ABD Başkanı Trump'ın İran nükleer anlaşmasından çekilmesinin 3 nedeni

ABD Başkanı Trump'ın İran nükleer anlaşmasından çekilmesinin 3 nedeni

ABD Başkanı Donald Trump, İran anlaşmasına hep bu kadar tutkuyla karşı değildi. Peki, neden şimdi çekilme kararı aldı?

ABD'nin müttefikleri ve ülke içinde anlaşmaya destek verenlerin başkanı statükoya sadık kalmaya ikna etmek için giriştiği son dakika çabalarına karşın, bu hamle Trump'ın aylardır sinyalini verdiği bir adımdı.

Trump, anlaşmadan çekildiğini duyurduğu açıklamasında yeni müzakerelere açık olduğunu vurguladı ve böylece uzlaşmaya varma kabiliyetine olan güvenini sergilemeye çalıştı.

Trump, 2015'te yapılan müzakerelerle ilgili "Zamanında yapıcı bir anlaşmaya varmak kolay olabilirdi. Ama bu yapılamadı" dedi.

Şimdi Trump'ın daha iyi bir anlaşma yapabileceğini gösterme şansı var. Peki, neden şimdi anlaşmadan çekildi?

Kamuoyu yoklamaları, Amerikan halkının çoğunluğunun anlaşmadan çekilmeden yana olmadığını gösteriyor.

Trump ise sadece verdiği bir vaadi yerine getirdiğini söylerken, İran anlaşması hiç bir zaman göç, ticaret ya da ekonomi gibi başkanın oy tabanının çok önemsediği konular arasında olmadı.

İşte, Trump'ın zamanla İran'la yapılan anlaşmadan nefret etmeye başlayıp, bu adımı atmasına yol açan üç olası neden.

Trump zaman zaman İran anlaşmasına olan muhalefetini, kişiliğini yansıtan bir şekilde sergiledi.

Anlaşmanın mimarlarından eski Dışişleri Bakanı John Kerry ile tekrar tekrar dalga geçti. Hatta Kerry'nin ayağının kırılmasına yol açan bisiklet kazasıyla ilgili şakalar bile yaptı.

Bir habere göre, Kerry'nin son günlerde İranlılarla temas kurma çabaları, başkanı anlaşmadan çekilme kararına doğru daha da sürükledi.

Trump'ın salı günü paylaştığı Twitter mesajı, bu konunun kesinlikle aklında olduğunu gösteriyordu.

Trump "John Kerry, eline geçen şansı kullanamadığı gerçeğiyle yüzleşemiyor. Müzakerelerden uzak dur John, ülkemize zarar veriyorsun" demişti.

Trump, yemin edip göreve başlamasından bu yana selefinin tüm önde gelen başarılarını hedef aldı.

Göreve gelmesinden sadece bir hafta önce ABD'yi Trans-Pasifik Ortaklık Anlaşması müzakerelerinden çekti.

Haziran'da Paris İklim Değişikliği Anlaşması'ndan geri çekilmek istediğini söyledi.

Ayrıca Obama döneminde bazı kaçak göçmenlere verilen korumayı kaldırdı.

Hükümetin sağlık sigortası pazarındaki denetleme gücünü arttıran Makul Fiyatlı Sağlık Yasasını kaldırmak, Trump ve Kongre'deki Cumhuriyetçiler'in ilk bir senedeki en önemli yasal değişiklik planı oldu.

Küba'ya yönelik ambargoları ve sehayat yasaklarını geri getirdi, elektrik santrallerindeki karbon salımını kısıtlama planlarını, yeni araçlardaki yakıt etkinliği standartlarını ve bazı diğer çevreyi koruma hamlelerini iptal etti. Ayrıca, Obama döneminde mali kuruluşlara getirilen bazı kuralları da kaldırdı.

Muhafazakâr internet sitesi The Federalist'in yazarlarından Sean Davis "Paris İklim Anlaşması bitti, İran'la Nükleer Anlaşma yaşam destek ünitesinde, Obama'nın genel sağlık sigortası ortadan kaldırıldı. Bu noktada Obama'nın geriye kalan tek gerçek mirası Donald Trump'ın başkanlığı" diye yazdı.

Ve Trump'ın istediği de tam olarak buymuş gibi görünüyor.

Trump başkanlık kampanyası döneminde İran anlaşmasına bu kadar düşman değildi.

Bir hata olduğunu ve iyi müzakere edilmediğini söylese de, ABD'nin yükümlülüklerini yerine getirmesine açık olduğunu vurgulamıştı.

Dönemin Başkan Adayı Trump, Ağustos 2015'te NBC'ye verdiği bir söyleşide "Anlaşmayı yırtıp atıyoruz demek çok zor. Bu anlaşmayı öyle bir denetleyeceğim ki hiçbir şansları olmayacak. Anlaşma kötü olsa da, bu anlaşma konusunda çok sert olacağım" demişti.

Trump'ın giderek anlaşma karşıtı tutum almasıyla, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'ya verdiği destek ve Ortadoğu Barış Müzakereleri'nde sıkı bir şekilde İsrail'in yanında yer alması paralel ilerleyen gelişmeler.

Ancak Trump tüm bunlardan önce bölgede tarafsız bir "uzlaştırıcı" olabileceğini söylemişti.

Trump Şubat 2016'da başkan adayları arasında yapılan televizyon tartışmasında "Çok İsrail yanlısıyım diye başlamam işe yaramaz" deyince, Senatör Ted Cruz ve Marco Rubio tarafından sert bir şekilde eleştirilmişti.

Trump, bir sonraki ay Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi'nin yıllık konferansında "birinci önceliğinin İran'la yapılan feci anlaşmanın ortadan kaldırılması" olduğunu söylemişti. Trump anlaşmanın İran'ın bölgedeki istikrarsızlaştırıcı nüfuzu ve balistik nükleer programına değinmediğinden şikayetçiydi.

Donald Trump ayrıca barış müzakerelerinde İsrail ve Filistinliler arasında bir "ahlaki eşitlik" olmadığını ve başkan seçilirse "İsrail'e ikinci sınıf vatandaş gibi davranılan günlerin geride kalacağını" söylemişti.

Ve Trump başkan olduğundan bu yana ABD Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma sürecini başlattı, Filistinlileri yeni ambargolarla tehdit etti, İran'a yönelik kınamalarını sürdürdü ve şimdi de Netanyahu'nın sunduğu delilleri gerekçe göstererek nükleer anlaşmadan çekildi.

Trump, başkanlığının ilk yılında birçok kez İran Anlaşması'ndan çekileceği sinyalini vermiş ama sonra geri adım atmıştı.

Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Ulusal Güvenlik Danışmanı HR McMaster ve Savunma Bakanı James Mattis dahil yönetimteki birçok üst düzey ismin Trump'a anlaşmadan vazgeçmemeyi tavsiye ettikleri belirtiliyordu.

Şimdi bu isimlerden geriye sadece Mattis kaldı ve onun da Trump üzerindeki etkisi azalıyor gibi görünüyor. Diğerlerinin yerine de Mike Pompeo ve John Bolton geldi ve bu iki isim de İran konusundaki şahinlerden.

Bir zamanlar Trump'a anlaşmadan vazgeçmemesi ögütlenirken, bu kez içgüdüleri - genel olarak çok taraflı anlaşmalara özel olarak da İran'a güvensizlik- büyük bir destek almış gibi görünüyor.

Trump Beyaz Saray'a taşındıktan 15 ay sonra kendisiyle aynı görüşte olan bir dış politika ekibi kurdu.