"ABD'de Koronavirüs'ün getirdiği tartışma: Vahşi kapitalizm mi, yoksa yaşam hakkı mı?"

"ABD'de Koronavirüs'ün getirdiği tartışma: Vahşi kapitalizm mi, yoksa yaşam hakkı mı?"

Columbia Global Centers Direktörü İpek Cem Taha, yeni tip Koronavirüs salgınının yeni merkezi haline gelen ABD'de, salgınla mücadelede ülkede yeni bir tartışmanın takip edildiğini belirtirken, "ABD'de vahşi kapitalizm mi, yoksa yaşam hakkı mı, bu iki prensip çarpışıyor adeta. Başkan Trump, nisan ayındaki Paskalya dönemine kadar normalleşme olmasını istediğini söylüyor. Teksas vali yardımcısı Dan Patrick, yaşlıların Amerikan ekonomisinin selameti için kendilerini kurban etmeye, yani ölmeye hazır olduklarını söylüyor!" dedi.

Yetkin Report'ta yayımlanan yazısında, dünyada salgınla mücadele için farklı yaklaşımların izlendiğini belirten Taha, ABD'nin stratejisinin kamuoyunda yeni bir tartışmayı başlattığı aktardı. Küresel salgının yeni merkezi olan ABD'de 'vahşi kapitalizm' ile 'yaşam hakkı' prensiplerinin çatıştığını vurgulayan Taha, "Matematiksel simülasyonlara göre, New York'taki hasta sayısının iki üç hafta içerisinde 140,000'e ulaşması bekleniyor. Bu seviyelerdeki bir salgınla baş edecek teçhizatlı hastane yatağı, medikal ekipman ve sağlık çalışanı New York gibi zengin bir bölgede dahi mevcut değil" ifadesini kullandı.

Taha'nın yazısının ilgili bölümü şöyle:

"Farklı ülkeler, COVID-19 salgınına karşı farklı stratejiler geliştirdiler. Bunları bir önceki yazımızda da ele almıştık. Zaman içinde bu stratejilerin birçoğu da ciddi bir revizyondan geçti. İngiltere, ABD, Fransa gibi ülkeler değişen seviyelerde de olsa, işi giderek ciddiye almaya başladılar. Sınanan sadece sağlık sektörünün gücü, hükümetlerin koordinasyon kabiliyeti ve kaynakları değil elbette. Aynı zamanda, karar alma süreçleri, şeffaflık seviyeleri ve de liderler kadrolarının krize yaklaşımları…

"Biraz uluslararası kıyaslama yapalım ve kamuoyunun yakından takip ettiği örneklerle gidelim: ABD'de vahşi kapitalizm mi, yoksa yaşam hakkı mı, bu iki prensip çarpışıyor adeta. Başkan Trump, nisan ayındaki Paskalya dönemine kadar normalleşme olmasını istediğini söylüyor. Teksas vali yardımcısı Dan Patrick, yaşlıların Amerikan ekonomisinin selameti için kendilerini kurban etmeye, yani ölmeye hazır olduklarını söylüyor! ABD ve özellikle New York eyaleti, küresel salgının en yaygın yaşandığı coğrafyalardan biri haline geldi. Bu yazıyı kaleme alırken, New York eyaletindeki vaka sayısı 37.258'e ulaşırken, 385 vefat gerçekleşmişti. Matematiksel simülasyonlara göre, eyaletteki hasta sayısının iki üç hafta içerisinde 140.000'e ulaşması bekleniyor. Bu seviyelerdeki bir salgınla baş edecek teçhizatlı hastane yatağı, medikal ekipman ve sağlık çalışanı New York gibi zengin bir bölgede dahi mevcut değil. Dünya Sağlık Örgütü New York'u küresel boyut alan salgının yeni merkezi sayarken şehrin beldiye başkanı ve valisi ile Donald Trump yönetimi arasında alınacak önlemler konusunda sert tartışmalar devam ediyor.

...

"Dünyadaki toplam vaka sayısı yarım milyonu geçerken, ABD, bugün itibariyle dünyada en çok COVID-19 vakasına sahip ülke; ülke çapında 81.321 hasta açıklandı, yaklaşık yarısı sadece New York ve New Jersey'de olmak üzere. Bu yeni vakalarla birlikte, ABD, Çin ve İtalya'nın da önüne geçmiş oldu.

"COVID-19 salgını genç yaşlı, zengin fakir, hangi dil, din ve ırktan olursak olalım adeta tüm insanlığı sürekli bir "acil durum” konumuna getirdi. Elbette pes etmiyoruz ancak yayılma hızı ve acımasızlığıyla, şimdilik Virüs: 1 – İnsanoğlu: 0 diyebiliriz.

"İşin içine insaniyeti katarsak, belki durum biraz daha eşit. Zira bu salgın insanlığın içindeki en iyiyi de en kötüyü de ortaya çıkarmaya devam ediyor. Birlik beraberliği, şeffaflığı, yardımlaşmayı mı, yoksa ötekileştirmeyi, içimize kapanmayı ve nefreti mi seçeceğiz… Zaman gösterecek."