Habertürk yazarı Serdar Turgut, Amerikan Hazine Bakanlığı’na, uluslararası mali kuruluşlara 'Türkiye’ye yardım etmeyin ve kredi açmayın' çağrısı yapma yolunu açacak tasarının bugün ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu'da oylanacağını yazdı. Turgut, tasarının kabul edilmesi halinde, şunların yaşanabileceğini yazdı: "Kongre Hazine Bakanlığı'nın, Türkiye herhangi bir uluslararası kuruluşa, örneğin IMF veya Avrupa Kalkınma Bankası'na kaynak bulmak veya kredi almak için başvuruda bulunduğunda, o kuruluştaki Amerika temsilcisine 'Bu başvuruya olumlu cevap vermeyin' çağrısı yapmasını zorunlu kılıyor. Yani ABD o uluslararası kuruluşta görevli diğer ülke temsilcilerini ikna edebilirse Türkiye başvurusundan sonuç alamayacak."
Serdar Turgut'un Habertürk gazesinde "'Türkiye'ye kredi açmayın' diyen tasarı bugün görüşülüyor" başlığıyla yayımlanan yazının ilgili bölümü şöyle:
"Amerikan Hazine Bakanlığı’na, uluslararası mali kuruluşlara 'Türkiye’ye yardım etmeyin ve kredi açmayın' çağrısı yapma yolunu açacak tasarı bugün Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi'nde oylanacak.
Komite toplantısı Kongre binasında yerel saatle 10.00'da (TSİ 17.00’de) başlıyor.
Komitenin gündemi bugün hayli yoğun olduğundan Türkiye ile ilgili 'Turkey Financial Institutions Act' adlı bu tasarı gündemin üçüncü maddesi olarak görülüyor. Yani bunun oylanması Türkiye saatiyle 18.30 ile 19.00 arası olabilecek.
Bu yeni adımın amacı rahip Brunson hakkında Türkiye üzerinde yeni baskı oluşturmak.
Dün Brunson davasında yaşanan gelişmeden sonra Senato’nun iki yola gidebileceği söyleniyor.
Ya bu oylamayı bugün daha ileri bir tarihe erteleyecekler ya da yine de oylayıp kabul edecekler ama uygulamada kredi açılmasına engel çıkarmayacaklar. Tasarının içeriği uygulamada bunun yapılmasına uygun biçimde yazılmış
Kongre Hazine Bakanlığı'nın, Türkiye herhangi bir uluslararası kuruluşa, örneğin IMF veya Avrupa Kalkınma Bankası'na kaynak bulmak veya kredi almak için başvuruda bulunduğunda, o kuruluştaki Amerika temsilcisine 'Bu başvuruya olumlu cevap vermeyin' çağrısı yapmasını zorunlu kılıyor.
Yani ABD o uluslararası kuruluşta görevli diğer ülke temsilcilerini ikna edebilirse Türkiye başvurusundan sonuç alamayacak.
Burada bir ikna süreci olmasına rağmen uzmanların dediğine göre ABD o tür kuruluşların hemen hepsinde en fazla para veren, en güçlü ülke olduğundan bu ikna sürecini başarması kesin gibi gözüküyor.
Yönetim içinde evanjelist çevrelerle en yakın ilişkide olan Hazine Bakanı Mnuchin, Türkiye’nin bir başvurusu olduğu takdirde Amerika’nın Dünya Bankası yönetici temsilcisi olan Erik Bethel'i çağırıp, o kuruluştaki ABD temsilcisine başvuruyu reddettirme çalışması yapması talimatı vermesini söyleyecek. Bu Erik Bethel’in de en az Mnuchin kadar, belki de ondan daha fazla evanjelistlerle iç içe olduğu belirtiliyor.
Anlayacağınız ikisi de Başkan Erdoğan’ın, Amerikan elçiliğinin Kudüs’e taşınmasına getirdiği eleştirilere ve koyduğu tepkiye çok öfkeliler ve bir anlamda bu tasarıyla ondan öç alacaklarını da düşündükleri belirtiliyor.
Washington’daki kaynaklar Başkan Trump’ın Başkan Erdoğan’a son telefonunda Brunson konusunu açtığını belirtiyorlar.
Trump, Erdoğan ile kişisel bağlantı kurup iki ülke arası ilişkiyi daha iyileştirmek istiyor ama onun etrafını saran evanjelist-neokon çevreler ve Kongre buna sürekli engeller çıkarıyor.
Temsilciler Meclisi'nin ve senato’nun askeri hizmetler komitelerinin liderleri bir araya gelip üzerinde uzlaşma sağladıkları konferans raporunu dün yayınladılar. Böylece Türkiye’ye F-35 satışını koşullara bağlayan ve bunlara uyulmadığı takdirde satışın engelenmesini isteyen tasarının yasalaşması yolunda önemli son adımlardan bir tanesi daha atılmış oldu.
Parasını ödemiş olduğumuz 2 F-35 törenle Türk yetkililere teslim edilmişti. Pilotlar ve bakım ekiplerinin eğitimi şu aralar Amerika’da sürüyor. Uçakların Türkiye’ye gönderilmesinin 2019 temmuzunu bulacağı belirtiliyor. O süre içinde istenen koşullarda bir gelişme olursa Başkan Trump uçakların gönderilmesine izin verebilecek.