Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun 2020 Genişleme Paketi kapsamında yer alan Türkiye Raporu kamuoyuna açıklandı. Raporda, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin önemli ortaklarından biri olmaya devam ettiği ancak başta gerekli reformlar, demokrasi, temel haklar, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, ifade ve basın özgürlüğü olmak üzere Türkiye'nin üyelik sürecinde bir ilerleme kaydedilmemiş olduğu aksine pek çok alanda gerileme bulunduğu belirtildi.
AB Komisyonu'nun aday ülkeler Türkiye, Sırbistan, Karadağ, Kuzey Makedonya ve adaylık başvurusunda bulunan Bosna Hersek ve Kosova'ya ilişkin son değerlendirmelerin yer aldığı 2020 Genişleme Paketi, AB Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Verhalyi tarafından duyuruldu.
Geçen bahar aylarında açıklanması beklenen ancak yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle ertelenen Genişleme Paketi ile Batı Balkanlar için Ekonomi ve Yatırım Planında yer alan "Türkiye Raporu"nda, "siyasi kriterler ve hukukun üstünlüğü" başlığı altında eleştiriler yer aldı.
2018'de kaldırılan Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasının etkilerinin demokrasi ve temel hakları etkilemeyi sürdürdüğü belirtilen raporda, Avrupa Konseyi ve organlarının tavsiyelerinin yerine getirilmediği, tüm yetkilerin başkanlık düzeyinde toplanmaya devam ettiği savunuldu.
AA'nın ifade ettiğine göre raporda, demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü ve temel özgürlüklere saygı alanında gerileme olduğu, siyasi kutuplaşmanın mecliste yapıcı bir diyalog oluşturulmasını önlediği, yürütmenin meclis tarafından denetiminin zayıf kaldığı görüşü ifade edildi.
Güvenlik ortamındaki iyileşmeye rağmen güneydoğudaki durumun büyük endişe kaynağı olduğu belirtilen raporda, "Terörle mücadele hükümetin meşru hakkı olmakla beraber, hükümet aynı zamanda bu mücadelenin hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve temel özgürlüklere uygun olarak yürütülmesini sağlamakla yükümlüdür. Terörle mücadelede alınan önlemler orantılı olmalıdır" ifadesi yer aldı.
Türkiye'nin kamu yönetimi reformu alanında kısmen veya orta düzeyde hazırlıklı olduğu kaydedilen raporda, kamu hizmetleri sisteminde yapılan değişikliklerin "idarenin daha da siyasileşmesine yol açtığı" değerlendirmesi yer aldı.
Türkiye'nin yargı sistemine dair hazırlıklarının henüz erken aşamada olduğu, yargı bağımsızlığının bulunmamasına dair endişelerin sürdüğü aktarılan raporda, "yargıdaki ihraç işlemlerinin yargı içinde otosansür ve korku ortamına neden olduğuna dair endişeler bulunduğu" değerlendirmesi yapıldı.
"Türkiye göç ve iltica politikası alanında ilerleme kaydetmiştir" denilen raporda, Türkiye'nin 2019 yılı boyunca Mart 2016 tarihli AB-Türkiye Bildirisinin uygulanması konusundaki kararlılığını sürdürdüğü, Doğu Akdeniz güzergahından göç dalgalarının etkin yönetilmesinde kilit rol oynadığı vurgulandı.
Raporda, "Türkiye, 3,6 milyonu aşkın kayıtlı Suriyeli mülteciye ve diğer ülkelerden gelen yaklaşık 370 bin kayıtlı mülteciye sağladığı muazzam, benzeri görülmemiş insani yardım ve destek çalışmalarını sürdürmüştür. Böylelikle Türkiye dünyadaki en büyük mülteci topluluğunu ağırlayan ülke konumuna gelmiştir" ifadesi yer aldı.
Mart 2020'de Yunanistan sınırındaki Pazarkule'de 60 bin göçmenin kaldığı gayriresmi bir kamp oluştuğu belirtilen raporda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "bu adımın Türkiye'nin yasa dışı göçmenlerin sınırlarından çıkışlarına izin verme politikasında bir değişiklik olduğu anlamına gelmediğine" yönelik sözleri hatırlatıldı. Raporda, "Genel anlamda Türkiye ile Yunanistan arasındaki yasa dışı sınır geçişleri, AB-Türkiye Bildirisinin kabulü öncesine nazaran çok daha düşük bir seviyededir" denildi.
Raporda, Türkiye'nin dış politikasının AB öncelikleriyle zıt düştüğü, Doğu Akdeniz bölgesindeki gerginliklerin raporlama döneminde arttığı belirtildi.
AB'nin üye ülkelerin egemenlik haklarına saygı gösterilmesi ihtiyacını vurguladığı ifade edilen raporda, gerginliğin düşürülmesine yönelik çabaların sürmesi şartıyla pozitif bir AB-Türkiye siyasi gündeminin hayata geçirilmesini AB Konseyi'nin 1 Ekim'de kabul ettiği hatırlatıldı.
Raporda, Libya konusunda "Türkiye, Libya'daki çatışmaya yönelik askeri müdahalesini önemli ölçüde artırarak sahadaki durumun tersine dönmesine katkıda bulunmuştur" değerlendirmesi yer alırken Suriye konusunda Türkiye'nin sahadaki askeri gözlem noktalarını muhafaza ettiği ve bölgeye daha fazla takviye getirdiği belirtildi.
Raporda, "piyasa ekonomisinin işleyişi" başlığı altında, "Ekonomik kriterler konusunda Türk ekonomisi oldukça ileri düzeydedir ancak raporlama döneminde herhangi bir ilerleme kaydetmemiştir. Ekonominin işleyişi konusunda ciddi endişeler devam etmektedir" ifadelerine yer verildi.