Cumhuriyet yazarı Yakup Kepenek, Kepenek, ABD'nin Türkiye'ye ağır ve büyük bir zarar verdiğini ve Türkiye'nin "Ortadoğululaşmasına ebelik ettiğini" söyleyerek, "ABD, AKP ile aynı işi yapıyor, Türkiye'yi daha da karanlığa sürükleyecekler" dedi. Kepenek, T"ürkiye’yi daha da karanlığa sürükleyecek olan bu ABD- AKP yaklaşım birliğinin, yapılacak ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde yerle bir edilmesi gerekiyor!" ifadesini kullandı.
Yakup Kepenek'in "AKP-ABD işbirliği..." başlığıyla (16 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Türkiye-ABD ilişkileri şimdilerde bir kırılma, giderek kopma noktasına gidiyor. Bu bir görüntü; gerçekte, Türkiye’nin dünyadaki yeri konusunda ABD ile AKP arasında tam bir anlayış uyumu; görüş birliği var!
ABD’nin koyduğu vize yasağı çok önemli bir sonuçtur. Bu sonucu doğuran olaylar zincirinin temelinde olduğu gibi bu kararın temelinde de iki ülke yönetimleri arasındaki temel hukuk ilkeleri ve devletin kurumsal yapısı konularındaki büyük görüş farklılığı yatıyor. Yüzlerce yıllık temel hukuk kuralıdır; kişi, suçluluğu kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılmalıdır. Suçluluğu kanıtlama görevi, toplum adına görev yapan savcınındır. Suçlananı savunmak avukatın görevidir. Kararı da yalnızca bağımsız yargıç verir.
Ülkemizde özellikle Balyoz-Ergenekon davaları sırasında ve 2010 sonrasında, bu temeller çökertildi; on binlerce insan, suçluluğu kanıtlanmadan, yoğun bir biçimde suçlandı; en yetkili ağızlar tarafından ya terörist ya da hain ilan edildi; süreçte intiharlar, yargısız infazlar yaşandı. Çok daha yıkıcı olanı da var; ülkenin, AYM, HSK, Yargıtay ve Danıştay gibi üst hukuk kurumları, en temel hukuk ilkelerinin çiğnenmesini engellemedi. Hukuk ilkelerinin katline seyirci kaldı; AKP’ye tümüyle teslim oldu.
Türkiye’nin hukuk yapısının ABD tarafından anlaşılması hiç kolay değildir; konsolosluk görevlilerinin tutuklanması, vize kararının alınmasında bardağı taşıran son damla oldu. Dahası, ABD sözcüleri ısrarla, vize kararının Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi üçlüsü tarafından ortaklaşa alındığını vurguluyor, kurumsal olduğunun altını çiziyor. Türkiye Cumhurbaşkanı, ABD’nin Ankara Büyükelçisini kişi olarak, vize kararının tek sorumlusu sayarak yerden yere vuruyor. Bu tutumun da ABD tarafından anlaşılmasını beklemek yanlıştır.
Burada yapılmak istenen ABD’yi aklamak, o ülkede hukukun her zaman hakça işlediğini, kurumların doğru karar verdiğini öne sürmek değildir; iki ülke arasında bu alanlardaki büyük uyuşmazlığa dikkat çekmektir.
Ancak, bu büyük hukuk ve kurumlaşma kopukluğu, iki ülkenin yönetimlerinin temel görüşlerinin aynı noktada buluşmasına engel olmuyor.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı P. Gordon geçen günlerde:Türkiye artık güvenilir müttefik değil, bir Ortadoğu ülkesi! dedi.
ABD’nin vize yasağı koyduğu sekiz ülkeye dokuzuncu olarak Türkiye’nin eklenmesi, bu görüşün bir uygulamasıdır. Doğru okunursa, bu sözlerle, Türkiye’nin iç ve dış siyaseti, kurumsal yapısı, hukuku, eğitimi, kadın-erkek eşitliği, bilime bakışı, kültürü, hak ve özgürlük anlayışı bakımlarından Ortadoğu ülkesi olduğunun altı çiziliyor.
Peki, AKP ne yapıyor? Bu parti on beş yıllık iktidarı boyunca ülke içinde ve dış siyasette her olanağı kullanarak Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesi yapmaya uğraştı; işin içine savaşı da katarak uğraşmaya devam ediyor. Son imam nikâhı dayatmasının başka bir anlamı var mı? Cumhurbaşkanı ABD ve AB’ye “Size ihtiyacımız yok” derken gerçekte, sizinle artık aynı evrensel değerleri paylaşmıyoruz diyor!
ABD ise 1945 sonrasında komünizm karşıtı diye Siyasal İslamı her bakımdan destekledi; sonunda onun ılımlı biçiminin AKP olarak 2002’de iktidara gelmesinde birinci derecede etkili oldu. ABD, şimdi de bu ülkeye bugüne dek verdiği zararların çok daha ağırını ve büyüğünü veriyor; Türkiye’nin Ortadoğululaşmasına ebelik ediyor; aslına bakılırsa, AKP ile aynı işi yapıyor. Türkiye’yi daha da karanlığa sürükleyecek olan bu ABD- AKP yaklaşım birliğinin, yapılacak ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde yerle bir edilmesi gerekiyor!