Trump yönetimi Yunanistan ile askeri, siyasi ve ekonomik işbirliğini güçlendiriyor. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlar ABD'nin alternatif ittifak arayışlarının Erdoğan’a mesaj niteliği taşıdığı görüşünde.Türkiye ile ilişkilerinde son yıllarda önemli gerginlikler yaşayan ABD yönetimi Yunanistan ile siyasi, ekonomik ve askeri işbirliğini güçlendiriyor.
Dün Washington’da Yunan mevkidaşı Panos Kammenos’u ağırlayan ABD Savunma Bakanı James Mattis, Amerikan askeri varlığını güçlendirmek istedikleri Yunanistan’ı “sağlam ve mükemmel bir müttefik” olarak nitelendirdi. Dikkatler Aralık ayında başlatılması kararlaştırılan ABD-Yunanistan Stratejik Diyalog toplantılarına çevrildi.
Washington-Atina hattında özellikle askeri işbirliğine ivme kazandıran yoğun diplomasi trafiği, “ABD, Türkiye’ye alternatif stratejik müttefik mi arıyor?” sorusunu da beraberinde getirdi.
ABD’nin alternatif arayışları
ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, Eylül ayındaki Atina ziyareti sırasında Yunanistan ile son dönemde artan işbirliğinin Türkiye ile ilişkilerde yaşanan gerilimlerle ilintili olmadığını, ABD’nin İncirlik üssünü kullanmaya devam etmek istediğini söylemişti.
Dunford’ın temkinli üslubuna karşın, ABD’nin Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt, son dönemde verdiği demeçlerde, Yunanistan ile artan işbirliğinde Türkiye ile ilişkilerde yaşanan gerilimin rol oynadığını gizlemiyor. Pyatt, Mayıs ayındaki bir konuşmasında, “Türkiye’nin stratejik yöneliminin yol açtığı sorunlar dikkate alındığında, ABD için Yunanistan’dan daha önemli bir müttefik olmadığını düşünüyorum” ifadelerini kullanmıştı.
ABD’li güvenlik uzmanı Nicholas Danforth, DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, “Şüphesiz ki bu manevralar, ABD’nin Türkiye ile ilgili endişelerinin bir yansıması” görüşünü dile getirdi.
"Washington’ın umudu azalıyor"
Washington merkezli düşünce kuruluşu Partilerüstü Politika Merkezi’nın (BPC) Ulusal Güvenlik Bölümü Kıdemli Uzmanı olan Danforth, ABD’nin Türkiye’yi "defterinden silmediğini” ancak ilişkilerin geleceği konusundaki endişelerin derinleştiğini vurguladı.
Danforth, “Washington her ne kadar ilişkileri kurtarmak istese de bunun artık mümkün olmayacağı yönünde endişeler arttı. Bu endişeler ve yaşanması muhtemel sorunlar ışığında ABD yönetimi alternatifleri güvence altına almaya çalışıyor. Yunanistan ile artan işbirliği de bu alternatiflerin garanti altına alınması ve aynı zamanda da dolaylı olarak Türkiye’ye de ‘alternatifimiz var’ mesajının verilmesini sağlamakta” görüşünü kaydetti.
Türkiye artık hasım mı?
ABD yönetiminin Türkiye’ye bakışında yaşanan değişim, son olarak CIA Başkanı Gina Haspel’in geçen ay yaptığı bir konuşmayla gün yüzüne çıkmıştı.
Louisville Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, CIA’in ABD’ye meydan okuyan “rakip devletlere” odaklanacağını anlatan Haspel, ayrıca teşkilatın özellikle Arapça, Çince, Farsça ve Türkçe bilen çalışanların sayısını arttıracağını vurguladı.
Amerikalı uzman Danforth, Türkçe’nin her zaman önem atfedilen bir dil olduğunu, Haspel’ın bu sözlerinin Türkiye’nin artık hasım olarak görüldüğü şeklinde yorumlanmaması gerektiğini belirtirken “Ancak Washington’da ne yazık ki yaşanan gelişmeler ışığında Türkiye’yi gelecekte bu kapsamda değerlendirmek durumunda kalabilecekleri yönünde artan bir kaygı var” şeklinde konuştu.
Doğu Akdeniz’de yeni ittifaklar
Galatasaray Üniversitesi'den Ali Faik Demir ise, ABD ile Yunanistan arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesinin, son dönemde Doğu Akdeniz’de oluşan yeni ittifaklar açısından da büyük önem taşıdığını kaydetti. “Türkiye nasıl kendisine alternatif arıyorsa, ABD de doğal olarak kendine yeni stratejik ortaklar arıyor” diyen Demir, “Yunanistan ile yakınlaşma da ABD’nin Türkiye ile olası bir kriz durumundaki B planı arayışını yansıtıyor” görüşünü kaydetti.
ABD’nin Yunanistan ile işbirliğini derinleştirmek istemesinin, aynı zamanda Yunanistan, AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti, İsrail ve Mısır arasında oluşturulan ittifaka da destek anlamına geldiğine işaret eden Demir, “Türkiye’de asıl Doğu Akdeniz’deki yeni ittifaklar çok ciddi anlamda göz ardı ediliyor. Yunanistan’daki ABD askeri varlığı değil ama Trump yönetiminin desteğiyle Doğu Akdeniz’de, İsrail, Mısır, Yunanistan, Kıbrıs ile güneyimizde yapılacak çevreleme Türkiye açısından çok daha ciddi bir konu” şeklinde konuştu.
Yunanistan’ın ABD ile ilişkilerini derinleştirirken, Türkiye ile ilişkiler konusunda da temkinli davranacağı öngörüsünü dile getiren Demir, “ABD, yarın bir gün Türkiye-Yunanistan krizinde Washington’ın daha net olarak Atina’dan yana tavır alabileceği sinyalini veriyor aslında. Ancak Yunanistan ‘ey Türkiye arkamızda ABD var’ diye asla böbürlenmeyecektir. Akılcı Yunanlılar hızlı konjonktürel değişim süreçleri nedeniyle bunun riskleri olduğunun farkında” dedi.
Erdoğan’a mesaj
Yunanistan Avrupa ve Dış Politika Vakfı (ELIAMEP) Direktörü Thanos Dokos ise, "Türkiye'nin yerini ne Yunanistan’ın, ne de ABD’nin güçlerini kaydırmak için görüştüğü diğer bir ülke olan Ürdün’ün alabileceğini düşünüyorum” görüşünü kaydetti.
Bununla birlikte Trump yönetiminin alternatif ittifak arayışında olduğuna dikkat çeken Dokos, “Kanımca Amerikalılar bu hamleleriyle doğrudan Erdoğan’a ‘vazgeçilmez değilsin, başka seçeneklerimiz de var’ mesajını vermek istiyor” diye konuştu.
Yunanistan’ın ABD ile ilişkileri daha da geliştirerek hem dış politikadaki konumunu güçlendirmek hem de müttefiki olan ABD’den savunma sanayi ürünlerini daha uygun koşullarda almak istediğini aktaran Dokos, ABD’nin ise Rusya kaynaklı tehlikelere karşı, Yunanistan’ın kuzeydoğusundaki askeri üslere ilgi duyduğunu, Suriye kaynaklı tehditler nedeniyle de güneydeki askeri üslerden yararlanmak istediğini kaydetti.
Ancak Dokos, ABD’nin alternatif arayışı ve ilişkilerdeki tüm güçlüklere rağmen Türkiye’nin Batı’dan kopmamasının büyük önem taşıdığını da sözlerine ekledi.
"En kötü senaryo" endişesi
“Yirmi yıl önce Türkiye Batı’dan uzaklaşsaydı Yunan siyasi karar alıcıları ‘Yunanistan’ın önemi böylelikle artar’ diye düşünürlerdi. Oysa günümüzde bu en kötü senaryoyu oluşturuyor” diyen Dokos, Türkiye ile ilgili endişeleri şöyle dile getirdi: “Türkiye Batı’dan koparsa Yunanistan hudut ülkesi olacak. Hiç bir kurala bağlı olmak durumunda hissetmeyen bir ülkeye, Yunanistan ve Avrupa’ya istikrarsızlık ihraç edebilecek bir ülkeye komşu olacak. AB’ye tam üyelik yakın gelecekte mümkün görünmese de Türkiye ile bağın korunması çok önemli. Aksi yöndeki bir gelişme sadece Yunanistan’ı ya da AB’yi değil, aynı zamanda NATO’yu, ABD’yi ve gayet tabii ki günün sonunda da Türkiye’yi çok olumsuz etkiler.”
Değer Akal
© Deutsche Welle Türkçe