Erken seçim ve güvenlik endişelerinden dolayı dolar dün 2.7955’i görürken, analistler, Fed’in faiz artırımına gitmesinin doları 3 TL’ye çıkarabileceğini öngörüyor. Uzmanlar kur artışının cari açık, ihracat, enflasyon, işsizlik gibi pek çok açıdan ekonomiye olumsuz etkisi olacağı yönünde uyarıyor.
Cumhuriyet gazetesinden Pelin Ülker'in haberine göre, erken seçim ve güvenlik endişelerinin yanı sıra ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımına yaklaşması doları dün de 2.7955’e taşırken, Fed’in faiz artışının ardından dolar/TL’nin 2.90’lara veya 3 TL’ye çıkabileceğine dair senaryolar üretiliyor.
Yatırım bankası Societe Generale, Türkiye’de erken seçim olasılığını yüzde 80 olarak görürken, TL’nin dolar karşısında, eylül sonu itibariyle 2.92’ye yükselmesini bekliyor. Merrill Lynch Fed’in olası faiz artışı sonrasında doların 3 TL’ye çıkabileceğini tahmin etmişti. Haziran’da yayımlanan raporlara göre Goldman Sachs, dolar/TL’nin 12 ay içinde 3.15’e çıkmasını öngörüyor. Credit Suisse, 2.98’e çıkabileceği tahmininde bulunuyor.
Peki dolar 3 TL’ye çıksa ne olur? Dolar kurunun yükselmesi enflasyondan borçlara cari açıktan işsizliğe ekonomiyi pek çok yönden olumsuz etkileyecek.
İşte doların yükselmesinin yaratacağı etkiler:
1- Enflasyona etkisi
Kurun enflasyona yüzde 15 gibi geçişkenliği var. Kur yüzde 10 değer kazandığında, enflasyon 1.5 puan artıyor. Temmuzda yıllık enflasyon yüzde 6.81 olarak açıklandı. Kur 3 TL’ye çıkarsa yaklaşık yüzde 7.35 değer kazanmış olacak. Bu da enflasyonu 1.1 puan artıracak. Yani sadece kur etkisiyle enflasyonun yüzde 7.91’e çıkması mümkün.
2- Borçlara etkisi
Kurdaki artış reel sektörün döviz borcunu katlıyor. Merkez Bankası’na göre reel sektörün Mayıs 2015 itibarıyla 279 milyar 346 milyon dolar borcu var. Döviz varlıkları 100 milyar 216 milyon dolarda kalıyor. Şirketler 179 milyar 130 milyon dolarlık borcunu karşılayamıyor. Borç miktarı mevcut kur oranıyla hesaplandığında 779 milyar 375 milyon liraya denk geliyor. Doların 3 TL olması halinde ekstra bir borç artışı olmasa bile sadece kur farkından borç 838 milyar 38 milyon liraya çıkıyor. Yani 58.6 milyar lira borca ekleniyor.
3- İşsizliğe etkisi
1994 ve 2001 krizinde kurdaki artış, borçlu birçok şirket için, aldıkları döviz kredileri oranında ciddi bir sorun oluşturmuştu. Birçok firma bu nedenle iflasın eşiğine gelmişti. Bu firmaların kepenk indirmesiyle ortaya çıkan durgunluk işten çıkarmaları beraberinde getirmişti.
4- İhracata etkisi
Sanayide 100 dolarlık ihracat için yaklaşık 70 dolarlık ara malı ithalatı gerekiyor. Dolardaki her kuruş artış ara malı ithalatının maliyetini arttırıyor. İhracatçı, dolardan ithal edip yüzde 49 düzeyinde Avro üzerinden ihraç ediyor. Yani üretim maliyeti artarken satış değeri azalıyor.
5- Cari açığa etkisi
Dış ticaret dengesindeki bozulma cari açığı büyütebilir. Ayrıca TL’deki zayıflık sıcak paranın Türkiye’den kaçışını tetikleyerek cari açığın finansmanını da zora sokabilir.
6- Büyümeye etkisi
Borçları şirketlerin kepenk kapatmasının yanı sıra ihracatın azalması da büyümeyi zayıflatacak. Yılın ilk çeyreğinde Türkiye yüzde 2.3 büyürken, ihracatın büyümeye katkısı ise negatif oldu. İhracat, ilk çeyrekte yıllık yüzde 0.3 geriledi. İhracatın büyümedeki payı 2014’te yüzde 2.7 idi.
Rabobank, gelişen ülke paraları içerisinde en kırılgan paraların Türk Lirası ile Rus Rublesi olduğuna dikkat çekti. Temmuzda dolar karşısında yüzde 10.3, Avro karşısında ise yüzde 9 zayıflayan Ruble’deki zayıflığın temel nedenlerinden birinin petrol fiyatlarındaki düşüş olduğu kaydedildi.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün, Türkiye için cesaret verici bir sinyal olduğunu belirten Rabobank, Merkez Bankası’nın bir aşamada faiz artırımına gidebileceğini vurgulandı. Jeopolitik riskler ve Fed’in faiz artışının yanı sıra, TL’nin koalisyon görüşmelerine duyarlı olduğuna dikkat çekildi.
Fed Açık Piyasa Komitesi 16-17 Eylül’de toplanacak ve yatırımcılar ve ekonomistlerin önemli bölümü, Fed’in bu toplantıda, yaklaşık 10 yıl sonra ilk kez faiz artırımına gideceğini düşünüyor.