir.
Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin konuşmalarından satır başları;
- Türkiye ile görüşmemiz son derece olumlu geçti. Tutuklanmalar ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere kaygılarımızı ilettik. Türkiye'nin AB'ye aday bir ülke olduğunu ve stratejik ortağımız olduğunu hatırlatmak gerekir. Ortak alanlar olduğu kadar görüş ayrılığı yaşadığımız alanlar da var. Örneğin Kıbrıs sorunu. Ne yazık ki müzakereler sonucu sorun çözülemedi. Ancak bilmek gerekir ki yeni fasılların açılması konusundaki tek etken Kıbrıs meselesi değildir.
- Almanya ile her konuda görüş birliği içerisinde olmayabilir, sorunlar yaşayabiliriz. Ancak bir ülkeyle sorun yaşadık diye AB'yi eleştirdiğimiz anlamına gelmez. Hangi ülke yanlış yapıyorsa bunu söyleyebiliriz. Avrupa, dayanışma uğruna tüm açıklamalara destek veriyor.