Joe Biden'ın ABD başkanlık seçimini kazandığının tespit edilmesinden bu yana iki hafta geçse de Trump yenilgiyi kabul etmiyor. Peki sonucu değiştirebilecek bir planı var mı?
ABD Başkanı Trump'ın sonuçlara karşı yaptığı yasal başvurular mahkeme salonlarında birer birer reddediliyor.
Trump'ın ekibi bugüne kadar önemli bir hukuki zafer kazanamadığı gibi yaygın olduğunu iddia ettikleri usulsüzlük ve hilelere dair tek bir kanıt bile sunamadı.
Avukat ekibine liderlik eden eski New York Belediye Başkanı Rudy Giuliani, Biden'ın 160 bin farkla kazandığı Michigan'da verdikleri hukuki mücadeleyi bıraktıklarını açıkladı.
Georgia eyaletinde de beş milyon oy elle tekrar sayıldıktan sonra Biden'ın 12 bin oyla önde olduğu sonuçlar tescillendi.
Beyaz Saray'da kalmak isteyen Trump'ın yüzüne kapılar teker teker kapanırken, ABD başkanı seçim sonucunu değiştirmek gibi zor bir hedeften daha zor siyasi bir kumara geçiş yapıyor gibi gözüküyor.
Trump'ın yapmayı umduğu şey buna benzeyebilir:
Eyaletlerde sonuca etki edebilecek kişiler üzerinde baskı oluşturuyor.
ABD seçimlerinde halk bir başkan adayına oy vermek yerine, eyaletinden Seçici Kurul'a gönderilecek temsilcilerin hangi adaya oy vereceğine karar veriyor.
Bu temsilciler genelde halkın talebine uyarak kendisinden isteneni yapıyor ve daha fazla oyu alan başkanlık adayına oy veriyor.
Örneğin Michigan'dan Seçici Kurul'a seçilen bir temsilciden, eyalette oyların çoğunu alan Biden'a oy vermesi bekleniyor.
Pazartesi günü eyalette iki Cumhuriyetçi ve iki Demokrattan oluşan bir kurul toplanarak eyaletin Seçiciler Kurulu'ndaki 16 oyunun Biden'a gideceğini onaylayacak.
Trump'ın yerel yetkililere baskı uyguladığına dair ilk emare, Michigan'ın en büyük kenti Detroit'te seçim sonuçlarını onaylamamaları için iki yerel yetkiliyi aradığına dair haberler ile görüldü.
Partisinin alt seviye üyelerinden ikisinin ABD Başkanı tarafından doğrudan aranması sıra dışı bir durumdu.
Trump'ın baskısıyla seçim sonuçlarını onaylama sürecini bloke eden yetkililer, bir süre sonra bu kararlarından vazgeçti. Trump ile telefonda konuştuktan sonra ise bu kararlarından pişman olduklarını söylediler.
Michigan'daki yasama organlarında yer alan Cumhuriyetçi liderlerin de Cuma günü Beyaz Saray'dan gelen ziyaret davetini kabul etmesiyle birlikte bu ipuçları daha çok dikkat çekti.
Konuyla ilgili çıkan haberlerde Trump'ın yerel görevli ve siyasetçilere baskı uygulamanın diğer yollarını da araştırdığı yer alıyor.
Normal seçimlerde formalite olan basit şeyler, örneğin iki partiden temsilcilerin oluşturduğu bir kurulun eyaletteki kazananı ilan etmesi gibi formaliteler Trump'ın iktidara dört yıl daha tutunabilmek için verdiği savaşın cephesi haline dönüşüyor.
İmkansız değil. Fakat çok ama çok düşük bir ihtimali var.
Öncelikle Trump'ın, rakibinin önde olduğu eyaletlerdeki sonucu geri çevirmeye başarması lazım.
2000 yılında başkanın belirlenmesi için Florida kilit olmuştu.
Bu seçimde ise Trump'ın on binler ile yüz binlerce oy geride olduğu birden fazla eyalette durumu tersine çevirmesi lazım.
Dahası Trump'ın hedefindeki eyaletlerin önemli bir kısmında, Michigan, Wisconsin, Pennsylvania ve Nevada'da Demokrat Partili valiler var ve onların da elleri armut toplamayacaktır.
Örneğin Michigan Valisi Gretchen Whitmer mevcut seçim kurulunu kovup, Biden'ın zaferini onaylayacak yeni bir seçim kurulu atayabilir.
Demokrat valiler Seçici Kurul'a gönderilmek üzere isimler önererek konuyu eyalet kongrelerinin önüne taşıyabilir ve seçimi eyalet kongrelerinin yapmasını sağlayabilir.
Fakat bu durum Biden destekçilerinin rahatlamasını sağlamak için yeterli değil.
Trump'ın bunu başarma ihtimali lotoyu kazanan birine yıldırım düşmesi ihtimali kadar az olsa da bu noktadan sonra zaferin ellerinden alınması ihtimali o kadar korkutucu ki, Demokratları huzursuz etmeye yetiyor.
ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'da geçirdiği dönemin önemli bir kısmını normlar ve gelenekleri çiğneyerek geçirdi. Başkanlığının son günleri de bundan farklı olacakmış gibi durmuyor.
Trump yönetimi seçim yetkilileri ve yerel siyasetçilere eşi benzeri görülmemiş bir baskı kursa da, bu tartışmalı bir yöntem olsa da, yasa dışı olduğu anlamına gelmiyor.
ABD ilk kurulduğu dönemde eyaletlerdeki yasama organları Seçici Kurul'a gidecek üyelerin nasıl belirleneceği konusunda geniş yetkilere sahipti.
Bugün ülke genelinde hâlâ bunun nasıl olacağını düzenleyen federal bir yasa bulunmuyor.
O zamandan bu yana eyaletlerde, Seçici Kurul'a en çok oyu alan adaya oy verecek kişilerin gönderilmesi için yasalar çıkarıldı.
Fakat sistemin temelinde, orijinal yapıya ait çok fazla duvar var.
Eğer ABD Başkanı Trump bir eyaletin yasama organını harekete geçirmeyi başarırsa, Demokratlar da buna karşı yasal mücadele verecektir.
Bu alanda hem eyalet yasaları hem de federal yasalar muğlak. Nadiren dava konusu oldukları için mahkemelerde emsal bulmak da zor.
Eyaletler seçim yasalarını, geçmişi de etkileyecek şekilde değiştirebilir mi? Buna yargıçlar karar verecek.
ABD'de çekişmeli geçen son genel seçim 2000 yılında Al Gore ile George Bush arasındaydı.
Adaylar arasındaki fark birkaç yüzdü.
Sonunda ABD Yüksek Mahkemesi devreye girerek sayımların tekrar edilmesini durdurdu ve Bush başkan seçildi.
Birden fazla eyalette böylesine rekabetin yaşandığı son seçim için 1876'ya gitmek gerekiyor.
O seçimde Cumhuriyetçi Rutherford Hayes ve Demokrat Samuel Tildon yarışıyordu.
Louisiana, South Carolina ve Florida eyaletlerinde sonuçların tartışmalı olması nedeniyle hiçbir aday Seçici Kurul'da çoğunluğu elde edemedi.
Sonunda başkanı ABD Temsilciler Meclisi seçti.
Temsilciler Meclisi'nin tercihinin ardından tıpkı 2000'deki Bush ve 2016'daki Trump gibi Hayes, ülke genelinde daha düşük oy almasına rağmen başkan oldu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın bu zor hedeflerinden hiçbiri gerçekleşmezse 20 Ocak'ta Joe Biden 46. ABD Başkanı olarak göreve başlayacak.
Bunun için Trump'ın yenilgiyi kabul etmesi gerekmiyor.
O noktada Gizli Servis ve ABD ordusu Donald Trump'a, Beyaz Saray'da izinsiz bir şekilde bulunan herhangi biri gibi davranabilecektir.
Biden konuyla ilgili açıklamasında "Yaptığı şey şok edici" dedi ve ekledi:
"Dünyanın geri kalanına demokrasinin nasıl işlediğine dair çok zarar verici mesajlar yayıyor."
Trump koltuğu için verdiği mücadelede başarıya ulaşamasa da seçim sonuçlarını tartışmaya açtığı yakıp yıkma politikası bundan sonraki seçimler için bir emsal oluşturabilir.
Anket şirketleri pek çok Amerikalının ABD demokratik sistem ve kurumlarına inancının bu durum yüzünden zarar gördüğünü söylüyor.