ABD’de istihbarat kuruluşları tarafından 5 yılda bir yayınlanan "gelecek senaryoları"nın sonuncusu açıklandı. İstihbarat kuruluşlarını bünyesinde toplayan, Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’ne bağlı, "Ulusal İstihbarat Konseyi"nin hazırladığı, "Küresel Eğilimler 2030: Alternatif Dünyalar" raporunda dünyanın gelecek 17 yılına ilişkin öngörülerde bulunuldu.
Rapora göre, "en iyi senaryo" ABD, Avrupa ve Çin'in işbirliğinde başı çektiği bir dünya, "en kötü senaryo" devletler arasında geniş çaplı ihtilafların oluşması oldu. Türkiye'nin 2030 yılına kadar yükselişe geçeceği söylenen raporda buna karşın, "Bir Kürt devletinin yükselişinin Türkiye'nin bütünlüğüne darbe olacağı ve Ortadoğu sınırlarının ortaya çıkmakta olan bu devletle yeniden çizileceği" ifadesi yer alıyor.
radikal.com.tr.'de yer alan habere göre, Ulusal İstihbarat Konseyi Danışmanı ve raporun başyazarı Mathew Burrows, 2030’a kadar dünyada tek bir 'hegamonik güç' yapısının kalamayacağı belirtti.
Türkiye'de doğum oranında keskin bir düşüş yaşandığının belirtildiği raporda, bu şekilde devam etmesi halinde, 2030 yılında Türkiye'deki genç nüfus oranında az bir düşüş yaşanacağı ve Türkiye'nin Sahra Altı Afrikası ile Güneydoğu Asya gibi bölgelerden genç göçmenleri çekeceği dile getiriliyor.
ABD'ye Çin tavsiyesi: 2030 yılında Çin Amerika'yı geride bırakarak dünyanın en büyük ekonomisi olabilir. Amerika Birleşik Devletleri, Çin ile birlikte hareket ederek, küresel problemlerle başa çıkmada işbirliğine gitmeli
Su ve enerji: 2030'da yiyecek, su ve enerji ihtiyacı yüzde 35 ila 50 oranında artacak, bu da özellikle Afrika ve Ortadoğu gibi bölgelerde çatışmalara yol açabilir.
Dünyayı bekleyen 'büyük eğilimler': Birinci büyük eğilim olan 'bireysel güçlenme', önümüzdeki 15-20 yılda küresel orta sınıfın güçlenmesi, fakirliğin azalması, daha iyi sağlık ve eğitim koşullarını ifade ediyor. En önemli 'büyük eğilim' olarak görülen bu eğilimin diğer tüm eğilimleri etkileyebileceği belirtiliyor.
Demografik değişimleri içeren üçüncü büyük eğilimde de ana noktalar şöyle: Batıdaki yaşlanmaya karşın, gelişmekte olan ülkelerdeki genç nüfusun artıyor olması, göçmenlik ve artan kentleşme.
Oyun değiştiriciler: 2030'a kadar uzanan dönemde dünyanın nasıl değişeceğini büyük oranda belirleyecek 6 'oyun değiştirici' öğe: Krize meyilli bir küresel ekonomi, yönetim boşluğu, artan çatışma ihtimali, bölgesel istikrarsızlığın kapsamının artması, yeni teknolojilerin etkisi, ABD'nin rolü.
En iyi senaryoda, ABD, Avrupa ve Çin'in, birlikte hareket ederek güney Asya'daki ihtilaflara müdahale etmesi ve ateşkes sağlaması, bunun yanında, AB, Çin ve Avrupa'nın ikili ilişkilerinde büyük pozitif değişimlere öncülük ederek dünya genelinde işbirliğine öncülük yapmaları öngörülüyor. Bunun yanında, bu senaryoda yükselen ekonomiler de hızlı büyümeye devam ediyor, dünya ekonomisi her alanda gelişme gösteriyor. En iyi senaryoda ayrıca, orta sınıfın yükselişi, kentleşme, daha gelişmiş sağlık hizmetleri ve teknoloji kullanımı öngörülüyor. Şiddet içeren terör azalıp, siber terör riski artıyor. Raporda, küresel istikrarı artırabilecek olumlu senaryolar olarak, 'Demokratik bir Çin ya da reform gerçekleştirmiş bir İran' sıralanıyor.
'Devlet dışı dünya' senaryosunda da devlet dışı oluşumlar, çok uluslu şirketler, akademik kurumlar ve varlıklı kişiler, küresel zorluklarla mücadele etmede başı çekiyor. “Kürdistan'ın yükselişi Türkiye'nin bütünlüğüne darbe olur ve bu, çevresindeki komşularında büyük bir ihtilaf riskini artırır. Ortadoğu sınırları ortaya çıkmakta olan Kürdistan ile yeniden çizilir” ifadesi de bu senaryoda yer alıyor.
Öte yandan, raporun, demografik düzen bölümünde de Türkiye'ye kısaca değiniliyor. Burada, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Kürt nüfusta kadın başına düşen çocuk oranının 4 olduğu ifade edilerek, ülkelerdeki 'azınlık'ların bu şekilde yüksek doğum ve nüfus artışına sahip olmasının, ‘siyasi düzende kaygılar yaratacağı’ ifade ediliyor.
Washington'ta Ulusal Basın Kulübü'nde raporla ilgili brifing veren Ulusal İstihbarat Konseyi Danışmanı ve raporun başyazarı Mathew Burrows, rapordaki, 'şişeden cin çıkması' senaryosu bağlamında kullanılan, 'Kürdistan'ın yükselişi, Türkiye'nin bütünlüğüne bir darbe olur ve bu, çevresindeki komşularıyla büyük bir ihtilaf riskini artırır' ifadesiyle ilgili soruyu yanıtladı.
Bunun muhtemel bir senaryo olmadığını belirten Burrows, özellikle Suriye'deki gelişmelerin ışığında, Ortadoğu'yla ilgili kaygı duydukları hususlardan birinin olası bir bölünme olduğunu belirtti.
Burrows, Suriye'nin olası bir bölünmesinde, bunun Irak'a da sıçrayabileceğini ifade ederek, elbette böyle bir şeyi Türkiye'nin ve bölgedeki diğer birçok ülkenin istemediğini, dolayısıyla bunun olmaması için güçlerin bir araya geleceğinin ve işbirliği yapacağının görüleceğini vurguladı.
Bununla birlikte, raporun bir planlama belgesi olduğuna değinen Burrows, 'Yapmaya çalıştığımız şey, bazı durumlar için en kötü senaryoları sıralamak ve bu elbette Ortadoğu için en kötü senaryo. Bunun gerçekleşmeyeceğinden emin olmalıyız' dedi.
Burrows, Ortadoğu'daki Arap dünyası coğrafyasını çevreleyen, Türkiye, İran, İsrail gibi ülkelerin, bölgenin nasıl şekilleneceği konusunda potansiyel bağlamda çok büyük role sahip olduğuna dikkati çekerek, 'Elbette Türkiye, çok başarılı demokrasisi ve büyük çaptaki ekonomik büyümesiyle Ortadoğu'da yeşermekte olan diğer demokrasiler için bir model olabilir. Türkiye için öngördüğüm rol bu' ifadesini kullandı.