Uluslararası Hukuk Uzmanı Ece Güner Toprak, AKP'nin "istikrar" gerekçesiyle sistem değişikliğe hazırlanması, Meclis'e getireceği belirtilen tam başkanlık sisteminin Latin Amerika'daki örneklere benzeyeceğini ileri sürdü. Toprak, "OECD raporlarına göre başkanlık, 2 misli istikrarsızlık getiriyor. Latin Amerika kıtası bunun canlı kanıtı. Başkanlık sistemi yapısından dolayı sürekli koalisyon, erken seçim, otoriter başkanlar veya darbelere yol açmıştır" dedi. Arjantin, Brezilya, Venezüella ve Meksika’da 9 partili koalisyonların olduğunu belirten Toprak, "ABD anayasasını birebir kopya etseniz bile istikrar olmaz. Çünkü ABD’de güçlü bir yasama var, katı güçler ayrılığı var, bu birinci ve en önemli kural. Meclis’in veto hakkı var, denge denetleme var" diye konuştu.
Avrupa, ABD ve Latin Amerika örneklerini inceleyen Ece Güner Toprak, dünyadaki başkanlık uygulamaları, AKP’nin gündeme getirdiği 'Türk tipi' başkanlık önerisi ve yarı başkanlık sisteminin 'artıları eksileri'yle ilgili olarak Cumhuriyet'ten Ayşe Sayın'a konuştu:
- Türkiye’de bir sistem değişikliğine ihtiyaç var mı?
Kanaatimce kesinlikle böyle bir ihtiyaç yoktur. Türkiye’deki sistem, tüm Avrupa’nın sistemidir. Avrupa’da çoğu ülkenin bizimkine çok benzer anayasası vardır. Tarihimizin de sistemidir (Osmanlı döneminden başlamak üzere). Evet, sistem güçlendirilebilir. Daha güçlü bir parlamento ve yargı için reformlar yapılabilir ama hiçbiri sistem değişikliği gerektirmez.
- Türk tipi başkanlık:
Böyle bir sistem dünyada yok. Tabii bu konuda demokratik ülkeleri kriter alıyorum. Türk tipi başkanlık dendiğinde referans belge, 2012 sonu AKP tarafından hazırlanan başkanlık taslağı var. Ona baktığımızda başkan, 'takdirine kalmış' kararla seçimleri yenileyebiliyor deniyor.
- Meclis’in azil yetkisi kısıtlı
Başkan, 'genel siyasetin yürütülmesi için', sınırları/kapsamı oldukça belirsiz 'Başkanlık Kararnameleri' çıkarabiliyor. Hiçbir denetime tabi olmadan, üst yargıyı şekillendiriyor. Meclis’in, başkanı azil yetkisi çok kısıtlı/fiilen işlemez halde. Hatta en yeni açıklamalarda 'Başkan Meclis tarafından görevden alınamaz' deniyor. Azil prosedürünün tamamen kaldırılması söz konusu. Bu temel hususlar, demokratik bir başkanlık sistemi ile bağdaşmıyor. Bırakalım ABD’yi, Latin Amerika ülkelerinde dahi başkanlarda bu kadar geniş yetkiler yok. Ki Latin Amerika’da bu konuda 190 anayasa denemesi yapılmıştır. Tabii Afrika, Orta Asya tipi başkanlıkları dikkate almıyorum bu değerlendirmeyi yaparken, çünkü oralardaki sistemi demokrasi olarak nitelendiremeyiz. Oysa başkanlık sisteminin birinci kuralı katı güçler ayrılığıdır. Hiçbir şekilde parlamentoyu feshedemez. ABD’de kusurlu davranıştan dolayı bile Meclis, başkanı azledebiliyor. AKP taslağında başkan, yargıyı büyük oranda şekillendiriyor. Yargıdan büyükelçi atamasına kadar, bürokrasiyi, eğitimi şekillendiren başkan var, üzerinde neredeyse hiçbir denetim yok. 'Vatana ihanet' gibi çok kısıtlı denetim var.
- 12-15 maddelik değişiklik:
Baktığımızda başkanlık sisteminin demokratik ve başarılı olduğu neredeyse tek ülke ABD. AKP yöneticileri, '12-15 maddelik değişiklik getirebilir' diyor. Esas korkutan bu. Çünkü birçok alanda köklü reform yapmadan getirirseniz istikrarlı bir demokrasi olmaz. Hatta ABD anayasasını birebir kopya etseniz bile istikrar olmaz. Çünkü ABD’de güçlü bir yasama var, katı güçler ayrılığı var, bu birinci ve en önemli kural. Meclis’in veto hakkı var, denge denetleme var. ABD’de neden işliyor sistem? Seçim sistemi ve siyasi partiler yasasından dolayı ve tabii eyalet sistemi var. Meclis’in veto hakkı var. Bu sistemi tüm kurum ve kurallarıyla, uygulamaya koymayınca, “denge denetleme” kâğıt üzerinde kalır. Bugün Demokratik Parti’nin Genel Başkanı, hiç tanımadığımız bir milletvekilidir. Ama milletvekili seçiminde başkanın hiçbir etkisi yoktur, milletvekilliği güçlüdür.
-Kopyası Meksika’da otoriter başkan var:
ABD sistemini bire bir kopya etseniz de, denge denetimi sağlayamazsanız, o sistem işlemez. Bunun en somut örneği Meksika’dır. ABD anayasasının neredeyse aynısı. Ama Meksika’da otoriter başkanlık var, çünkü fiilen başkan yönetiyor partiyi, disiplinli parti sistemi var. Denge denetimi çöküyor, bizde de parti disiplini sistemi var. Etkiliyse, yasama gerçek denge denetim oluşturamıyor. O zaman başkanlık otoriter başkanlık sistemine dönüşüyor.
-Başkanlık federasyonlar için:
Başkanlık sistemi federasyonlar için getirilmiş. Başkan dış dünyayla ilişkiler ve bütünlük için düşünülmüş rol. Esas rolü dış dünyaya karşı. Otoriter başkanlığa karşı eyaletler denge denetimi sağlıyor. Latin Amerika’da üçte ikisi federasyon, G- 20’deki 6 ülkede başkanlık var bunlardan 4’ü tam federasyon, 2’ si yarı federasyon. Yani bu sistem federasyonlarda daha iyi işlediği için bu sistemin zamanla federasyon tartışmalarını da beraberinde getireceğini görüyorum.
-Başkanlık’ta 9 partili koalisyon var!:
OECD raporlarına göre başkanlık, 2 misli istikrarsızlık getiriyor. Latin Amerika kıtası bunun canlı kanıtı. Başkanlık sistemi yapısından dolayı sürekli koalisyon, erken seçim, otoriter başkanlar veya darbelere yol açmıştır. Şu an bile Latin Amerika’nın en önemli başkanlıkla yönetilen ülkelerinde; Arjantin, Brezilya, Venezüella ve Meksika’da “koalisyonlar” var, hem de bazılarında 9 partili koalisyonlar! Söylenenin aksine bizdeki gibi çok partili sistemlerde başkanlık sistemi koalisyonlardan korumuyor, bu konuda “istikrar” getirmiyor.
Yarı başkanlık fiilen uygulanıyor
“Yarı-başkanlık” da esasında özünde bir parlamenter rejimdir. Sadece halk tarafından seçilen cumhurbaşkanının daha etkin kullandığı yetkiler vardır. En tipik “yarı başkanlık” sistemi olarak görülen Fransız sistemiyle Türk sistemi son derece benzerdir. Cumhurbaşkanının konumu da aynıdır; ve partili değildir. Türk sistemi zaten bir ‘yarı başkanlık sistemine’ zemin vermektedir. Sadece uygulama – teamül ve AYM içtihadları doğrultusunda - bugüne kadar klasik parlamenter yorumla yapılmıştır. Bugün ilk defa Fransa’daki gibi, bir “yarı-başkanlık” gibi fiilen uygulanmaktadır. Bu sebeple de, anayasa reformu yapıp, “yarı başkanlık” amacıyla, cumhurbaşkanına ek yetkiler tanımaya kesinlikle gerek yoktur. Anayasamız şu an fiilen bir “yarı-başkanlık” yorumu ile uygulandığına göre ve bu uygulama devam ederse, en azından Fransa’nın daha demokratik bir “yarı- başkanlık” sistemi için yaptığı reformları Türkiye’nin de hayata geçirmesi gerekir.
Türkiye’de fiili güçler birliği var:
Başkanlık sistemine geçiş için öne sürülen kilit argümanlar; “daha güçlü bir başkan, daha çok istikrar, daha hızlı karar verme”. Oysa Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı krizlerin sebebi zaten bu hususlar. Yasalar bir günde parlamentodan incelenmeden geçiyor. Torba yasa konusunda Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Sadece son birkaç yılda 5 binin üzerinde yasa maddesi torba yasa şeklinde Meclis’ten geçti. Daha hızlı nasıl gidilebilir? Tam tersine, ekonomi olsun, terör olsun, dış politikada olsun hataların sebebi, yeterince “ortak akıl” aranmamasından kaynaklanıyor. En büyük istikrarsızlık, denge-denetim mekanizmalarının olmaması, güçler ayrılığının ve kurumsal yapının zayıflamasıdır: Bugün Türkiye’de ‘fiili başkanlık sistemi’ değil, ‘fiili güçler birliği’ var. Bunun anayasaya yansıtılması yanlış olur.
Moody’s “kurumsal yapı” uyarısı yaptı:
Örneğin Moody’s de not düşürmesinde aynen bu sorunlara işaret etti. Hukuk devletinin geleceğinin belirsizliği, denge denetim ve kurumsal yapının zayıflaması diye özetledi meseleyi. Ekonomi için güven veren bir ortam olmuyor. Son yıllarda önemli krizlerin nedeni, ekonomi, terör, dış politika olsun; temel sebebi ortak akıl aranmaması, güçler ayrılığının zayıflaması. Esas istikrarsızlık budur. Denge denetim, ortak akıl aranmazsa yap boz olur, hatalar olur. Yanlış bir sistem değişikliği zaten kırılgan durumdaki ekonomimizi kötü etkiler. Şu an sistem değişikliği ile ekonomiye ek bir belirsizlik eklemenin zamanı değil. Yapılması gereken terör ve ekonomi sorunlarına odaklanmak.