ABD: Türkiye İran konusundaki ortak hedefi zedelememeli

ABD: Türkiye İran konusundaki ortak hedefi zedelememeli

T24- ABD'nin Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, "farklı mesajlar veren" Türkiye'nin İran konusundaki ortak hedefi zedeleyecek tutumlardan kaçınması gerektiğini söyledi. İran'ın niyeti konusundaki durumun "söylentiden ibaret olmadığını" vurgulayan Gordon, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi kararlarını desteklemesini isterken "komşularla sıfır sorun" yaklaşımını desteklediklerini, ancak bu tutumun "her ne pahasına olursa olsun" sürdürülemeyeceğini söyledi. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, Brookings Enstitüsü'yle Sabancı Üniversitesi'nin ortaklaşa düzenlediği yıllık toplantıda Türk Amerikan ilişkilerini değerlendirdi. Bu yıl altıncısı düzenlenen Sakıp Sabancı Konferansı’nda Gordon, “Amerika ve Türkiye: Obama Yönetiminin Görüşü” başlıklı bir konuşma yaptı. Reuters'in haberine göre, Gordon Türkiye-ABD ilişkileri konusunda yaptığı bir konuşmadan önce basına bilgi verirken, "Türkiye İran konusunda oluşan uluslararası konsensüsün dışında kalacak olursa bu pek çok (ülkede) hayal kırıklığı yaratır. Türkiye uluslararası sahnede önemli ve sorumlu bir oyuncu olmak istiyor. Bence Güvenlik Konseyi'nin çoğunluğuna katılması, bu imajını güçlendirecektir... Bunun aksi, böyle olumlu bir sonuca katkı yapmaz. Bence bu (Türkiye'nin karşılaşacağı) bir sonuçtur" dedi. Amerika'nın Sesi'nin haberine göre, Gordon Sakıp Sabancı Konferansı'ndaki konuşmasında da önemli mesajlar verdi. Gordon, Türkiye’yle Amerika arasında İran konusunda farklı bir yaklaşım bulunduğunu, yine de iki ülkenin “ortak değerlere ve ortak vizyona” sahip olduğunu vurguladı. Türkiye’yle Amerika arasındaki ilişkileri “dinamik ve çok yanlı” olarak değerlendiren Gordon, Başkan Barack Obama’nın iktidarının hemen başında Ankara ve İstanbul’a giderek bu ilişkiye verdikleri önemi vurguladığını hatırlattı. 'Türkiye, İran'a karşı koordinasyonun dışında kalıyor'Gordon konuşmasında ilişkilerdeki sorunları, zaman zaman beliren görüş ayrılıklarını da dile getirdi. Örneğin, İran konusunda, Philip Gordon, uluslararası toplumun Tahran hükümetine koordineli bir mesaj vermeye çalışırken, Türkiye’nin zaman zaman farklı bir mesaj verdiğini söyledi:“İran konusunda uluslararası toplum Tahran hükümetine koordine edilmiş, tek bir mesaj vermeye çalışırken Türkiye zaman zaman farklı mesajlar veriyor. Türkiye’nin İran’ın nükleer silah edinmesi olasılığı konusundaki kaygılarımızı paylaştığını biliyoruz ve İran’ın nükleer programı sorununa diplomatik bir çözüm bulunması çabalarını destekliyor. Ancak bu soruna barışçı, diplomatik bir çözüm bulunması yönündeki ortak hedefimizi zedeleyecek ya da zorlaştıracak adımlarından kaçınılması son derece önemli.” 'Türkiye Güvenlik Konseyi kararlarını desteklemeli'

Gordon, Türkiye’nin bölgesinin ötesinde de uluslararası sorumlulukları olan bir ülke olduğunu vurguladı. Türkiye’nin Kasım ayında Uluslararası Atom Enerjisi Dairesi’nde İran aleyhinde alınan kararda çekimser kalmasının olumlu bir yaklaşım olmadığını kaydeden Gordon, uluslararası yükümlüklerini yerine getirmeyen İran’ın sorumlu tutulması için BM Güvenlik Konseyi’nde alınacak kararları Türkiye’nin de desteklemesini umduklarını belirtti. İran’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ettiğini hatırlatan Gordon, Amerika’nın ve bazı kilit oyuncuların İran’ın niyeti konusunda ciddi kuşkulara sahip olduğunu belirterek bunların “söylentiden ibaret” olduğu savını kabul etmedi. Gordon, Türkiye’nin ‘komşularla sıfır sorun’ yaklaşımını desteklediklerini, ancak bu hedefin “her ne pahasına olursa olsun” diyerek veya ihtiyatsız bir şekilde izlenmemesi gerektiğini belirtti. 'Türkiye ve Ermenistan protokolleri Onaylamalı'

Komşularda sıfır problem politikasını “takdire değer” olarak niteleyen Gordon, buna örnek Türkiye – Ermenistan sürecini gösterdi. Gordon, Türkiye’yle Ermenistan’ın diplomatik ilişkilerin kurulması ve geliştirilmesini öngören protokolleri ön şartsız olarak, en kısa zamanda onaylaması çağrısında bulundu. Gordon, “Bu protokollerin uygulanması her iki ülkenin çıkarına tarihi bir gelişme olur ve bütün bölgede güvenliğe ve ekonomik kalkınmaya olumlu etki yapar,” dedi. 'Ermeni tasarısına Karşıyız'

Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin tasarının Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu’nda kılpayı onaylanmasını da değerlendirdi. Gordon şöyle konuştu: “Biz, 1915 olayları konusundaki gerçeklerin tümüyle, dürüst ve adil bir şekilde kabul edilmesini arzu ediyoruz. Ancak bunu yapmanın en iyi yolu barış ve kalkınmaya dayalı bir gelecek kurmaya çalışan Türklerle Ermenilerin, tarihi konulara eğilmeleridir. Dışişleri bakanı Clinton ve Savunma Bakanı Gates de söyledi, Kongre’nin bu konuda daha fazla adım atması [Türk – Ermeni] ilişkilerinin normalleştirilmesini zorlaştırabilir. Bu nedenle bu tasarıya karşıyız.” Kongre’nin bağımsız bir kurum olduğunu hatırlatan Gordon, tasarının Genel Kurul gündemine alınmaması için bir “anlaşma” yapılmadığını, ancak yönetimin tutumunun açık olduğunu kaydetti. Gordon tasarının onaylanması üzerine Büyükelçi Namık Tan’ın Ankara’ya çağrılmasından üzüntü duyduklarını kaydetti. Gordon, konuşmasında Kıbrıs sorununa çözüm bulunması, Türkiye İsrail bağlarının yeniden güçlendirilmesi gibi konulara da dikkati çekti. Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor mu?

Türk Amerikan ilişkilerinin kapsamlı bir şekilde değerlendirildiği toplantıda, Phil Gordon, zaman zaman Türkiye batıdan uzaklaşıyor mu sorusunun da gündeme geldiğini; bunun da açıkça konuşulması gerektiğini söyledi. Gordon şöyle dedi: “Türkiye Batıdan uzaklaşıyor mu? Biz öyle görmüyoruz. Türkiye, Avrupa-Atlantik ittifakının tamamlayıcı bir unsuru. Türkiye hem batıdaki, hem doğudaki dostlarıyla güçlü ilişkilerini muhafaza etti. Şimdi yeni açılımlarda da bulunuyor. Türkiye’nin hep çeşitli kimlikleri olmuştur. Ancak Türkiye’yle Amerika’yı birbirine bağlayan ortak çıkarlar, ortak değerler ve ortaklığımıza bağlılığımızdır. Biz Türkiye’nin Avrupa-Atlantik topluluğuna bağlı kalmak istediğini düşünüyoruz.” Basın özgürlüğü Vurgusu

Gordon, yakından tanıdığı Türkiye’deki siyasi gelişmeler konusunda da şunları kaydetti: “Türkiye laik bir devlet ve güçlü demokratik bir sistem kurarak elde ettiği başarıların devamlılığını da garanti etmelidir. Demokratik toplumların temellerinden biri basın özgürlüğüdür. Basının hayati görevini yerine getirmesini engelleyici görünen adımlar atılmamalıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi gerçek demokrasilerin bir diğer unsurudur. Dolayısıyla soruşturmaların, davaların – özellikle hassas siyasi konularda – saydam ve yasaların dahilinde sürmelidir. Ayrıca demokrasilerde siyasi partiler kapatılma tehlikesinden kaygı duymamalıdır.” Gordon konuşmasında Türkiye’nin demokratik açılımını da (Kürt açılımı) desteklediklerini vurguladı. 'AB kapısı Türkiye'ye açık olmalı'

Phil Gordon, Amerika’nın Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini desteklediğini tekrarladı. Gordon, “Amerika, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini desteklemeye devam ediyor ve Türkiye’nin üyelik için gerekli demokratik ve siyasi reformları devam ettirmesini teşvik ediyor. Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması gibi dini özgürlükler ve insan hakları konusunda ilerleme sağlanması Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne yakınlaştırır. Bu reformlar Türkiye’nin üyelik sürecini ilerletmenin yanı sıra Türkiye’yi daha demokratik ve daha modern bir ülke yapar. Tabii, Avrupa Birliği’nin de yapması gereken şeyler var. Avrupa Birliği, şartları tatmin eden bir Türkiye’ye üyelik kapsının açık olacağı temin edilmeli,” diye konuştu. Ortak değerler, ortak vizyon

Gordon, Türkiye’yle Amerika’nın birbirine ihtiyaç duyan iki büyük ülke olduğunu kaydetti: “Hemen her önemli konuda, Amerika, ilgili ve destekleyici bir ortak olan Türkiye’den faydalanıyor. Bunun tersi de doğru. Türkiye’nin geleceği açısından önemli olan her konuda güvenilir bir dost ve müttefik olan Amerika son derece büyük bir rol oynuyor.” Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Phil Gordon, tüm konuları göz önünde bulundurduğumuzda “Türk Amerikan ilişkilerinin çeşitli ve derin çıkarlara dayalı güçlü bir temele dayandığını” söyledi. Ancak Gordon bu ilişkilerin sadece çıkar hesaplarına dayalı olmadığını, Türkiye’yle Amerika’nın ortak değerlere ve ortak bir vizyona sahip olduğunu vurguladı. Gordon, “her konuda görüş birliği içinde olmayabiliriz, ancak paylaştığımız geniş bakış açısını unutmamalıyız” dedi.