ABD’deki Türklerden Obama’ya mektup

ABD’deki Türklerden Obama’ya mektup
Ermeniler ve Yezidilerin, ABD Başkanı Obama’ya soykırımı tanıması için yolladığı mektupların ardından Türkler de atağa geçti. Amerika'daki Türk toplumunu temsil eden 53 kuruluş, ABD Başkanı Barack Obama'ya, Ermeni lobisinin soykırım iddialarının kabulü için ülke yöneticileri üzerinde kurduğu baskıya karşı görüş ve endişelerin dile getirildiği bir mektup gönderdi. Amerika Türk Koalisyonunca yapılan yazılı açıklamaya göre, mektupta, Ermeni lobi kuruluşlarının, ABD hükümetine ve Meclis'e, 1. Dünya Savaşı sırasında, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu zamanında yaşanan trajik olayları "soykırım" olarak nitelendirmesi için yoğun baskılara başladığı belirtildi. Güvenilir bulgularla ispat edilmemiş olması nedeniyle "soykırım" tanımlamasına itiraz etmenin, ne Ermenilerin ne de 1. Dünya Savaşı sırasında benzer şekilde korkunç kayıplar yaşayan Osmanlı Müslümanlarının ve başkalarının acılarına ortak olmamak anlamına gelmediği vurgulanan mektupta, "Ancak bu tek taraflı tanımlamayı, Orta Doğu tarihçilerinin ve uzmanlarının tarafsız değerlendirmelerine gözlerini kapayarak kabul etmek büyük bir adaletsizlik olacağı gibi, Güneydoğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Doğu'da muhtemelen istenmeyen sonuçlara yol açacaktır" denildi. Mektupta, tarihin, gerçekler yerine siyasi amaçlara hizmet eden ve ön yargılara dayanan saptırılmış söylemlerle dolu olduğu, "pasif kurban" söylemine dayalı Ermeni iddiasının da bu tür sağlam olmayan bir tarihsel zemin üzerinde durduğu kaydedildi. ‘Tarihçileri bölmeye devam ediyor’ "Soykırım" terimini kullanıp kullanmamanın, tarihçi ve uzmanları hala bölmeye devam ettiği belirtilen mektupta, özellikle Osmanlı İmparatorluğu, 1. Dünya Savaşı ve Orta Doğu tarihi konusunda uzman pek çok saygın tarihçi ve araştırmacının, 20. yüzyılın başında gerçekleşen, iki tarafın da acı çektiği trajik ölümleri "soykırım" olarak nitelendirmekten kaçındığı anlatıldı. Mektupta, tarihçilerin araştırmalarının ayrıca, "soykırım" suçlamasının dayandırıldığı tarihsel söylemden ayrıldığı ve birçok kez bu söyleme tümüyle ters düştüğü aktarıldı. Mektupta, şu görüşlere yer verildi: "Uluslararası anlaşmalarla hükme bağlanmış ve Anayasa ile belirlenmiş hukuksal prosedürler içinde ele alınması gereken, en ağır insanlık suçu sayılan 'soykırım' iddiasına karşı çıkmak, daha düşük seviyedeki suçları inkar etmek anlamına gelmemektedir. Tam tersine, Osmanlı hükümetinin Ermenilere karşı işlenen suçlardan dolayı 1400'e yakın kişiyi yargıladığı ve aralarında bir valinin de bulunduğu çok sayıda kişiyi idam ettiği bilinmektedir. Diğer yandan, tarafsız gözlemcilerin tanıklık ettiği, Doğu Anadolu'da Osmanlı Müslümanlarına karşı Ermeni isyancıların ya doğrudan ya da destek vermek suretiyle uyguladıkları etnik temizlik ve katliamlar bugüne kadar önemsenmemiş, hatta inkar edilmiştir." Mektupta, 1. Dünya Savaşı sırasında ölen Ermenilerin kesin sayısı ve ölüm nedenlerinin ancak tahmin edilebildiği ve bu tür tahminlerin hukuken bağlayıcı kanıt niteliği taşımadığı belirtilerek, Osmanlı tarihini inceleyen uzmanların, genel olarak Ermeni ölümlerinin birçok farklı nedenden kaynaklandığını tespit ettikleri anlatıldı. Bu ölümlerin nedenleri arasında toplumlar arası çatışmalar, zorunlu göçün yarattığı koşullar, cinayet, açlık ve kuraklık, salgın hastalıklar, yetersiz sağlık hizmetleri ve genel savaş halinin olumsuz koşullarının sayıldığı dile getirilen mektupta, esas itibarıyla bugüne kadar Ermenilerin kayıplarının güvenilir bir biçimde değerlendirilip ölüm nedenlerine göre sınıflandırılmasının mümkün olmadığı kaydedildi. ‘Osmanlı düşmanlık beslemedi’ Osmanlı tarihi uzmanlarının genel görüşünün, Ermeni destekçilerinin iddialarının aksine, Osmanlı Müslümanlarının Ermenilere karşı, din ve ırka dayalı bir düşmanlık beslemedikleri yönünde olduğu vurgulanan mektupta, şöyle devam edildi: "Aksine, birçok Ermeni'nin Osmanlı Hükümeti ve Meclisi'nin üst kademelerinde görev aldığı bir gerçektir. Türklerin ve Ermenilerin Selçuklu ve Osmanlı yönetimleri altında, 900 sene süresince barış içindeki ortak yaşamları ve geliştirdikleri kültürel yakınlık, din ve ırk ile ayrılan topluluklar arasında tarihte örneğine çok az rastlanan türdendir. Bu mektupta dile getirdiğimiz hususların hiçbiri, yitirilen masum Ermenilerin hayatlarını ve kayıplarını hafife aldığımız yönünde algılanmamalıdır. Onların kayıplarını kendi kayıplarımız olarak kederle anıyoruz ve umuyoruz ki onlar da bizim atalarımız için benzer bir keder hissedebilirler." ‘Türkiye’nin önerisini destekliyoruz’ ABD Başkanı Obama'ya gönderilen mektupta, Türkiye'nin, halen kapalı olan arşivler dahil, Ermeni meselesine ışık tutacak belgelerin bulunduğu tüm arşivlere erişilebileceği, uzmanlar ve tarihçilerden oluşacak bir uluslararası komisyonun kurulmasını önerdiği ve bu çalışmanın ortaya çıkaracağı bulguları kabul etme isteğini dile getirdiği belirtilerek, Ermenistan'ın bu tür bir komisyonun kurulmasına destek vermeye ve sonuçlarını kabul etmeye ikna edilemediği kaydedildi. Mektupta, Amerika'daki Türk toplumunun bu öneriyi, gerçeği ortaya çıkaracak en adil yöntem olarak değerlendirdiği ve böyle bir çabanın, taraf olmayan meclislerin veya hükümetlerin alacakları siyasi amaçlı kararların aksine, bir uzlaşma yolunu açacağına inandığı ifade edildi.