Avrupa Komisyonu, Türkiye'nin son bir yılda AB yolunda attığı adımları ve devam eden eksikliklerin değerlendirdiği 2012 İlerleme Raporu'nu yayınladı. Yargı süreçlerine ilişkin eleştirilere yer verilen raporda, Balyoz ve Ergenekon davalarının Türkiye'deki demokratik kurumlarının uygun işleyişine ve hukukun üstünlüğüne güvenin güçlendirilmesi için bir şans sunduğu belirtilirken, "Artık, bu davalar Türk siyasetinin kutuplaşmasınına katkıda bulunuyor" değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, Balyoz ve Ergenekon davaları hakkında savunma hakları, uzun tutukluluk süreleri ve aşırı derecede uzun ve geniş kapsamlı iddianamelerle ilgili kaygıların sürdüğü belirtilerek, "Tüm bunlar bu davaların meşruluğuyla ilgili kamuoyunun sorgulamasının önemli ölçüde artmasına neden oldu" ifadeleri kullanıldı.
Raporda, "Türkiye'deki demokratik kurumlarının uygun işleyişine ve hukukun üstünlüğüne güvenin güçlendirilmesi için bir şans sunmakla birlikte bu davalar, geniş kapsamları ve yargı sürecindeki eksiklikler hakkındaki gerçek kaygıların gölgesinde kalıyor. Artık, bu davalar Türk siyasetinin kutuplaşmasına katkıda bulunuyor" denildi.
AB İlerleme Raporu'nda, söz konusu davalara ilişkin şu tespitlerde bulunuldu:
"Yargısal süreçlerin, savunma hakkını garantiye almak ve bu davalarda şeffaflığı desteklemek için hızlandırılması gerekiyor. Soruşturmalar, çabuk bir şekilde genişletiliyor, yargı genel olarak sadece polis tarafından toplanan ya da gizli tanıklar tarafından sağlanan asıl kanıtları kabul ediyor."
Komisyon bu çerçevede, devam eden davalarda sanık olarak 404 muvazzaf askeri personelin sanık olarak yer aldığını ve bunlardan 207'sinin tutuklu olduğuna dikkat çekerek tutuklular arasında eski Genel Kurmay Başkanı'nın bulunduğuna da vurgu yaptı.
Avrupa Komisyonu'nun, Türkiye'nin son bir yılda AB yolunda attığı adımları ve eksikliklerini değerlendirdiği raporda artan ifade özgürlüğü ihlallerinin "ciddi kaygı" yarattığı belirtilirken medya özgürlüğü pratikte daha da kısıtlandı" eleştirilerine yer verildi.
Raporda Türkiye'de ifade özgürlüğü konusuna ilişkin bölümünde üçüncü yargı reform paketinin, medya üzerindeki kısıtlamaları gevşettiği belirtilerek "Ancak bu reformlar, ifade özgürlüğü konusunda önemli bir iyileşme sağlamadı" denildi. Raporda şöyle devam ediliyor:
"Artan ifade özgürlüğü ihlalleri, ciddi kaygıları yaratıyor ve medyanın ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar pratikte devam ediyor. Giderek artan biçimde gazetecileri, medya çalışanlarını ve dağıtıcılarını tutuklama eğilimi, bu kaygıları körüklüyor."
Avrupa Komisyonu, raporunda AGİT verilerine dayanarak Nisan 2012 itibariyle Türkiye'de 95 gazetecinin cezaevinde bulunduğunu belirtirken bu sayın geçen yılın eş ayında 57 olduğuna dikkat çekiliyor.
Buna karşın Komisyon, Nisan'dan bu yana "2012 listesindeki gazetecilerin 20'sinin de, üçüncü yargı reformunun yürürlüğe girmesi sonucunda tahliye edildiğine" de işaret ediyor.
İlerleme Raporu'nda Kürt sorununa ilişkin yazan veya üzerinde çalışan yazarlar, akademiyseler ve gazeteciler haklarında çok sayıda dava açıldığına, çoğu terörizm ile ilgili suçlamaların nedeniyle 2 bin 800'den fazla öğrencinin tutuklu olduğuna vurgu yapılıyor.
Raporda "Türkiye, şiddeti kışkırtma ile şiddet içermeyen fikirlerin ifadesi arasındaki net bir ayrım yapılabilmesi için ceza kanunu ve terörle mücadele kanununu değiştirmeli" deniliyor.
Bu bağlamda Avrupa Komisyonu'nun, hükümet yetkililerine yönelik eleştirilerde bulunduğu Raporda "Yüksek düzeydeki hükümet ve devlet yetkilileri ile askerler, tekrar ve tekrar kamuoyu önünde basın aleyhinde konuşuyor ve dava açıyor. Bazı gazeteciler de, hükümeti açıkça eleştiren yazılara imza koyduktan sonra işten atıldı" ifadelerine yer verildi.
Bütün bunların ifade özgürlüğü üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğu, otosansürü Türk medyasının yaygın bir olay haline getirdiği savunan Komisyon, YouTube ve diğer sitelere yönelik yasaklamalar ve davalar, internet filtreleri uygulaması, tv kanallarına yönelik uyarı ve cezalara da değindi.
İlerleme Raporu'nda Kürt sorunu, "Türk demokrasi için hala kilit bir meydan okuma" olarak niteleniyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun girişimi üzerine Kürt sorununda ilerleme sağlanması amacıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP yönetimi arasında yapılan görüşmenin devamının gelmediğine dikkat çekilen raporda 2009 demokratik açılımının da sürdürülmediğine işaret ediliyor.
"Türkiye, AB'nin terörist örgütler listesinde yer alan PKK tarafından gerçekleştirilen terörist saldırılarda önemli bir artışla karşı karşıya kaldı. Saldırılar, AB tarafından kuvvetle kınandı" diyen Komisyon, KCK hakkındaki soruşturmanın ise önemli ölçüde genişletildiğini, artan sayıda BDP'li politikacılar, seçilmiş belediye başkanları ve belediye meclis üyelerinin tutuklanmasının da "bölgesel ve yerel demokrasiyi olumsuz etkilediği" görüşü dile getiriliyor.
2012 İlerleme Raporu, askeri uçaklarca gerçekleştirilen operasyon sonucunda 34 sivilin hayatını kaybettiği Uludere olayına değinirken de "Olaylar ile ilgili şeffaf bir kamu soruşturmasının olmaması da güveni zedeledi. Siyasi sorumluluğu tartışılmadı" değerlendirmesine yer veriyor.
KCK'ye karşı soruşturmalarda hukuk üstünlüğüne saygı gösterilmesi ve Uludere operasyonu konusunda "etkin ve şeffaf" bir soruşturmanın yürütülmesi için gerekenlerin yapılması istendiği raporda "Anayasa'yı gözden geçirme çalışmaları, başta Kürt sorunu olmak üzere, Türkiye'de uzun bir süreden beri devam eden bazı sorunları çözüme yönelik bir fırsat sunuyor" denildi.
Avrupa Komisyonu, bugün yayınladığı 2012 İlerleme Raporu'nda, 2009 yılında yapılan Alevi açılımının somut bir devamının olmadığına vurgu yaparak, Alevilerin ayrıcılıklarla karşı karşıya kaldığına dikkat çekti.
Raporda, din hakkında bilgilerinde yer aldığı nüfuz cüzdanı gibi kişisel belgelerin bazı ayrımcı eylemlere ve İslam'dan başka bir dine geçen kişilerin yerel yetkililer tarafından "rahatsız edilmesine" neden olduğu ifade edilerek nüfuz cüzdanlarında dini üyeliklerin belirtilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlali olduğu belirtildi.
Bazı Alevilerin kamu hizmetinde iş konusunda ayrımcılıkla karşı karşıya kaldıklarının da belirtildiği raporda, "2009 yılında yapılan Alevi açılımının somut bir devamının olmadı. Cem Evleri resmi olarak tanınmadı ve Aleviler ibadetlerini yapmak için yeni yerler kurmak konusunda zorluklarla karşı karşıya kaldı. Aleviler, bazı şehirlerde birçok Alevi vatandaşın evinin işaretlenmesiyle ve kendilerine yönelik olaylardan dolayı kaygılandı" değerlendirmesi yapıldı.
Müslüman olmayan toplulukların durumuna da değinen Komisyon, yerel yetkililer tarafından imar yasalarının uygulanmasında tutarsızlıkların olduğunu ve ibadet yerlerinin yapı ve yenileme izinlerinin keyfi olarak reddedildiğini kaydetti.
Raporda ayrıca, Müslüman olmayan toplulukların sorunlarla karşı karşıya kalmaya devam ettiklerine vurgu yapılarak mülk hakkı, adalete erişim, iş bulma kabiliyeti gibi konularda zorluklar yaşamayı sürdürdüğüne dikkat çekildi.
Avrupa Komisyonu son bir yılda Türk ekonomisine ilişkin gelişmeleri de değerlendirdi. Raporda cari açığın azalmakla birlikte büyük olmayı sürdürdüğüne dikkat çekilirken büyük dış dengesizlikler nedeniyle ekonominin yeni küresel finansal şoklara karşı kırılgan olmaya devam ettiği vurgulanıyor.
İlerleme Raporu'nun "Ekonomik Kriterler" bölümünde Türk ekonomisi için "büyük dış dengesizlikleri var ve yeni küresel finansal şoklara kırılgan olmayı sürdürüyor" deniliyor.
"Yeni bakanlıklar ve yönetim yapıları oluşturulurken hükümet kurumları arasında sorumluluklardaki bölünme, bütçe hazırlamaya ve orta vadeli ekonomik politikalarını belirlemeye yönelik koordinasyonu giderek daha karmaşıklaştırdı gibi görünüyor" ifadelerinin de kullanılıyor.
Buna karşın, son dönemde ekonomik politikalarda yeni iç ihtilaflar ve gerilimlerin yaşanmadığı, genel olarak ekonomik politikanın temellerine ilişkin konsensüsün korunduğunu da belirten Komisyon, makroekonomik istikrara ilişkin olarak da iç talebindeki yavaşlama doğrultusunda büyüme hızı yavaşlarken dış ticaret ve cari işlemler dengelerinde bir iyileşmenin yaşandığına dikkat çekiyor.
Avrupa Komisyonu, cari açığın büyük olmayı sürdürerek Türk lirasını, yatırımcı güvenindeki ani bir düşüşe karşı kırılgan kıldığını belirtmekle birlikte 2011 yılında yüzde 10'a tırmanan cari açığın GSYH'ya oranının 8.5'e kadar indiğini kaydettiği raporda şu görüşlere de yer veriyor:
"Ekonomideki yavaşlama ile enerji ve gıda fiyatlarındaki düşüşler dikkate alınırsa cari açığın, önümüzdeki aylarda daha da gerilemesi bekleniyor ancak dış ekonomik koşullarda beklenen kötüleşme, ihracat gelirlerindeki artışın sürdürülmesini zorlaştırabilir."
İlerleme Raporu'nda kadınlara yönelik şiddet, kadınların iş gücüne katılımı, erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler ve lezbiyen, gay, biseksüel ve transeksüellere yönelik ayrımcılık konusunda da eleştirilere yer verildi.
Komisyon, kadın nüfusun iş gücüne katılımının düşük olmasına rağmen kadınların işsizlik oranının erkeklerinkinden daha fazla olduğuna dikkat çekerek, kadınların üçte birinin tarım sektöründe ücretsiz aile işçisi olduğu ve bu oran çalışan kadınların oranından düşüldüğünde çalışan kadınların para kazanma oranının yüzde 15'in altında kaldığı belirtti.
Bu arada raporda, kadınlara yönelik şiddet davalarının kaygıları arttığı vurgulanarak, bazı davalarda polis memurlarının aile içi şiddet kurbanlarına yardım etmek yerine kendilerine kötü davranan kişilere dönmeleri için ikna etmeye çalıştıkları ifade edildi. Komisyon ayrıca, erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler sorununda de kaygıların devam ettiğine vurgu yaptı.
Öte yandan raporda, homoseksüelliğin Türkiye'de suç olmadığı ancak lezbiyen, gay, biseksüel ve taranseksüellere yönelik ayrımcılık ve tehditlerin devam ettiği ve bu kişilerin şiddet suçu kurbanı oldukları kaydedildi.