Amerika Dışişleri Bakanlığı, yıllık "Dünya Dini Özgürlükler" raporunu yayınladı. Raporda, bir dizi örgüt ve bazı grupların Ortadoğu, Sahra Altı ülkeleri ve Asya'da dini azınlıklara "nefret dolu ve acımasızca" davrandığı savunuldu. Raporda, Türkiye'ye ilgili olarak yer alan ayrıntıda da, "Yahudi düşmanlığının yükseldiği ancak laikliğin anayasal hak olarak güvence altına alındığı" iddia edildi.
DHA'nın haberine göre, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin duyurduğu raporda, Ortadoğu, Sahra Altı ülkeleri ve Asya'da dini azınlıklara gösterilen düşmanlıklar sürerken ilgili ülke yönetimlerinin şiddet, ölüm, yaralanma ve göçe zorlanma gibi durumlarla karşı karşıya kalan dini azınlıkları koruma isteği göstermediği ya da bunu yapacak iradeye sahip olmadığı belirtildi.
Raporda Türkiye'de Yahudi karşıtlığının giderek yükseldiği savunulurken, Türk anayasasının ülkeyi laik olarak tanımladığı ve dini özgürlükleri güvence altına alıp, buna dayalı ayrımcılığı yasakladığı belirtildi. Türkiye'de, politikacıların Yahudi aleyhtarı söylemlerde bulunduğu da vurgulandı. Raporda, geçtiğimiz Temmuz ayında, Gazze için düzenlenen protesto gösterileri sırasında, birçok hükümet yetkilisinin Yahudi karşıtlığı söylemler içeren açıklamalar yaptığı da belirtildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İsrail'e "Siz Hitler'den daha beterini Filistinlilere yapıyorsunuz" sözleri, Yahudi karşıtlığı söylemlere örnek olarak gösterildi. ABD'nin raporunda, hükümetin Alevi öğrencileri, zorunlu din derslerinden muaf tutmaması eleştirildi ve "Ayrıca Cemevlerini tanımayarak bu gruba yönelik ayrımcı politikalarını sürdürdü.
"Askerlik görevini vicdanı nedenlerle reddetme hakkı güvence altına alınmadı. Hükümet, her ne kadar cezaları askıya alınsa da İslam dinine 'alenen saygısızlık edenleri' hala yargıya sevk etmeyi sürdürüyor. Hükümet, özellikle 1923 Lozan Anlaşması çerçevesinde azınlık olarak tanınmayan ve Müslüman olmayan nüfusun haklarını kısıtlıyor. Üst düzey yetkililerin bu konudaki olumlu açıklamalarına karşın, Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması konusunda bir gelişme sağlanamadı. Cami inşaatları hükümet tarafından finanse edilirken, hükümet diğer dini grupların ibadet için arazi kullanmalarını kısıtlıyor" görüşüne yer verildi.