“Yunanistan bir sayfayı kapatıyor. Kemer sıkma felaketini, korku ve otokrasiyi, beş yıllık utanç ve acıyı geride bırakıyor.”
Radikal Sol İttifak Syriza’nın lideri Aleksis Tsipras seçim galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada bu ifadeleri kullanıyor, kaybedenin Yunanistan’daki elit ve oligarşik kesim olduğunu ilan ediyordu. İflasın eşiğinden AB, IMF ve AMB’den oluşan troykanın kurtarma paketi sayesinde dönen Yunanistan, bunun karşılığında dayatılan katı tasarruf önlemlerinden bunalmış durumda. Tsipras’ın seçim zaferi, bu hoşnutsuzluğun yansıması olarak değerlendiriliyor.
Katı tasarruf politikalarına son verme ve troykayı Yunanistan’ın borçlarını silmeye ikna etme vaatleriyle seçimleri kazanan Tsipras şimdi ne yapacak? Ülkesinin Euro Bölgesi’nden çıkmasına kadar gidebilecek bir gerginlik sürecine mi girecek, yoksa hükümet sorumluluğunu üstlendikten sonra daha pragmatik bir tutum mu sergileyecek?
"Hiçbir şey değişmez"
Avrupa'da beklentiler ikinci seçeneğe yönelik. Alman Hrıstiyan Sosyal Birlik Partisi’nden (CSU) Avrupa Parlamentosu üyesi Markus Ferber değişen bir şey olmayacağı görüşünde.
“Diğer Portekiz ve İrlanda’daki seçim kampanyalarından da edindiğimiz deneyim, adayların müzakerelerin yenilenmesi talebinde bulunmuş olmaları. Hepsiyle de yeniden müzakere edildi ama hiçbirşey değişmedi. Dolayısıyla ben oldukça rahatım. Çünkü seçim öncesi ile seçim sonrası farklıdır.”
Ferber, Tsipras’ın borçların büyük bölümünün silinmesi talebini ise gerçekçi bulmuyor:
“Borç silme kısa vadede Yunanistan’ı rahatlatacak bir önlem. Ama uzun vadede mali piyasaların güvenini artırmayacaktır. Yani Yunanistan bu durumda uzun vadede AB’nin dayanışmasına bağımlı olacak ve mali piyasalara geri dönüşü zorlaşacaktır. Kurtarma şemsiyelerinin ödevi bu değil. Şemsiyelerin ülkenin kendi ayakları üzerinde durmasına yardım etmesi gerekir. Dolayısıyla borç silme piyasalara verilmiş yanlış bir işaret olur.”
"Borç silinmesi söz konusu değil"
Euro Bölgesi Başkanı Hollanda Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem de seçim öncesinde Der Spiegel’e verdiği demeçte, “Ekonomisi ve kamu harcamalarında finansmana ihtiyacı olan her ülke koşullara uymak zorundadır. Atina’daki yeni hükümetin de her halükarda Euro Bölgesi desteğine ihtiyacı olacaktır” demişti.
Syriza tarafından katı tasarruf politikalarının baş sorumlusu olarak görülen Almanya Başbakanı Angela Merkel de Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nde kalmasından yana. Ancak Tsipras’ın talep ettiği borç silme, Euro Bölgesi’ndeki vergi mükelleflerinin Yunanistan’ın borçlarını üstlenmesi anlamına gelecek. Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble de seçim öncesinde borç silmenin söz konusu olmayacağını belirterek, “Yunanistan 320 milyar euroluk borcunu ödeyemez duruma düşerse Euro Bölgesi’nden çıkması kaçınılmaz olur” demişti.
Alman Endüstri ve Ticaret Odaları Birliği dış ticaret uzmanı Volker Treier, Euro Bölgesi’nden çıkmanın beş yıllık kriz döneminin ardından toparlanma işaretleri veren Yunan ekonomik büyümesini yok edeceği uyarısında bulunuyor:
“Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkışı bugün en azından teorik olarak olasılık dâhilinde. Ama bu teorik bir tartışma. Bunu ne Yunanistan ne de Euro Bölgesi istiyor. Bu ancak kendi baskı metotlarıyla gelen Bay Tsipras’a karşı kullanılabilecek bir baskı aracı.”