AB-Türkiye mutabakatı çökebilir uyarısı

AB-Türkiye mutabakatı çökebilir uyarısı
İfo’nun Uluslararası Göç Araştırmaları Direktörü Poutvaara, Türkiye’nin İdlib’den yeni bir mülteci akını ile karşı karşıya kalması halinde, AB-Türkiye mutabakatının çökebileceği uyarısında bulundu.Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü'nün (ifo) Uluslararası Göç Araştırmaları Direktörü Panu Poutvaara, İdlib'deki durumun daha da kötüleşmesi ve yeni bir mülteci krizinin yaşanması durumunda AB ve Türkiye mülteci mutabakatının çökebileceği uyarısında bulundu. İfo'nun 2015-2016 yıllarındaki mülteci krizi konusunda hazırladığı son raporu hakkında DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Poutvaara, İdlib'de tırmanan gerilimin yeni bir mülteci krizine yol açabileceği endişesine dikkat çekerek gelişmelerin kaygı verici olduğunu ifade etti. Aynı zamanda Münih Üniversitesi'nde ekonomi profesörü olan Poutvaara, "Türkiye yeni bir mülteci akını ile karşı karşıya kaldığı takdirde, hem siyasi hem ekonomik hem de yönetimsel olarak AB ile mutabakat kapsamındaki yükümlüklerine bağlı kalmakta çok zorlanır. AB-Türkiye mutabakatı çöker ya da uygulanamaz noktaya gelirse, AB'ye gelen mültecilerin sayısı dramatik bir şekilde artar ve bu sadece Türkiye'yi değil Avrupa'yı da devasa bir sınama bir karşı karşıya getirir” değerlendirmesini yaptı.DW Türkçe: Araştırmanız, 2015-2016 yıllarında Avrupa'ya gelen 1 milyon 400 bin sığınmacının kaçış nedenlerini, bunların yaşları, eğitim durumlarını mercek altına alıyor. Size göre araştırmanızın en dikkat çekici sonuçları neler? Panu Poutvaara: Anket sonuçları, Avrupa'ya gelenlerin çoğunluğunun, yüzde 77'sinin ülkelerindeki çatışmalar veya zulümden kaçtıklarını, yüzde 21'inin ekonomik nedenlerle, yüzde 2'sinin ise doğal afet gibi nedenlerden kaçtıklarını ortaya koydu. Suriye, Afganistan, Irak, Eritre, Somali, Sudan'dan kaçanların yüzde 90'ı, silahlı ihtilaf ve baskılardan kaçtıklarını söylerken, Cezayir ve Fas gibi ülkelerden bu gerekçe ile kaçanların oranı yüzde 10, büyük çoğunluğu ekonomik gerekçelerle kaçtıklarını söylüyor. Bu arada bazılarının iddia ettiklerinin aksine, çatışmalardan kaçarak Avrupa'ya gelen sığınmacıların çoğu, geldikleri ülkede yaşayanların ortalamasına kıyasla çok daha iyi eğitime sahipler.DW Türkçe: Araştırmanızda Türkiye'de kalan sığınmacılar ve Avrupa'ya kaçanlar arasında eğitim ve refah düzeyindeki farklılığa da ışık tutuyorsunuz…Poutvaara: Avrupa ülkelerine gelmeyi başarmış olanlar daha iyi eğitimli ve daha varlıklı olanlar. Türkiye'de kalanlar ise daha az eğitimli ve daha az maddi olağana sahip olanlar.DW Türkçe: AB'nin son yıllardaki politikaları, Türkiye-AB mutabakatının da etkisiyle, zengin ve iyi eğitimliler Avrupa ülkelerine gelebilirken, yoksul olanların Türkiye'den çıkamadıklarını söyleyebilir miyiz?Poutvaara: Evet, bu doğru. Bunun nedeni yüksek öğrenime sahip olanların Avrupa ülkelerine seyahati organize etmek ve maddi olarak bunu karşılayabilmek için daha çok beceri ve yetkinliğe, daha çok maddi olağana sahip olmaları. Daha az maddi kaynağa, beceriye sahip olanlar ise Türkiye'de kalıyor…DW Türkçe: Mevcut durumda mültecilerin Avrupa gelişinin engellenmesi, Türkiye'de kalmalarını sağlamayı hedefleyen 2016 yılındaki AB-Türkiye mutabakatının özellikle Avrupa ülkelerinin beklentilerine yanıt verdiğini söyleyebiliriz, öyle değil mi?Poutvaara: Mutabakat, Avrupa'ya mülteci akınının ciddi boyutta sınırlandırılmasına katkı sağladı. Avrupa'da mülteci krizi nedeniyle daha çok gerilimlerin tırmanmasını önlemekte başarılı oldu.DW Türkçe: Ancak 3 milyon 600 bin Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye'nin ekonomisi sancılı bir süreçten geçiyor. Yaşanan ekonomik güçlüklerle birlikte kamuoyunda Suriyelilere tepkiler, mülteci karşıtlığı da artıyor. Aynı zamanda İdlib'de gerilim tırmanıyor, yeni bir mülteci akını riski büyüyor, sadece Ankara değil Avrupa başkentleri de endişeli. Hem Türkiye hem AB çok daha zorlu yeni bir krizin eşiğinde mi?Poutvaara: Ortadoğu'daki durum patlamaya hazır, son derece hassas… Ve Türkiye yeni bir mülteci akını ile karşı karşıya kaldığı takdirde, hem siyasi hem ekonomik hem de yönetimsel olarak AB ile mutabakat kapsamındaki yükümlüklerine bağlı kalmakta çok zorlanır. AB-Türkiye mutabakatı çöker ya da uygulanamaz noktaya gelirse, AB'ye gelen mültecilerin sayısı dramatik bir şekilde artar ve bu sadece Türkiye'yi değil Avrupa'yı da devasa bir sınama bir karşı karşıya getirir.DW Türkçe: 2015-2016 yıllarındaki mülteci krizi sonrasında Avrupa'da aşırı sağ hareketler, sağ popülist partiler güç kazandı. Yeni bir mülteci krizi yaşanırsa Avrupa'da ne tür ekonomik ve siyasi gelişmeler yaşanabilir?Poutvaara: Almanya'da sağ popülist partiye destek çok ciddi oranda artmış olsa da İtalya gibi diğer Avrupa ülkelerine kıyasla yine de kısmen sınırlı kaldı. 2015-2016 yılındakine benzer yeni bir mülteci akını yaşanması halinde korkarım ki popülist partiye destek artar. Yunanistan ve İtalya gibi pek çok Avrupa ülkesinde halen finans krizinin etkileri, Euro Bölgesi borç krizinin etkileri sürüyor. Alman ekonomisindeki zayıflama nedeniyle mevcut mültecilerin entegrasyonunu bile Almanya için de çok daha güçleşir…DW Türkçe: Türkiye'deki mültecilerin daha az eğitimli ve nitelikli olduğu dikkate alındığında, uyum konusunda hangi alanlara odaklanılması gerektiği görüşünüzdesiniz?Poutvaara: Kaçak, yasadışı istihdam yerine, işgücü piyasasına erişim büyük öneme sahip. Ayrıca Suriyeli çocukların okullara erişimi, eğitim hakkından yararlanması da büyük öneme sahip. Şunu ifade etmemiz gerekiyor. Türkiye, Almanya ve Avrupa ülkelerinden çok daha fazla mülteciyi kabul etti ve bu gayet tabii ki büyük bir sorumluluk. Yeterli sayıda öğretmen bulabilmek gibi pek çok güçlüğün olduğu gayet tabii ki açık. AB Türkiye'ye eğitim gibi bu temel hizmetleri sağlayabilmesi için çok daha fazla destek sağlamalı.Söyleşi: Değer Akal © Deutsche Welle Türkçe