ABD’ye Barack Obama’nın ardından dört yıllığına kimin başkanlık edeceğini seçmek için gerçekleşecek kasım ayındaki seçimlerden önce, partilerin aday belirleme süreci Iowa'da resmen başladı.
Hürriyet'ten Tolga Tanış'ın haberine göre, Demokrat ve Cumhuriyetçi Partilerin ön seçimlerinde ilk durak Iowa eyaleti. Cumhuriyetçi Parti’de Donald Trump’ın yükselişi sürerken, Demokrat Parti’de ise Hilary Clinton’ın düşüşü devam ediyor.
1) Iowa neden önemli?
Aslında Iowa’dan seçilecek ve Demokratlar ile Cumhuriyetçiler'in başkan adaylarını belirleyecek delegeler, partilerin toplam delegelerinin yaklaşık yüzde 1’ini oluşturuyor. Ancak 44 yıldır başkan adaylığı ön seçimlerinin ilk başladığı eyalet olan Iowa, ön seçimlerin sonunda adayın kim olacağı konusunda iki açıdan her zaman belirleyici olmuş bir yer. Birincisi, Iowa şansı az görülen adayları öne çıkarıp potaya sokmasıyla biliniyor. İkincisi de tek bir istisna dışında Iowa’da ilk üçe giremeden başkan adayı olan biri tarihte yok. İstisna da, 2008’de Iowa’da dördüncü olan Cumhuriyetilerin o yılki başkan adayı John McCain.
2) Iowa ABD’nin genel eğilimini yansıtıyor mu?
Pek sayılmaz. Eyalette yaklaşık 3 milyon kişi yaşıyor. Yüzde 94’ü beyaz. 600 bin kayıtlı Cumhuriyetçi, 500 bin Demokrat var. Ve ABD’nin ortabatı elayetlerinden sayılan Iowa, katı Hıristiyan Evanjeliklerin yoğun olarak yaşadığı yerlerden biri olarak biliniyor. Öyle ki, en son Donald Trump, Iowa için hazırladığı bir videoda kendisine annesinin verdiğini söylediği bir İncil gösterdi.
3) Cumhuriyetçilerin mi Demokratların mı yarışı daha çekişmeli?
Demokrat Parti’de anketler şimdiye kadar Hillary Clinton’ı, en yakın rakibi Bernie Sanders’ın hemen her yerde açık ara önünde gösteriyordu. Ancak 36 yıl bağımsız siyaset yaptıktan sonra Demokrat Parti’ye başkan aday adayı olmak için geçen sene giren Sanders, herkesi şaşırtan bir performansla Clinton karşısında sürekli zemin kazanıyor. En son Iowa’da da Clinton halen önde gözükse bile ikisi arasında fark 3 puana düşmüş durumda. Cumhuriyetçi Parti’de ise Donald Trump bütün eyaletlerde olduğu gibi Iowa’da da anketlerde en yakın rakibi, aşırı muhafazakâr Çay Partisi’ne yakın Teksas Senatörü Ted Cruz’un önünde. Trump Iowa’da geriden gelip yükseliyor. Clinton yukarıdan gelip düşüyor.
4) Bunun sonraki eyaletlere yansıması ne olur?
Siyasetin mevcut kalıplarının dışında kalan Trump ve Sanders’ın yükselişine bakınca, artık yorumcuların üzerinde birleştikleri ortak kanı şu: Amerikalılar klasik politikacılardan fena halde sıkılmış durumdalar. Buna şimdiye kadar hep star muamelesi gören Hillary Clinton da dahil. Yoksa, iki kere boşanıp üç kere evlenmiş, kumarhane işleten, kiliseye gidip gitmediği belli olmayan, geçmişinde Clinton dahil Demokrat politikacılara büyük bağışlar yapıp kürtaj hakkını bile savunmuş tipik New Yorklu Donald Trump’ın Iowa gibi Evanjeliklerin yoğun olduğu bir yerde önde gözükmesinin başka bir açıklaması yok.
5) Kampanyaların öne çıkan söylemleri ne?
Demokrat Parti’de en can alıcı tartışma gelir adaletsizliği, Cumhuriyetçi Parti’de yasadışı göçmen meselesi. Müslümanlara karşı ayrımcı bir dil kullanan Trump, Cumhuriyetçi Parti’de ulusal güvenlik meselesini de öne çıkararak puan topluyor. Demokrat Parti’de yükselen Sanders ise sosyal politikalarla sivriliyor. Ancak Demokrat Parti’de Sanders’ın yükselişinin asıl sebebi, seçmenin Hillary Clinton’a duyduğu güvensizlik.
Cumhuriyetçilerde Trump seçim kampanyasının tartışmasız en büyük sürprizi. Adaylığını resmen geçen haziran açıkladı. Ve Temmuz 2015’ten beri de anketlerde sürekli birinci. Trump, 9 milyar dolar kişisel serveti olduğunu söyledi. Forbes Dergisi 4 milyar dolar olarak hesapladı. Amerikan Federal Seçim Bürosu’na göre ise 1.4 milyar doları var. “Zenginim” demek hoşuna gidiyor. Nitekim kampanyasını da, yasal kısıtlamalara tabi olmamak için kendi finanse ediyor. Söylemi keskin. Müslümanlara karşı kullandığı ayrımcı dil, kadınlara yönelik aşağılayıcı tavrı, engellilere hakaretleri... Her biri başlı başına skandal yaratacak çıkışlar yapıyor ama şaşırtıcı biçimde ne dese puan topluyor. Ve sarf ettiği bu tartışmalı sözlerini de Amerika’nın sorununun siyaseten doğruculuk olduğunu söyleyerek bir kılıfa sokuyor. Doğma büyüme New Yorklu. İşleri babadan devralıp büyütmüş bir emlak kralı. Geçmişinde Demokrat Partili adaylara yüzbinlerce dolar bağış yapmış. Ve Cumhuriyetçilerin kürtaj, eşcinsel evliliği gibi konularda katı bir biçimde karşı çıkan tavırlarına rağmen daha önce bunlara destek vermis biri. İş yaşamında dört kere iflas sürecine girmesi ise başka bir tartışmalı yanı. Batık durumdayken 2003’te, Türkiye’de de bir benzeri yayınlanan Apprentice’la reyting rekorları kıran bir televizyon yıldızına dönüşmesi, hayatının dönüm noktası. İki kere boşanmış. 11 yıldan beri de eski model, Slovenya kökenli Melania Knauss ile evli. Üç karısından beş çocuğu, 7 torunu var. Saçlarını nasıl taradığı en büyük muamma. Sadece karısının taradığını söyledi. Ancak başkan seçilirse, fazla zaman aldığı için saç stilini değiştirmeyi vaat etti.
[Donald Trump'ın gaflarından bir seçki] Donald Trump'ın gaflarından bir seçki
Partiler üstü bir bağımsız
Bernie Sanders (75)
Demokrat Parti’de üç yıldır herkesin Hillary Clinton’ın 2016 başkan adaylığına hazırlandığı bir ortamda, hiçbir iddiası yokken, geçen Mayıs aday adaylığını açıkladı. Ve gelir adaletsizliği, seçim kampanyası finansmanı ve iklim değişikliği olmak üzere üç ana konuya oturttuğu kampanyasına başladı. Altı yıldır, ABD’nin liberal ağırlıklı eyaleti Vermont’un senatörü. Ondan önce, aynı eyaletten 16 yılık bir milletvekilliği dönemi var. Milletvekilliği öncesi yürüttüğü belediye başkanlığında kendini “sosyalist” olarak tanımlıyordu. Şimdi de herkese sağlık sigortası, düşük gelirlileri kollayan bir vergi rejimi gibi vaatleriyle sosyalist bir kampanya yürütüyor. Clinton, medya desteği ve kampanyasına para akışıyla öylesine güçlü başladı ki, Sanders’a kimse şans vermiyordu. Ancak Amerikan halkının Clinton’a dair güvensizliği arttıkça, anketlerde yukarı çıkıyor. Öyle ki kendi bölgesi Vermont’a komşu eyaletlerde Clinton’ın oldukça önüne bile geçmiş durumda. Tıpkı Trump gibi, o da partiyle bağları son derece zayıf biri. 1979’dan beri bağımsızken, geçen sene aday olmak için Demokrat Parti’ye katıldı. Hillary Clinton’dan 6 yaş büyük olması ise bir handikap olarak gösteriliyor. O da New Yorklu.