ABD büyükelçisi:Patriot alımında sona kaldınız

ABD büyükelçisi:Patriot alımında sona kaldınız
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jim Jeffrey, Türkiye'nin Patriot alımında geç kaldığı görüşünü savundu. 

Demokratik açılım sürecinde hükümetin cesur bir tavır sergilediğini vurgulayan Büyükelçi Jeffrey, Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer'in sorularını yanıtladı. Çakırözer'in yorumlarıyla Büyükelçi'nin yanıtlarını içeren yazı (21 Eylül 2009) şöyle:ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jim Jeffrey'nin kamuoyunda bilinmeyen bir özelliği spor tutkusu. Dünyanın neresinde olursa olsun haftanın bir ya da iki gününe mutlaka uzun yürüyüşler yaparak başlıyor. Biz de Büyükelçi Jeffrey ile bayram söyleşimizi ODTÜ Ormanı'nda saat 06.30'da yürüyüş eşliğinde gerçekleştirdik. Büyükelçi Jeffrey'nin 38 yıllık hayat arkadaşı eşi Gudrun Jeffrey'nin de hazır bulunduğu bir buçuk saatlik yürüyüşü foto muhabirimiz Murat Öztek görüntüledi. Büyükelçi Jeffrey'nin Türk-Amerikan ilişkileri ve Türkiye'deki son gelişmelere ilişkin görüşleriyle, Jeffrey çiftinin 38 yıllık mutlu beraberliğinin sırrına ilişkin tuttuğumuz notlar özetle şöyle.

7 km. yokuş yukarı yürüyüş

63 yaşındaki büyükelçi Jeffrey her hafta bir ya da iki gününe sabah bir buçuk saat yürüyerek başlıyor. İlk kez çocukken memleketi New Hampshire'ın tepelerinde babasıyla yürümeye başlamış. Sonra da kariyeri boyunca gittiği Bulgaristan, Arnavutluk, Tunus, Almanya'da hep yürüyüş yapmış. Sadece Bağdat hariç. Orada spor salonunda egzersiz yapmakla yetinmiş. Türkiye'de Bolu, Ankara ve Adana'nın değişik bölgelerinde yıllardır yürüyor. Genelde düz yol yerine, eğimli tepelere çıkıp inmeyi seviyor. Bizle birlikte 'kolay olsun' diye 5 kilometrelik daha kolay bir rota belirlemiş. Normalde daha eğimli tepelerde 7 km yürüyor. 'Düz ya da yokuş aşağı yürümenin keyfi yok. Asıl zevklisi yokuş yukarı yürümek" diyor. Eskiden koşarmış ancak dizlerindeki problem nedeniyle şimdi sadece yürüyor. Haftanın diğer günleri ise yüzmeyi tercih ediyor. Eşi Gudrun ise bizim gibi yokuş aşağı yürümeyi daha çok seviyor!

Vietnam'dan mektuplar

Gudrun ile 1971'de Almanya'da askerken tanışıyor Jim. Bir yıl sonra ise Vietnam'a gidiyor. O sırada ilişkilerini sürekli mektuplaşarak koruyorlar. 'Teknoloji bu kadar iyi olmasa da yine de haberleşebiliyorduk' diyor Büyükelçi. Döndüğünde Almanya'da beş yıl daha birlikte yaşıyorlar ve bu arada evleniyorlar.

Bu kadar uzun süreli bir evliliği nasıl canlı tutabilmişler? İkisinin yanıtı da aynı: Gidilen her yeni ülke bizim için yeni bir macera, yeni bir deneyim. Jim Jeffrey ilişkide mutluluk reçetesini de espriyle karışık şöyle özetliyor: "Kimle evlendiğinize bakar. Uzun ilişki için biraz şanslı olmak lazım. Mesela uzun yürüyüşler yapabilecek birisi olmalı!"

Vietnam'dan dersler

Jim Jeffrey, Vietnam deneyiminden iki önemli ders çıkarmış: 1. Bir direniş hareketiyle savaşırken silahlı mücadelenin yanı sıra o halkı korumaya özen göstereceksin. 2. Bir demokraside eğer kendi halkının toplumsal desteğini yitirirsen cephede kazanmanın hiçbir değeri kalmaz. Demokrasilerde yönetimler önce halklarının beyninde mücadeleyi kazanmalıdır.

Livaneli ve Pamuk okuyorlar

Boş zamanlarının büyük bölümünde yürüyüş yapan Jeffrey çifti vakit buldukça Türk edebiyatından okumaya özen gösteriyorlar. Gudrun, Zülfü Livaneli'nin 'Mutluluk' romanını ve Türk kadın öykü yazarlarının antolojisini okuyor. Jim ise Orhan Pamuk'un 'Masumiyet Müzesi'ni. Ama Almancasından. İkisi de Türkçe biliyor ama ortak yorumları: "Türkçe edebiyat okumak çok zor"

Ortak yapmayı sevdikleri bir diğer konu ise Almanca ve Fransızca televizyon kanallarını seyretmek.

Büyükelçi Jim Jeffrey'nin Türkiye gündemindeki konulara ilişkin değerlendirmeleri ise şöyle:

Şüpheci halklar:

Türk ve Amerikan halklarının iki ortak özelliği var. Birincisi her ikisi de girişimci. İkincisi ise iki halk da hükümetinden şüpheci. Bu iyi bir tutum aslında.

Türkiye ekonomisi:

Türkiye'nin makro ekonomik ve finansal idare yönetimine güvenimiz tam. Zaten kriz sırasında da bu görüldü. Başbakan Yardımcısı Babacan çok deneyimli ve uluslararası gelişmeleri çok iyi takip ediyor.

IMF ile anlaşma siyasi karar :

Türkiye doğal olarak koşulları değerlendiriyor. IMF bir ülkeye yardım etmeye hazırlanıyorsa bir ihtiyaç var demektir. Ama her ülke de vergi düzeni, harcamalar ve diğer parasal politikaların nasıl olacağına kendisi karar verir. IMF ile anlaşmak son noktada ekonomik olmaktan ziyade siyasi bir karar. Türkiye karar verecek verilen kredinin koşullarının uygun olup olmadığına. 2001'de IMF çok yardımcı oldu. Türkiye'nin başarılı finans sektörünün ve parasal politikalarının kökünde o dönem çok etkilidir.

Patriot alımında sona kaldınız:

Bu konuda spekülasyona gerek yok. Türkiye bir süredir modern bir hava savunma sistemine ihtiyacı olduğunu belli etmişti. Bu sistem aynı zamanda bazı füze saldırılarına karşı da nokta savunma işlevi görecek. İhale için bize ve başka ülkelere teklif verme çağrısı yapıldı. Biz de bu yanıtı vermeden Kongre'ye bilgilendirme yaptık. Olan budur. Türkiye bölgesinde belki de bu sistemleri en geç alan ülke. Almanya, Hollanda, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar İsrail ve Birleşik Arap Emirliklerinde PAC3 var. Yunanistan'da hep PAC3 hem de Rusların S300 sistemi var. Suriye'de de S300 var. İran da Ruslardan alma kararı aldı.

Siz İrlanda değilsiniz

Patriot ihtiyacının gerekçesini en iyi açıklayacak olan Türk hükümetidir. Ancak bunu spesifik şu ülkeye karşı diye yorumlamak zor. Türkiye'nin güçlü bir hava kuvvetleri var. Leopar tankları var. Firkateynleri var. Bunlar İran'a ya da Rusya'ya ya da İngiltere'ye mi karşı? Bunlar güçlü ülke olmanın gereği, Silahlı gücünüzü modernize ederken sadece şu andaki değil gelecekteki tehditlere de bakmanız lazım. Türkiye bir İrlanda değil ki. Bu bölgede son 20 yılda çıkan çatışmalara bakarsanız güçlü bir ülke olmanın neden önemli olduğunu görürsünüz. Bugünün tartışmaları yarının tartışmaları değil. Yarının tehditleri de bugününkiler değil. Savaşlar sürekli çıkabilir ve tehdidin ne zaman, nereden olacağından haberiniz olmayabilir.

Patriotlar Polonya'daki füzelerin yerini tutmaz

Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nde konuşlandırmayı planladığımız füzeler, ICBM'lere (kıtalararası balistik füze) karşıydı. Patriotlar bunların yerini tutamaz. Çünkü Patriot sistemleri nokta hedefleri koruma amaçlıdır. Ancak NATO kapsamında kurulabilecek bir alan savunma sistemine entegre edilebilir. NATO böyle bir nokta koruma sistemini kendi komuta kontrol mimarisinin parçası yapabilir. Bunlar üzerinde NATO'da çalışmaya yeni başladık. Birçok ülkede patriot var. Teorik olarak olabilir. Ama mimarinin detaylarını bilmiyoruz. Ve şu anda bu yeni yaklaşıma kimin hava savunma sistemlerinin entegre olması gerektiği yönünde bir teklif de henüz yok. Bunun NATO içinde yapılması lazım.

İran ile İstanbul buluşmasına itirazımız yok

Biz İran'la oturmaya istekliyiz. Solana'nın açıklamasından BM Güvenlik Konseyi'nin beş üyesi ve Almanya ile İran'ın bir araya geleceği merkez İstanbul gibi gözüküyor. Ama nihai karar Solana ve İranlılara ait. Bizim İstanbul'a itirazımız yok. Nerede yapılırsa oraya Dışişleri Müsteşarımız Bill Burns gidecek. İstanbul olursa bir müttefik ülkede olacak. Ayrıca Türkiye'nin de bölgemizde barış ve istikrar sağlanmasından çıkarı olacak. İran'ın önerisi boş

Ama sorun şu ki İranlıların önerisinin içi boş, yeni hiçbir şey yok. Önceki önerilerinin aynısı. Uluslararası toplumun beklentilerini karşılamıyorlar. Burada önemli olan şu: İran'ın hedeften kaçmasına izin vermemeliyiz. Tahran yönetimi bunu Batı ile İran arasında bir savaşa dönüştürmek istiyor. Bu doğru değil. İran'ın nükleer silah programı tüm dünyanın sorunudur. Herkes İran'a şu mesajı vermeli: İran gereğini yapana kadar yaptırımlar kalkmayacak. Türkiye'nin de bu mesajları ilettiğine güveniyoruz.

Esad'ın desteği iyi bir adım

(Kuzey Irak'taki Suriye kökenli PKK'lıların Suriye'ye kabul edileceğine ilişkin açıklamasıyla ilgili) Gördüm bu açıklamaları. PKK terörünü ortadan kaldırmaya katkıda bulunacak her adımı biz çok iyi bir adım olarak değerlendiririz.

Basın özgürlüğünün destekçisiyiz

Doğan Grubu'na verilen ceza ile ilgili spesifik dosyanın detayları için Maliye ile görüşmeniz lazım. Ama genel olarak ABD, basın özgürlüğünün korunmasının çok güçlü bir destekçisidir. Ve eğer basın özgürlüğü ve eleştiri hak ve özgürlüğüne sınırlamalar getirilirse ya da sınırlama getirme girişiminde bulunulursa bundan büyük kaygı duyarız.

Hükümet açılımda çok cesur

Türk hükümeti demokratik açılım konusunda çok cesur hareket ediyor. Kamuoyunda çok yoğun bir tartışma yaşanıyor ki bu da çok sağlıklı. Çok iyimserim süreç hakkında. Belki her detay yolunda gitmeyebilir ama süreç genel olarak iyi gidiyor.

El Kaide ile mücadelemize benziyor

Sanırım terörün siyasi, ekonomik ve kültürel köklerini kurutmaya yönelik adımlar atılacak. Biz de El Kaide'yle mücadele ediyoruz. Ama anlıyoruz ki Ortadoğu'da bu insanlara sempati duyup destek verenler de var. Silahlı mücadelemizin yanı sıra bununla da ilgilenmemiz ve bu sempati ve desteği azaltmamız lazım. Benzer bir yaklaşımı Türk hükümeti sergiliyor şimdi.

Ermenistan ile normalleşme:

ABD bu normalleşme sürecini destekliyor. Bu bölgede barış ve güvenliğe katkıda bulunacak üç konu Türk-Ermeni, Rus-Gürcü ve Ermeni-Azeri ilişkileridir. Beklentimiz Ankara ile Erivan arasındaki bu adımın bölgede barış ve istikrara katkıda bulunmasıdır.

Karabağ bağımsız süreçKarabağ meselesinin çözümüne çok önem veriyor ve bu yöndeki girişimleri güçlü biçimde destekliyoruz. Ama bu Türkiye-Ermenistan normalleşmeden bağımsız bir süreç. Türk ve Ermeni tarafı bu konuda farklı görüşlere sahip. Bu da çok normal. Biz önümüzdeki günlerde yapılacak Ermenistan-Azerbaycan zirvesinden Karabağ sorunun çözümü için daha fazla ilerleme çıkmasını bekliyoruz.

Lojistik çekilme için çevrçeve hazır

Irak'tan birliklerin çekilmesinin nasıl yapılacağı için henüz alınan bir karar yok. Farklı opsiyonlara bakıyoruz. Özellikle de jeneratör, kamyon ve diğer araç gerecin Irak'tan çıkarılması konusunda. Her ordu her türlü plan için hazırlık yapar. Buradaki mesele planlar değil kararlardır. Biz bir karar almadık ve Türk hükümetiyle de konuşmaya başlamadık. Bu konuda Habur ve İncirlik'in kullanımı konusunda geçen aralık ayında yapılan anlaşma bize bir çerçeve sağlıyor. Bu anlaşmaya göre lojistik gidişi için imkan var. Şimdiye kadar hep Türkiye üzerinden Irak'a gönderdik. Irak'tan da Türkiye'ye de gidebilir. Şimdiye kadar gitmedi. Ve hiçbir müzakere de yapılmadı. Belki de yeni bir anlaşmaya ihtiyaç da olmayacak. Ama önce bir planımızı yapalım. Plan yapıldıktan sonra çerçeve ve görüş alışverişi lazım. Çerçeve varsa belki de sadece diyalog gerekecek.

Bayram mesajları:

Türkiye'nin yanı sıra Tunus, Kuveyt ve Irak'ta da görev yapan Jeffrey orada da bayram deneyimi yaşamış. "Türkiye dini açıdan çeşitliliğin olduğu bir ülke. Milyonlarca Müslüman da var. Kendi Noelimize saygı duyduğumuz kadar Bayram geleneklerine de saygı duyuyoruz. Bulunduğumuz ülkelerde iftarlara katıldık, iftarlar verdik. Türk halkının Bayramını içtenlikle kutlarım" diyor. Eşi Gudrun da "Barış içinde bir dünya" isteğini dile getiriyor.