Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış, ABD'de Kuveyt Türk Bankası ve onun kardeş kurumu olan Kuwait Finance House'u hedefleyen "IŞİD'e destek verme" suçlamasıyla açılan davaya ilişkin olarak, "IŞİD, El Nusra gibi terör örgütleri nedeniyle mağdur edildiğini savunan her bir Süryani için en az 75 bin dolar tazminat talep edildiği düşünülecek olursa da toplam büyüklüğü 50 milyar doları aşan bir dava bu" dedi.
"Peki iddialar ne kadar ciddi?" diye soran Tanış, şunları söyledi:
"Dilekçede belirtilen kanıtlar sağlam. Yani BM tarafından terör listesine alınan bir şahsın sosyal medya hesaplarından KTKB’deki bir hesaba bağış çağrısı yaptığı sabit. Ancak sorun, KTKB’nin sonra bu hesaplardaki paraların hangi amaçla kullanıldığından ne derece sorumlu tutulabileceği meselesi. Çünkü baştaki konuya dönersek, asıl hikâye, Türk Hükümeti’nin üzerine düşenleri ne derece yapıp terör finansmanını ne derece önleyebildiği."
Üç hafta önce Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı Ülkeler Terör raporunda yer alan “Türkiye'de 2015’te hiçbir terör finansmanı kovuşturması açılmadı. Vakıflar Genel Müdürlüğü, yardım kuruluşları için lisans yayınlıyor ve onları denetliyor ama 70 binden fazla vakıf ve dernek için sınırlı sayıda denetleyici var" ifadelerine dikkat çeken Tanış, "İşin KTKB’ye uzanan boyutuna gelecek olursak da. KTKB’nin Başkan Yardımcısı kim biliyor musunuz? ABD Dışişleri Bakanlığı’nın vakıf ve dernekleri yeterince denetlememekle eleştirdiği Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün başındaki isim Adnan Ertem. Yani terör finansmanıyla suçlanan bazı vakıflar (Şam İslami Heyeti ve Mum-Der) bir yandan Adnan Ertem’in başında olduğu bir kuruluşa karşı denetlenen durumundalar, bir yandan da Adnan Ertem’in başında olduğu başka bir kuruluşun müşterisi konumundalar" ifadelerini kullandı.
Tanış'ın Hürriyet'te "Türkiye ve terör finansmanı" başlığıyla yayımlanan (19 Haziran 2016) yazısı şöyle:
Geçen hafta Orlando'da yaşanan katliam, ABD'nin IŞİD'le mücadelesini hızlandıracak ve bu durum Türkiye'ye çeşitli açılardan yansıyacaktır.
Nasıl? Sınır güvenliğinden istihbarat paylaşımına kadar birçok konu diplomatik alanda Ankara’nın önüne daha çok çıkarılacaktır. Ancak özellikle bir tanesi var ki, onu bundan sonra daha fazla duyacağımızdan emin olabilirsiniz: Terör finansmanı. Ve Türkiye’nin terör finansmanını önlemedeki kaynak ve mevzuat eksikliği. İşte Orlando saldırısından iki gün sonra California’da Kuzey Bölge Federal Mahkemesi’ne sunulan bir şikâyet dilekçesi de bu açıdan çok daha önemli bir hale gelecektir.
*
Dilekçede şikâyetçi olarak gözüken St. Francis Assisi adlı bir sivil toplum örgütü. Şikâyet edilenler ise Kuveyt Türk Katılım Bankası (KTKB) ve Kuveyt Finans Evi ile 2014 Ağustos’unda Birleşmiş Milletler tarafından terör listesine alınan Hajjaj al-Ajmi adlı 28 yaşında Kuveytli bir zengin.
Dilekçe, titizlikle hazırlanmış bir savcılık iddianamesi gibi. Zira ilgili hesap numaralarına kadar detay verilerek KTKB’nin El Nusra Cephesi ve IŞİD gibi terör örgütü ilan edilen gruplara finansal destek sağlanmasına yardımcı olduğu öne sürülüyor. İddiaya göre al-Ajmi, sosyal medya üzerinden bağış çağrısı yapıyor. Türkiye’deki çeşitli dernekler adına KTKB’de açılan hesaplara para gönderilmesini istiyor. Bu dernekler de sonra bu paraları, Suriye’de faaliyet gösteren terör örgütlerine aktarıyor. Peki niye önemli bu dava?
*
Birincisi, davayı açanlar sıradan kişiler değil. Önde gözüken sadece St. Francis Assisi. Ancak bu, dilekçenin mahkemeye sunulmasından sadece bir hafta önce 6 Haziran 2016’da kurulmuş bir dernek. Dilekçeyi sunan avukat Mogeeb Weiss’in ifadesiyle, sadece bir formalite. Nitekim Weiss da San Francisco’da tek başına çalışan yerel bir avukat. Ancak dilekçenin arkasındaki isim ise dünyada kara parayla mücadele alanında çalışan herkesin yakından tanıdığı Tom Creal.
Creal, 2009’a kadar Afganistan’da Birleşmiş Milletler adına raportör olarak çalışmış bir finans uzmanı. 2009’da ayrılıyor. “Avcı Grubu” adlı bir şirket kuruyor. Ve Afrika’dan Ortadoğu’ya... Amerikan Adalet Bakanlığı’ndan eski diktatör Charles Taylor’ın kaçırdığı paraları bulması için kendisini tutan Liberya Hükümeti’ne... Devletlere, özel kurumlara hizmet vermeye başlıyor. 2015’te de adını şimdilik açıklamadığı bazı kiliselerin talebiyle Suriye İç Savaşı’nı araştırmaya başlayıp, sekiz kişilik bir ekiple bahsettiğim şikâyet dilekçesini hazırlıyor.
*
Şu anda Lübnan’da bulunan Creal ile Skype üzerinden uzun uzun davayı konuştuk. Irak ve Lübnan’daki mülteci kamplarını dolaşıp bölgedeki savaş nedeniyle yerlerinden olan Süryanilerle buluştuğunu anlattı. İşin ne kadar ciddi olduğunu anlamanız için söyleyeyim. Kiliseler üzerinden şimdiye kadar 700 bin Süryani’yi bu davada temsil etme sorumluluğu üstlendiklerini anlattı. IŞİD, El Nusra gibi terör örgütleri nedeniyle mağdur edildiğini savunan her bir Süryani için en az 75 bin dolar tazminat talep edildiği düşünülecek olursa da toplam büyüklüğü 50 milyar doları aşan bir dava bu.
*
Peki iddialar ne kadar ciddi? Dilekçede belirtilen kanıtlar sağlam. Yani BM tarafından terör listesine alınan bir şahsın sosyal medya hesaplarından KTKB’deki bir hesaba bağış çağrısı yaptığı sabit. Ancak sorun, KTKB’nin sonra bu hesaplardaki paraların hangi amaçla kullanıldığından ne derece sorumlu tutulabileceği meselesi. Çünkü baştaki konuya dönersek, asıl hikâye, Türk Hükümeti’nin üzerine düşenleri ne derece yapıp terör finansmanını ne derece önleyebildiği. Nitekim bu konu üç hafta önce Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı Ülkeler Terör raporunda da gündeme geldi. Sayfa 159. Türkiye bölümünde aynen şöyle diyordu rapor: “2015’te hiçbir terör finansmanı kovuşturması açılmadı. (...) Sivil toplum kuruluşları, terör finansmanı açısından düzenli olarak denetlenmiyor ve kara para, terörizm finansmanıyla mücadele açısından Türk Hükümeti’nden yeterince rehberlik almıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü, yardım kuruluşları için lisans yayınlıyor ve onları denetliyor ama 70 binden fazla vakıf ve dernek için sınırlı sayıda denetleyici var.”
İşin KTKB’ye uzanan boyutuna gelecek olursak da. KTKB’nin Başkan Yardımcısı kim biliyor musunuz? ABD Dışişleri Bakanlığı’nın vakıf ve dernekleri yeterince denetlememekle eleştirdiği Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün başındaki isim Adnan Ertem. Yani terör finansmanıyla suçlanan bazı vakıflar (Şam İslami Heyeti ve Mum-Der) bir yandan Adnan Ertem’in başında olduğu bir kuruluşa karşı denetlenen durumundalar, bir yandan da Adnan Ertem’in başında olduğu başka bir kuruluşun müşterisi konumundalar.
*
Konuşmuyor. Aradım toplantıda olduğu söylendi. E-posta attım cevap vermedi. Dolayısıyla Adnan Ertem’in bu duruma ne cevap vereceğini bilmiyorum. Ancak KTKB’ye açılan davanın da gösterdiği, IŞİD’e karşı mücadele sertleşirken, Türkiye’nin terör finansmanıyla mücadelede ne aşamada olduğunu bundan sonra daha sık duyacağız. Creal’la görüşmemizde, şimdilik yazılmamasını istediği detaylar da bunu gösteriyor.