Türkiye'nin, S-400 füze savunma sisteminin satın alınması için Rusya ile anlaşma imzaladığını açıklamasının ardından Batı'dan ilk tepkiler gelmeye başladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, günlük basın toplantısında, Türkiye ile Rusya arasındaki S-400 savunma sistemi alışverişi hakkındaki bir soruyu yanıtladı.
Nauert, "NATO üyesi ülkelerin NATO sistemleriyle uyumlu askeri malzeme kullanmaları önemli. Rusya sistemi, eğer Türkiye bahsedildiği gibi S-400'leri alırsa bu standartlara uymaz ve tabii ki bu bizim için kaygı verici bir durum" diye konuştu.
Sözcü, bunun, Rus kaynaklı askeri teçhizata olan bağımlılığı milli çabalarla azaltarak direnci artırma yönünde NATO üyelerinin Varşova Zirvesi'nde verdiği sözlerle bağdaşmayacağını da söyledi.
Nauert, bunun NATO kurallarının ihlali anlamına gelip gelmeyeceğine yönelik soruya ise "Bunu NATO'ya danışmam gerekir" yanıtını verdi.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Johnny Michael, Sputnik'e yaptığı açıklamada ise "Muhtemel S-400 alımına ilişkin endişelerimizi Türk yetkililere ilettik" dedi ve şöyle devam etti:
"Türkiye'yi bölgedeki tüm tehditlere karşı savunmak için en iyi seçenek, NATO sistemleriyle bir arada çalışabilecek füze savunma sistemidir."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rus yapımı S-400 füze savunma sisteminin satın alınması konusunda imzaların atıldığını ve Türkiye'nin kapora ödemesini Moskova'ya gönderdiğini açıklamıştı.
Yaklaşık 400 kilometrelik menzile sahip olan S-400 füze savunma sistemi, karadan havaya ateşlenebiliyor ve düşman uçaklarının vurularak düşürülmesinde kullanılıyor.
Türkiye'nin satın alacağı sistemin 24 batarya ve 96 uzun menzilli füzeden oluşması ve ilk teslimatın da 2019 yılında yapılması bekleniyor. Çeşitli kaynaklarda, anlaşmanın toplam maliyetinin 2,5 milyar dolar olarak hesaplandığı belirtiliyor.
Başta ABD olmak üzere, bazı Batılı devletler ve NATO, Türkiye'nin S-400 alma kararını eleştirmişti.
Uzmanlar, NATO'nun birbirine entegre hava savunma sisteminin bulunduğunu ve Türkiye'nin S-400'ü satın almasının maliyet, nitelik ve teknoloji transferi gibi birçok teknik sorunu beraberinde getirebileceğini ifade ediyor. Ayrıca, bu alımın tamamlanması halinde bunun Türkiye'nin NATO ile ilişkilerini yeniden tanımlamak adına attığı bir adım olarak yorumlanabileceği de belirtiliyor.