ABD, Irak’ı İsrail ve petrol geliri için işgal etti

ABD, Irak’ı İsrail ve petrol geliri için işgal etti
PKK ve DTP konusunda Akşam yazarı Hüsnü Mahalli’ye önemli açıklamalar yapan Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, ABD Ordusu’nun ülkeyi işgalinin ardında Irak petrolü ve İsrail’in çıkarları olduğunu söylediABD ile imzaladığınız güvenlik anlaşması Irak halkının tüm kesimlerinin beklentilerini karşılıyor mu? Anlaşma ile ilgili bazı konular tam anlamı ile net olmamasına rağmen genel olarak bu sorunuza evet diyebilirim. Hava, deniz ve kara egemenliğinin Iraklılara devredilmesi, Amerikalıların Irak güvenlik güçleri olmadan arama, tarama ve tutuklamalarda bulunamamaları, Amerikalıların elindeki Iraklı tutukluların serbest bıraklılması gibi konular kesinleşmiştir. Önümüzdeki yıldan itibaren Amerika’nın Irak’taki askeri varlığı bir anlamı ile İncirlik benzeri olacak. Yani Amerikalı askerler üslerinden çıkmayacak ve gerektiğinde Irak hükümetinin isteği üzerine Irak ordusuna terör ve dış tehditlere karşı mücadelesinde yardımcı olacaklar. ABD’liler bunca masraf yaparak ve binlerce adam kaybederek Irak’ı neden işgal etti. Herhalde bildik insani idealler uğruna değil? Elbette değil. Çok büyük bir diktatör olan Saddam Hüseyin’den kurtulmak için geldiler. Böylesi tehlikeli bir diktatör Irak halkından daha çok ABD’nin bölge müttefikleri için tehlike oluşturuyordu. Kuveyt, S. Arabistan, Körfez ülkeleri ve bu ülkelerdeki petrol için Saddam çok büyük bir tehlikeydi. Yani daha net ve açık bir ifade ile ABD’liler bölgedeki müttefikleri ve en önemlisi stratejik müttefik İsrail için büyük tehlike oluşturan Saddam’dan kurtulmak için Irak’a geldiler. Aynı zamanda Amerikalılar Irak’a gelirken çok önemli ekonomik kazanımlar elde edeceklerini hesaplamışlardı. Ki bu da doğrudur. ABD petrol şirketleriyle imzalanan ve imzalanacak olan anlaşmalar bunu kanıtlıyor. Üçüncü olarak Amerikalılar gelecekteki bölge planları açısından çok önemli olan Iraklı müttefikler kazandılar. Son günlerde Kerkük konusunda oldukça ilginç açılımlarınız oldu. Kerkük’e giderek tüm Türkmen parti lider ve temsilcileri ile bir araya gelerek onların görüşlerini dinlediniz. Sizce Kerkük sorunu nasıl çözülebilir?Öncelikle şehirdeki tüm resmi görevler yüzde 32 oranında etnik gruplar arasında paylaştırılmalıdır. Yerel seçimlerden ve yapılması kararlaştırılan sayımdan sonra anayasanın 140. maddesinin uygulanmasına gelinecek. Bana göre bu maddenin uygulanması da mutlaka Kerkük’te yaşayan Kürt, Arap ve Türkmenlerin uzlaşması ile olmalıdır. Uzlaşma dışında varılacak herhangi bir çözüm hiçbir şekilde Kerkük ve Irak için sağlıklı sonuç getirmez. Hiçbir grup gücü ne olursa olsun diğer gruplara rağmen kendi isteklerini başkalarına zorla kabul ettiremez. Kürt Federe bölgesiyle merkezi hükümet arasında birçok sorun var ve çözümü de zor. Örneğin petrol. Tüm sorunların çözümü anayasada var. Örneğin petrol. Anayasaya göre var olan petrol ve benzeri zenginlikler merkezi hükümetin denetim ve kontrolünde. Merkezi hükümet petrol gelirlerini nüfuslarına göre bölgelere ve kentlere dağıtmaktadır. Burada söz konusu olan Kürt hükümetinin kendi bölgesindeki petrol yatakları üzerindeki tam kontrolü değil. Sorun bu petrolün merkezi hükümetin bilgisi dahilinde çıkartılması ve ihraç edilmesidir. Örneğin bir Türk firmasının bölgede çıkarttığı petrolü Kürt hükümeti Kerkük-Ceyhan Boru Hattı üzerinden Türkiye’ye ihraç etmek istiyor. Bu boru hattı merkezi hükümetin kontrolünde. Dolayısıyla bir sorun olmaması gerekir. Ama sorun var? Sanıyorum yakında bu sorun da çözülecek. Merkezi hükümetin Petrol Bakanı Erbil’e gelerek bu konuyu görüştü ve iki taraf arasında mutabak sağlandı. Bence sorun merkezi hükümetin imzalanan bazı anlaşmalar ile ilgili çekinceleri. Merkezi hükümete göre, federal hükümet bazı şirketlerle Irak devletinin çıkarlarını gözetemeyen anlaşmalar imzalamış. Elbette bu tür anlaşmalar gözden geçirilmeli, ki ben de öyle düşünüyorum. Ama örneğin 2003 öncesinde imzalanan bazı anlaşmalar ki bunlar bir Türk firması ile imzalanmış tümüyle yasal. Irak ve şirket çıkarlarını kolluyor ve geçerlidir. Irak Başbakan Nuri El Maliki, Kerkük ve Kerkük gibi sorunlu şehir ile bölgeler için Silahlı Destek Komiteleri kurulması yönünde talimat verdi. Bu uygulama biraz da Türkiye’deki köy kuruyuculuğu sistemine benziyor. Ayrıca ABD Sünni bölgelerinde El Kaide’ye karşı Sünni aşiret liderlerine milyonlarca dolar dağıtarak onları silahlandırmıştı. Şimdi onlar da sorun. Sayın Başbakan; kendi inisiyafini kullanarak yasalara veanayasaya aykırı olarak Destek Komiteleri’nin kurulması talimatını verdi. Maliki bu uygulama ile bizim hain dediğimiz ve Saddam döneminde Bağdat ile işbirliği yapan bazı Kürt aşiretlerine silah dağıtmaya başladı. Bu çok tehlikeli. Sünnilere gelince. Onlarda durum farklı. Onlar El Kaide’ye karşı savaştı. Sayıları 100 bin civarında olan silahlı militanların bir kısmı Irak ordusuna alınacak. Gerisi devlette istihdam edilecek. Ama Sünni oldukları için bunlar Şii ağırlıklı Irak ordusu için ciddi bir sorun. Elbette kolay değil ama unutmamak gerekir ki bu silahlı militanlar olmasaydı El Kaide ve benzeri terör örgütlerine büyük darbe indirilemez, Irak’ta istikrar ve güvenlik sağlanamazdı. Son günlerde Basralılar da kendi şehirlerini bağımsız federal bir bölge ilan etmeye hazırlanıyor. Bazılarına göre Irak parçalanma sürecine giriyor. Bu ise iç savaş demek. Buna katılmıyorum. Anayasaya göre Irak federal bir ülke. Dünyada birçok ülke federal sistemle yönetiliyor. Ellbette bu ülkeler etnik ya mezhepsel dağılımlı federal ülkeler değil. Rahmetli Özal bile Türkiye’de coğrafya esaslı federal bir yapıdan söz ediyordu. Dolayısıyla sorun federal sistemde değil, bu sistemi anlayan ve uygulayan insanlarda. Ancak Basra’nın kendi başına bir federal yapı olarak karar alması sorun yaratabilir. Çünkü güneyde Şii nüfuslu başka kentler var ve onlar buna karşı. (Akşam)