ABD Başkanı Donald Trump, ABD topraklarında doğan her bebeğin otomatik olarak ABD vatandaşı olma hakkı kazanması uygulamasını çıkaracağı bir kararname ile bitireceğini söyledi.
Trump HBO kanalının Axios programına verdiği röportajda, "Bana hep bunun için anayasa değişikliği gerektiğini söylüyorlar. Ama bu doğru değil. Başkanlık kararnamesiyle bu mümkün" dedi.
Peki doğum yoluyla vatandaşlık hakkının kökleri neye dayanıyor? Trump'ın gerçekten de bir kararname ile bu uygulamayı bitirme imkânı var mı?
ABD Anayasası'nın 14. Maddesi doğum yolu ile elde edilen vatandaşlık hakkını güvence altına alıyor.
ABD'de göçmen karşıtı kesimler bu imkânın düzensiz göçü özendirdiğini söylüyor. Hamile kadınların sırf bebeklerini ABD topraklarında dünyaya getirebilmek için ülkeye kaçak yollarla girdiğini savunuyorlar.
Başkan Trump da verdiği röportajda "Dünyaya gelen bebek ortalama 85 yıl ABD vatandaşı olarak yaşıyor ve tüm imkanlardan faydalanma hakkına sahip oluyor. Buna artık bir dur denmeli" diye konuştu.
Kamuoyu yoklama şirketi Pew Araştırma Merkezi'nin 2015'te yayımladığı bir rapora göre ABD'de doğum yoluyla vatandaşlık uygulamasını destekleyenlerin oranı yüzde 60 seviyesindeydi. Uygulamanın kaldırılmasını isteyenlerin oranı ise raporda yüzde 37 olarak gösteriliyordu.
ABD Anayasası'nın 14. Maddesi 1868'de ABD İç Savaşı'nın sona ermesinin ardından yürürlüğe girmişti.
Anayasa'nın 13. maddesi 1865'te köleliğe son vermiş, 14. madde ise eski kölelerin vatandaşlık durumunun çözümlenmesi için anayasaya eklenmişti.
14. madde yürürlüğe girmeden önce ABD'de görülen davalarda Afrika kökenli kişilerin ABD vatandaşı olamayacağı hükümleri veriliyordu. Ancak 14. madde bu mahkeme kararlarını geçersiz kılmış ve ABD topraklarında doğan her bireyin ülkenin vatandaşı olma hakkına elde edebilmesini güvence altına almıştı.
1898'de Çin kökenli Wong Kim Ark'ın ABD'ye açtığı dava ise 14. maddenin göçmen ailelerinin çocukları açısından bir emsal olmuştu.
ABD Yüksek Mahkemesi'nde görülen davada, 24 yaşındaki Wong, Çinli bir çiftin çocuğu olarak ABD topraklarında dünyaya gelmesine karşın, ülkeye girişine izin verilmediğini ifade etmiş ve bunun Anayasa'nın 14. maddesine aykırı olduğunu savunmuştu.
Minnesota Üniversitesi Göç Tarihi Araştırma Merkezi Direktörü Erika Lee, "Wong Kim Ark davası, etnik kökeni ya da anne ve babasının göç statüsüne bakılmaksızın ABD'de dünyaya gelen her bireyin ülkenin vatandaşı sayılacağını teyit etmişti" diyor. O tarihten bu yana konuyla ilgili başka bir dava görülmedi.
ABD'li hukukçuların çoğu Trump'ın bir anayasa maddesini Başkanlık kararnamesiyle yürürlükten kaldıramayacağını söylüyor.
Virginia Üniversitesi'nden Anayasa hukukçusu Saikrishna Prakash, "Çok sayıda insanı kızdıracak bir şey yapıyor. Ancak bu iş eninde sonunda mahkemelerde karara bağlanır" diyor ve ABD Başkanı'nın bu konuda kendi başına bir karar alıp uygulamaya geçirmesinin mümkün olmadığını ifade ediyor.
Prakash, federal yetkililerden vatandaşlık statüsü kavramını daha dar bir çerçeve içine yorumlarını isteyebileceğini söylüyor. Ancak bu tutuma da hukuk yoluyla itiraz edileceğini ifade eden Prakash, sürecin Yüksek Mahkeme'ye kadar intikal edebileceğini öngörüyor.
ABD Temsilciler Meclisi'nde Cumhuriyetçilerin lideri konumunda bulunan Paul Ryan da Trump'ın bu konuda tek başına bir karar alamayacağını ifade edenlerden.
Ryan Kentucky radyosu WVLK'ye verdiği mülakatta "Doğum yoluyla vatandaşlık hakkını kararname ile kaldıramazsınız" dedi.
Ancak 'Doğum yoluyla vatandaşlık' (Birthright Citizens) kitabının yazarı Martha S Jones, Twitter'dan paylaştığı mesajda, kaçak yollarla ülkeye girmiş olan göçmenlerin ABD topraklarında doğan çocukları ile ilgili olaran ABD Yüksek Mahkemesi'nin aldığı bir karar olmadığını ifade etti:
"Wong'un anne ve babası yasal yollarla ABD'de bulunan göçmenlerdi. ABD'de ikamet hakları bulunuyordu."
Anayasa hukukçusu Prakash da bu görüşe katılıyor:
"Turist vizesiyle ABD'de bulunan ya da yasadışı yollarla ülkeye girmiş olan kişilerin dünyaya getirdikleri bebekler de otomatik olarak vatandaşlık hakkı elde ediyor. Bugüne kadar 14. madde buna imkân verecek şekilde yorumlandı. Ancak Yüksek Mahkeme'nin bu yönde emsal teşkil edecek bir kararı bulunmuyor."
14. maddeye bir ek yapılması ve yoruma açık noktaların netleştirilmesi için hem ABD Senatosu'nun hem de Temsilciler Meclisi'nin üçte ikisinin onayı gerekiyor.
Analiz: Anthony Zurcher, BBC News Washington muhabiri
Trump'ın doğum yoluyla vatandaşlık hakkının üzeri gidişine gelecek hafta düzenlenecek olan kritik ara seçimler çerçevesinden bakmak gerekiyor.
Beyaz Saray bir kez daha göç konusunu ülkenin ana gündem maddesi haline getirme çabası içerisinde.
Trump 2016'daki seçim kampanyasında göç konusunu sıkça işlemiş, bu konuda taviz vermeyeceğini söylemişti. O'na seçimi kazandıran en önemli vaatlerinden birisi buydu.
Trump'ın Beyaz Saray'da geçireceği gelecek iki yılın nasıl şekilleneceği açısından kritik olan ara seçimler öncesinde Trump bu alışıldık kartı bir kez daha oynuyor.
Trump 'Bunun seçimlerle bir ilgisi yok' dese de, bu ve benzeri girişimlerin zamanlamasını görmezden gelmek zor.
Trump verdiği mülakatta bu uygulamanın sadece ABD'de olduğunu ifade etti.
Ancak Kanada, Meksika ve Malezya dahil 33'ten fazla ülke, sınırları içerisinde doğan tüm bebeklerin vatandaşlık hakkı tanıyor.
Doğum yoluyla vatandaşlık sadece ABD'de tartışma konusu olmuş bir uygulama da değil.
Ağustos ayında Kanada'da muhafazakar partiler, ülke topraklarında dünyaya gelen bebeklerin anne ya da babası Kanada vatandaşı değilse vatandaşlık hakkı tanınmaması yönünde bir önerge sundu.
Muhafazakarların lideri Andrew Scheer, 'doğum turizmi' olarak adlandırılan uygulamaların önüne geçmek için yeni bir sistemin kurulması gerektiğini söylemişti.
'Doğum turizmi' hamile kadınların çocuklarını Kanada'da doğurmak için turist vizesiyle ülkeyi ziyaret etmesine verilen ad.
Pew Araştırma Şirketi'ne göre 2014'te ABD'ye kaçak yollarla giren anneler, 275.000 bebek dünyaya getirdi. Yine aynı araştırmada 4,7 milyon 18 yaşından küçük ABD vatandaşının en az bir ebeveyninin ülkeye kaçak yollarla giriş yapmış bir göçmen olduğu da ifade ediliyor.
1990'lı ve 2000'li yıllarda ABD'ye kaçak yollarla ulaşanların dünyaya getirdiği bebeklerin sayısı istikrarlı bir şekilde tırmanış göstermişti. Bu sayı 2006'da zirve yaptıktan sonra ise düşüş trendine girmişti.
Her ne kadar Pew'ün elinde düzensiz göçmenlerin geldiği ülkeler konusunda bir veri bulunmasa da, Küresel Göç ve Demografi araştırma kuruluşundan Mark Lopez, ABD'deki düzensiz göçmenlerin dörtte üçünün Latin Amerika ülkelerinden olduğunu söylüyor.
Ancak Lopez Trump'ın bahsettiği kararnamenin kapsamının bilinmediğini hatırlatıyor ve turist vizesiyle ABD'ye gelip çocuklarını dünyaya getirenlerin de olası bir düzenlemeden etkilenebileceği uyarısını yapıyor.