ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Anthony Blinken, Türkiye'ye 15 Temmuz sonrası yargı uygulamaları ile ifade ve basın özgürlüğünün durumu konularında eleştiri ve uyarılarda bulundu. Blinken, "Yetkililer demokratik kurumları tehdit ediyor görünen adımlar attıkları ya da açıklamalar yaptıklarında biliriz ki iş iklimi kötüleşir" dedi.
Amerikan'ın Sesi'nden Mehmet Toroğlu'nun haberine göre Blinken, yetkililerin "demokratik kurumları tehdit eder görünen" bazı adımları ve açıklamalarının "iş iklimini olumsuz etkileyebileceğini" ifade ederek, Türk hükümetini, başarısız darbe teşebbüsüne, "hukukun üstünlüğü ile Türkiye'nin ifade özgürlüğü ve çoğulculuk geleneğine halkın güvenini artıran yollarla" karşılık vermeye çağırdıklarını belirtti.
Bakan Yardımcısı Blinken, Amerikan-Türk Konseyi (ATC) ve Türk-Amerikan İş Konseyi'nin (TAİK) Washington'da ortaklaşa düzenlediği Türkiye-ABD İlişkileri 35. YIllık Konferansı'nın kapanış galasında bir konuşma yaptı.
Blinken, günümüzde 'hiç olmadığı kadar istikrarsız ve karmaşıklıklarla dolu bir stratejik ortamda' faaliyet gösterdiklerini belirterek, Türkiye'nin de birçok bakımdan bu çalkantılı coğrafyanın ön cephelerinde yer aldığına dikkati çekti.
Türkiye'nin içeride de PKK'dan kaynaklı ciddi bir terör tehdidiyle yüzleştiğine işaret eden Blinken, PKK'nın saldırılarının Türkiye'deki Kürt halkının meşru arzuları ve haklarının altını oyduğunu söyledi.
Masum sivillere karşı şiddete başvurulmasının hiçbir haklı gerekçesi olamayacağını vurgulayan Blinken, "ABD, PKK'nın korkunç yöntemlerini her zaman için çok net ve kuvvetli biçimde kınamıştır ve kınamaya da devam edecektir" dedi.
Blinken, Türkiye ile ABD arasında bazı konularda yaşanan görüş ayrılıklarına da değinerek, şunları kaydetti:
"Her iki ülkede de halklarımızın birbirlerinin seçimlerini sorguladığını görüyoruz. Bu üzerinde çok ciddi uğraşmamız gereken bir konu. Evet görüş ayrılıklarımız var ama bunları her dost ve ortağın yaptığı gibi açıklıkla, doğrudan ve dürüstlükle konuşuyoruz. Demokratik ilkeleri savunmada ve teröre karşı savaşta NATO müttefikimiz Türkiye'nin yanında yer alıyoruz. Ve bir dost ve müttefik olarak Türkiye hükümetini hukukun üstünlüğü ve temel özgürlüklerin korunmasını garanti altına almaya teşvik ediyoruz."
Blinken, 15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında sokaklara dökülen Türk halkının tank ve helikopterlere karşı durarak dünyaya güçlü bir mesaj gönderdiğini de kaydederken, o gece saldırıya uğrayan TBMM'yi geçen ayki ziyareti sırasında gördüğü manzaradan izlenimlerini paylaştı ve bu ziyaretin kendisini derinden etkilediğini anlattı.
Bakan Yardımcısı Blinken, "Doğrusu birçoğumuzun Türkiye'deki hissiyat ve duyguların derinliğini tam olarak anlamadığını ya da anladığımızı iyi anlatamadığımızı düşünüyorum. Bu (darbe teşebbüsü) Türk devleti ve Türk halkının kalbini hedef alan bir hançerdi" ifadesini kullandı.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın, "Türkiye'nin ABD'den daha iyi dostu yoktur" sözüne atıfta bulunan Blinken, "Uzun geçmişe dayalı bir müttefik olarak, Türkiye'nin demokratik yoldan seçilmiş hükümetine ve kurumlarına sarsılmaz desteğimiz devam etmektedir. Müttefikler olarak iki ülkemizin karşı karşıya olduğu ciddi zorluklara karşı koymada da birlikte çalışıyoruz" diye konuştu.
Bu zorluklardan birinin IŞİD tehdidi olduğuna işaret eden Blinken, uluslararası koalisyon olarak IŞİD'e önemli darbe vurduklarını anlatarak, bu mücadelede sağlanan başarılardan örnekler verdi.
Blinken, bu başarıların ardından şimdi önemli bir 'fırsat anı' içerisinde olduklarını belirterek, bunun da IŞİD'in elindeki iki büyük kent Musul ve Rakka'nın geri alınmasıyla örgütün ilan ettiği 'halifeliği' yok etmek olduğunu söyledi.
Tüm bu operasyonlarda Türkiye ve diğer koalisyon ortaklarıyla çok yakın çalıştıklarını dile getiren Blinken, bu 'fırsat anı'nın aynı zamanda aciliyet gerektirdiğini çünkü IŞİD'in, 'etrafındaki ilmik daraldıkça' dünya genelinde terör saldırılarına yönelmeye başladığını ve Rakka'nın da örgütün bu saldırılarını planlamada merkez konumunda olduğunu belirtti. Blinken, bu durumun Rakka'nın kuşatılması ve en nihayetinde özgürleştirilmesine başlanmasını şart hale getirdiğini kaydetti.
Blinken, Türkiye'yi sınırlarındaki IŞİD tehdidine karşı aldığı tedbirlerden dolayı takdir ettiklerini belirterek, iki ülke arasında yabancı savaşçılar konusunda istihbarat paylaşımının önemini dile getirdi.
Suriye'deki iç savaşa çözüm bulmadan IŞİD'in tam olarak yok edilemeyeceğini de belirten Blinken, siyasi çözüm için Türkiye ve Uluslararası Suriye Destek Grubu'nun diğer tüm üyeleriyle birlikte çalıştıklarını dile getirdi. Bu çalışmaların Esat rejimi ve Rusya'nın eylemlerinin tehdidi altında olduğunu ifade eden Blinken, mülteci krizine değinerek, Türkiye'nin bu konuda gösterdiği liderlikten ve mülteciler için attığı adımlardan büyük minnet duyduklarını söyledi.
Blinken konuşmasında, mültecilere destek amaçlı faaliyetleriyle bilinen, ABD'nin popüler yoğurt markası 'Chobani'nin kurucusu ve sahibi Hamdi Ulukaya'ya da özel bir yer ayırdı. Ulukaya'nın mültecilerin topluma kazandırılması adına yaptıklarından dolayı ülkede kimi çevrelerden ölüm tehditleri, ırkçı sözlü saldırılara ve yalanlara maruz kaldığına değinen Blinken, "Küresel mülteci krizine karşılığımız sadece çocukların öğrenmesine ve velilerin çalışmasına yardım etmekle sınırlı kalmamalı. Her birimizin bağnazlığa ve toplumdaki nefret söylemlerine de karşı durmamız gerekiyor" diye konuştu. Blinken, bu alanda Hamdi Ulukaya'nın dünyadaki birçok kişi için 'olağanüstü bir örnek' oluşturduğunu kaydetti.
Kıbrıs müzakerelerine de değinen Blinken, bugün Kıbrıs'ta kalıcı bir çözüm ihtimalinin yıllardır görülen en yüksek seviyede olduğunu söyledi. Adada adil ve kalıcı bir çözümün tarihi ve geniş bir alana yayılan etkilerinin olacağını ifade eden Blinken, "Belki daha önemlisi, diyalog, taviz ve diplomasi yoluyla nelerin başarılabileceğini dünyaya göstermede güçlü bir model oluşturacak" ifadesini kullandı.
Blinken konuşmasının son bölümünde Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bazı uygulamalara dair eleştiri ve uyarılarda bulundu. Blinken, Türk hükümetini başarısız darbe teşebbüsüne "hukukun üstünlüğü ve Türkiye'nin ifade özgürlüğü ve çoğulculuk geleneğine halkın güvenini artıran yollarla" karşılık vermeye çağırdı.
Blinken şunları kaydetti:
"Yetkililer demokratik kurumları tehdit ediyor görünen adımlar attıkları ya da açıklamalar yaptıklarında biliriz ki iş iklimi kötüleşir. Yargının ve düzenleyici kuruluşların bağımsızlığından taviz verildiğinde yatırımcılar uzak durma eğilimine girer. Delil standartları muğlak ya da şeffaf olmadığında tüm vatandaşlar adalet kurumlarına inancını yitirir. Basın kuruluşları kapatıldığında, ifade özgürlüğü kısıtlandığında ve sesler bastırıldığında inovasyona da aynısı olur. Girişimcilik kültürü, vatandaşların arzularının peşine düşebilecekleri, görüşlerini dile getirebilecekleri, fikirlerini hayata geçirebilecekleri şekilde hak ve özgürlükler temeli olmadan neredeyse mümkün değildir.
Türk hükümetini, başarısız darbe teşebbüsüne, hukukun üstünlüğü ve Türkiye'nin ifade özgürlüğü ve çoğulculuk geleneğine halkın güvenini artıran yollarla karşılık vermeye çağırdık ve çağırmaya devam ediyoruz. Bunlar Türk halkının kriz zamanında büyük cesaretle savundukları ilkeler ve kurumlar."
Blinken'ın ardından kürsüye gelen Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç da konuşmasında 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından Batı'daki bazı medya ve düşünce kuruluşları ile hatta bazı politikacıların bu olaya yönelik değerlendirmelerinin 'hayalkırıklığı' yarattığını söyledi. Kılıç, Türk halkının bir bütün olarak demokrasiyi koruma adına cesaretle sokaklara dökülerek darbe teşebbüsüne karşı durduğunu vurguladı.
Türkiye’nin IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun en aktif üyelerinden biri olduğunu da belirten Kılıç, ABD ile PYD gerilimine konuyu taşıyarak, "PKK bağlantılı YPG ve PYD'ye verilen silahların sık sık PKK teröristlerinin eline düşmesi ve Türkiye'deki sivil halk ve güvenlik güçlerine karşı kullanılması" durumuna dikkat çekti. Kılıç, “Bunun kabul edilemez sonucu NATO müttefiki Türkiye’nin diğer bir NATO müttefikinin silahlarıyla saldırıya uğramasıdır” ifadesini kullandı.
Kılıç, "Fırat Kalkanı operasyonu, DAEŞ'in PKK, YPG, PYD gibi diğer terör örgütlerinin desteğine bel bağlamadan da yenilgiye uğratılabileceğini gösterdi" diye konuştu.
Konuşmasında ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Blinken’in Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğünün durumu konusundaki eleştirilerine de yanıt veren Kılıç, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün Anayasa ile güvence altına alındığını, Türkiye’nin insan hakları konusunda büyük çaplı uluslararası sözleşmelerin parçası olduğunu söyledi.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass da, Türkiye ve ABD’nin bugün hiç olmadığı kadar birbirine ihtiyacı olduğunu ve bugünün sorunlarıyla başa çıkmada başarı sağlamak için iki ülkenin birlikte çalışması gerektiğini belirtti.
Bass, tersini düşünenlerin aksine, ABD’nin Türkiye’nin ‘başarılı olması çok istediğini’ vurguladı ve Türkiye'nin güçlü, müreffeh ve barış içinde olmasının Amerika'nın yararına olduğunu kaydetti.
Büyükelçi Bass, aralarında zaman zaman yaşadıkları görüş ayrılıklarına rağmen Türk-Amerikan ilişkilerinin derin ve kalıcı boyutta olduğunu sözlerine ekledi.