ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İstanbul'da öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin emrini verip vermediği tartışma konusu olan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a destek çıktı.
Pompeo, Kaşıkçı cinayeti nedeniyle uluslararası baskı altında olan Suudi Arabistan ile ilişkileri zayıflatmanın "vahim bir hata" olacağını belirtti. Pompeo ayrıca Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı ilişkilendiren doğrudan bir raporun bulunmadığını belirtti.
Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülen Kaşıkçı ile ilgili her türlü istihbaratı okuduğuna inandığını belirten Pompeo, "Veliaht Prens'in Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi için talimat verdiğine dair doğrudan bir rapor bulunmuyor" dedi. Kaşıkçı'nın da yazarları arasında bulunan Washington Post gazetesi Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) Kaşıkçı'nın öldürülmesi emrini Veliaht Prens Selman'ın verdiği sonucuna ulaştığı iddiasında bulunmuştu.
Dışişleri Bakanı Pompeo Kaşıkçı cinayetiyle ilgili açıklamasını, ABD'nin Yemen'de Suudi Arabistan'a yardımını azaltma konulu bir Senato oylaması öncesi ABD Savunma Bakanı Jim Mattis ile birlikte Senato'ya verdikleri ifadeden sonra yaptı.
ABD Senatosu'na basına kapalı olarak ifade veren Pompeo ve Mattis'in senatörleri Yemen'deki savaşta ABD'nin Suudi Arabistan'a yardım etmeye devam etmesi gerektiği konusunda ikna etmeye çalıştığı belirtildi. AFP haber ajansının Pompeo ve Mattis'in önceden hazırlanmış konuşma metinlerine dayandırdığı haberine göre Pompeo, "Yemen'deki acı beni çok üzüyor ancak eğer ABD Yemen'e müdahil olmasa durum çok daha vahim olurdu" dedi.
Senato'daki oturumda Mattis'in ise "lekesiz ortaklarla çalışma konusunda nadiren özgür oluyoruz" dediği aktarıldı. Mattis'in ayrıca "Uzun süreli ilişkiler bize yol gösteriyor, gözümüzü kör etmiyor. Bulunduğu coğrafya ve İran tehdidi nedeniyle Suudi Arabistan, İsrail ile bölgesel güvenliği sağlamak ve Ortadoğu çıkarlarımız için esastır" dediği belirtildi.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo Senato'daki ifadesi öncesinde bakanlığın bloğuna yazdığı yazıda da Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrasında Washington ile Riyad arasındaki ilişkilerde seviyeyi düşürmenin bir hata olacağını söyledi. Pompeo, "Ekim ayında Suudi vatandaşı Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’de öldürülmesi ABD Kongresi’ndeki mızmızlanmaları ve medyadaki abartmaları yükseltti. Ancak ABD-Suudi ilişkilerinin seviyesini düşürmek ABD’nin ve müttefiklerinin ulusal güvenliği açısından vahim bir hata olacaktır" diye yazdı.
"ABD, Amerikan değerleriyle temelde bağdaşmayan Kaşıkçı’nın öldürülmesini görmezlikten gelmiyor" diyen Pompeo, ABD Başkanı Donald Trump’ın 21 Suudi şüpheliye ülkeye giriş yasağı getirerek cinayete tepki verdiğini ifade etti. 15 Kasım tarihinde de Amerikan yönetiminin 17 Suudi vatandaşı hakkında yaptırım kararı aldığına dikkat çeken Pompeo, "Trump yönetimi Kaşıkçı cinayetinde daha fazla olgunun ortaya çıkması halinde daha ileri cezai tedbirler almayı düşünecektir" diye yazdı.
"ABD-Suudi ortaklığı hayatidir" başlığıyla yayınlanan yazı Trump yönetiminin Ortadoğu siyaseti hakkında da önemli belirlemeler içeriyor. Yazıda Suudi Arabistan’ın "Ortadoğu’da istikrar için güçlü bir kuvvet" olduğunu belirten Pompeo, "Riyad’ın Suriye’deki iç savaştan kaçan sığınmacı selinin yönetimi" konusunda "Mısır ile işbirliği yaptığını ve İsrail ile güçlü bağlar kurduğunu" kaydetti. "Suudi Arabistan’ın IŞİD’e ve diğer terör örgütlerine karşı ABD öncülüğündeki çabalara milyonlarca dolar katkıda bulunduğunu" ifade eden Pompeo, "Suudi petrol üretiminin ve ekonomik istikrarın bölgesel refah ve küresel enerji güvenliği açısından anahtar role sahip olduğunu" söyledi.
Pompeo yazısında ayrıca Suudi Arabistan’ın ABD gibi "İran İslam Cumhuriyeti’ni dünya açısından büyük bir tehdit" olarak gördüğünü belirtti. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ilk çabalarından birinin "İran’ın Yemen’deki istikrarsızlaştırıcı etkisinin kökünü kazımak" olduğunu aktaran Pompeo şu ifadeleri kullandı:
"Tahran, Arap Yarımadası’nda Hizbullah’a benzer bir oluşum yaratıyor: Güney Lübnan'da Hizbullah füzeleri İsrail’i tehdit ederken, Suudi nüfus merkezlerini rehine olarak elinde tutabilen siyasi iktidara sahip militan bir grup. Husiler Suudi topraklarını işgal etti, büyük bir limanı ele geçirdi ve İran’ın yardımıyla balistik füze hedeflerini Riyad’ın on binlerce Amerikalının seyahatlerinde kullandığı uluslararası havalimanını vurabilecek kadar geliştirdi. Bununla birlikte Tahran, Yemen sorununun diplomatik çözümüne herhangi bir ilgisi olmadığını gösteriyor."
ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinde seviyeyi düşürmenin Riyad'ı daha iyi bir yöne sevk etmeyeceğini belirten Pompeo, Veliaht Prens Selman'ı da ülkesindeki reform girişimleri nedeniyle övdü. Pompeo yazıda "Kadınların araba kullanmasına, spor etkinliklerine katılmasına izin vermekten, din polisinin yetkilerini kısıtlamaya ve ılımlı İslam'a dönüş çağrısına, Veliaht Prens ülkeyi reformist bir yöne taşıdı" ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump daha önce yaptığı açıklamada "İstihbaratımız bilgileri toplamaya devam ediyor, fakat Veliaht Prens pekala bu trajik olay hakkında önceden bilgi sahibi olmuş olabilir" demişti.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, evlilik işlemleri için evrak işlerini halletmek üzere 2 Ekim'de randevulu olarak girdiği İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda öldürülmüş, başlangıçta Kaşıkçı'nın başkonsolosluk binasından çıktığını savunan Suudi Arabistan, Türkiye'den sızdırılan bilgiler ve uluslararası baskı sonucu Kaşıkçı'nın konsolosluk binasında öldürüldüğünü kabul etmişti. Riyad yönetimi cinayetin Veliaht Prens bin Selman'ın talimatıyla planlanıp işlendiğini reddediyor.