AB kulislerinde Ankara ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması konuşuluyor. Türkiye’yle ilgili yıllık olağan raporunu açıklayan AB Komisyonu, bu alanda kararın AB devletlerine ait olduğu bildirdi. Avrupa Komisyonu, Türkiye ile müzakerelerin başladığı 2005 yılından bu yana ilk defa bu yönde tutum sergiliyor.
Avrupa Komisyonu’nun Komşuluk Politikası ve Üyelik Müzakereleri’nden sorumlu Avusturyalı üyesi Johannes Hahn, Ankara ile üyelik müzakerelerinin devamı konusunda bazı üye devletler ve Avrupa Parlamentosu içinde değişik görüşler olduğunu söyledi. Hahn, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’deki durumun analizini yaptığını, müzakerelerin durdurulması kararının ise AB üyesi devletlere ait olduğunu söyledi.
Hahn, bu konuda olası bir kararın aralık ayında düzenlenecek AB Dışişleri Bakanları Konseyi’nde görüşülebileceğini belirtti. “Bu konuda sorumluluk ve görev üye devletlerimize aittir. Görüş birliği gerektirir. Üye devletlerin tartışıp karar almaları gerekiyor” ifadelerini kullandı. Avusturyalı komiser, “Üye devletler, müzakereleri durdurmak istiyorsa Komisyon'a net bir vekalet verir, biz de Türk dostlarımızla konuşuruz. Bir noktadan itibaren dostlar ve ortaklar arasında gerçek ve samimi bir tartışmaya ihtiyaç var. Fakat bu ancak bizim karar vericilerimiz bize net bir vekalet verirse gerçekleşebilir ” şeklinde konuştu. "Ankara’nın artık bize ne istediğini söylemesinin zamanı geldi” dedi.
Avrupa Komisyonu’nun bu yıl açıkladığı 19'uncu Türkiye raporunda, Türkiye’nin işleyen bir pazar ekonomisine sahip olduğu ve ticari planda AB’nin rekabet gücüne dayanabileceği belirtilmekle birlikte, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında kaygı verici gelişmeler yaşandığına dikkat çekildi. Bu alanlarda “gerileme” kaydedildiği not edildi. Geçmiş yıllara oranla raporda ilk defa ekonomik kriterlerde de geriye gidiş olduğuna vurgu yapıldı. Hukukun üstünlüğü ile ekonomi arasında bağ olduğu mesajı verildi.
Yargının bağımsızlığı, ifade özgürlüğü, işkence ve kötü muamelenin önlenmesi, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü, genel ekonomi ve iş ortamı ve kamu hizmeti gibi alanlarda “geriye gidiş” olduğu kaydedildi.
Raporda, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası alınan önlemler “orantısız ve aşırı” olarak değerlendirildi. Darbe girişimi sonrası çok sayıda “işkence ve kötü muamele” şikayetinde bulunulduğu not edildi. Masumiyet karinesi ilkesi ve her türlü savunma hakkına saygı gösterilmesi istendi.
İfade ve basın özgürlüğü alanında son bir yılda “ciddi gerileme” kaydedildiği belirtilip, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ile uyumlu hareket edilmesi konusunda Ankara uyarıldı. Gazetecilere yazarlara, akademisyenlere yönelik davalar ve medya kuruluşlarına getirilen yasaklar “kaygı verici” olarak nitelendi.
Terörle mücadelenin Türkiye’nin “meşru hakkı” olduğunun hatırlatıldığı raporda, bu mücadelenin “orantılı olması gerektiği” belirtildi. Güneydoğu’da terörle mücadelede insan haklarına saygının kötüleştiğine işaret edildi.
Avrupa Komisyonu, Kıbrıs konusunda ise, her yıl olduğu gibi, Türkiye’nin Katma Protokol’den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğine vurguda bulundu. “Kıbrıs Cumhuriyeti ile ikili ilişkilerin normalleşmesinde ilerleme sağlanmadığını” kaydetti.
“Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yönelik kısıtlamaları ortadan kalkmadıkça 8 müzakere başlığının açılmayacağı ve açılanların da geçici olarak kapatılmayacağı” hatırlatıldı.
Rapor Avrupa Parlamentosu (AP) kulislerinde geniş yankı yarattı. Geçmişte AP içinde Türkiye’nin üyelik perspektifine en sıcak bakan gruplar olarak bilinen Sosyal Demokratlar ve Liberaller, ayrı ayrı açıklama yayımlayarak Türkiye’deki mevcut durum nedeniyle Avrupa Birliği’nin Ankara ile üyelik müzakerelerini "askıya alması” çağrısında bulundular.
AP'nin sayıca en büyük ikinci grubu olan Sosyal Demokratlar adına yapılan açıklamada, “Sosyal Demokrat Grup Türkiye’yi AB’ye bağlı tutma arzusunu sürdürse de AB’nin mevcut durumdan siyasi sonuçlar çıkarması gerektiği görüşündedir. Ankara’daki hükümet eylemleriyle kapıyı AB’nin yüzüne kapatmaktadır. AB de buna tepki olarak ve Türk hükümeti hukuk devleti ve insan haklarına saygı yoluna geri dönene dek katılım müzakerelerini derhal askıya almalıdır” ifadelerine yer verildi.
AP’nin sayıca en büyük grubu olan Hristiyan Demokratlar tarafından yapılan açıklamada ise Türkiye’de hukukun üstünlüğü konusunda sorun yaşandığına dikkat çekildi. “Bu tür sınamalara karşı gerekli yanıtlar verilmeli ve Avrupa değerleri sorgulandığında sert olunmalı” ifadeleri kullanıldı.
© Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca / Strasbourg