ABD'nin eski başkanı Jimmy Carter, İrlanda'nın eski cumhurbaşkanı Mary Robinson'la Foreign Policy'de yazdığı makalede İsrail'in 28 süren Gazze saldırılarını ele aldı.
Al Jazeera'da yer alan habere göre Carter, Hamas ile Fetih'in Nisan ayında imzaladığı ve Filistin'de ortak hükümet kuran anlaşmaya değinerek aslında burada Hamas'ın taviz verdiğini söyledi. Carter kurulan yeni hükümetin şiddete son verilmesini, İsrail'in tanınmasını ve eski anlaşmalara bağlı kalınmasını taahhüt ettiği halde İsrail'in bu barış şansını teptiğini belirtti.
İsrail ordusunun Gazze'ye saldırı başlatmasını haklı çıkaracak hiçbir yasal dayanağın bulunmadığını belirten Carter ve Robinson, "İsrail füzeleri ve topları hastaneler, okullar ve evleri de içine alacak şekilde Gazze'nin çok büyük bir kısmını vurdu. 250 binden fazla insan evinden oldu. Gazze'nin büyük bölümünün su ve elektriğe ulaşımı tamamen kesildi. Bu insan bir facia" ifadelerini kullandı.
Sivillere yapılan bu saldırının asla herhangi bir mazereti olmayacağını belirten Carter, bunların savaş suçları kapsamına girdiğini söyledi.
Hamas'ın da sivil bölgelere attığı roketlerin 'kabul edilemez' olduğunu kaydeden Carter, "Ancak Gazze'den atılan roketlerden dolayı üç İsrailli sivil ölürken, Gazze'de 330'dan fazlası çocuk olmak üzere öldürülen 1600'den fazla kişinin büyük çoğunluğu sivildi" dedi.
Carter ilk olarak 1.8 milyondan fazla insanın yaşadığı Gazze'ye uygulanan ablukanın en azından kısmi olarak kaldırılması gerektiğini ifade etti.
Carter aynı zamanda Gazze'de Hamas yönetimine bağlı çalışan öğretmen, polis ve sağlık görevlilerinin maaşlarının da ödenmesi gerektiğini vurguladı. Bu insani yaşam standartlarının inkar edilmeye devam ettiğini belirten Carter, uluslararası toplumun ilk amacının Gazze'ye karadan ve denizden malların ve insanların serbest dolaşımına izin verilmesi olması gerektiğini ifade etti.
Carter şöyle devam etti:
"ABD ve Avrupa Birliği de Hamas'i sadece askeri değil aynı zamanda siyasi bir güç olarak da görmeli. Yalnızca Filistin halkının önemli bir kısmını temsil eden Hamas'ın siyasi bir aktör olarak meşruiyeti tanınırsa, Batı, Hamas'ın silah bırakması için doğru teşvikleri sağlamaya başlamış olur. Uluslararası gözlemciler tarafından denetlenen ve sonucunda Hamas'ı iktidara getiren 2006 seçimlerinden sonra Batı'nın yaklaşımı ise tam tersi bir sonucun doğmasına sebep oldu."