AB'DEN TERÖR KURBANLARI İÇİN SAYGI DURUŞU BRÜKSEL (A.A)

-AB'DEN TERÖR KURBANLARI İÇİN SAYGI DURUŞU BRÜKSEL (A.A) - 25.07.2011 - AB Komisyonu çalışanları ve basın mensupları, Norveçli terör kurbanları için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Denizcilik ve balıkçılıktan sorumlu AB Komiseri Maria Damanaki, saygı duruşu öncesinde yaptığı açıklamada, işlenen korkunç suçun bazı sözleri önemsiz hale getirse de bu derin acının herkesi demokrasi ve özgürlük safında kenetlemesi gerektiğini vurguladı. Öte yandan Norveç'teki saldırıyla ilgili yapılan ilk açıklamalar, 11 Eylül saldırılarının ardından "İslamcı terör" ifadesini sıkça kullanan AB'nin, aşırı sağın yükselişine rağmen Norveç'te yaşandığı gibi, buradan gelebilecek muhtemel terör saldırılarına karşı yeterince hazırlıklı olmadığını ortaya koydu. AB Terörle Mücadele Koordinatörü Gilles De Kerchove, 93 kişinin öldüğü cuma günkü saldırıları soruşturmada Norveç'e işbirliği teklif ederken, "Son 10 yılda radikalleşme üzerinde çok çalıştık. Bu çalışmalar genelde aşırı İslamcılar üzerineydi, ama Avrupa'da asırı sol ve aşırı sağ üzerine de deneyim sahibiyiz" dedi. AB Komisyonu sözcülerinden Michele Cercone, günlük olağan basın toplantısında aşırı sağ teröre karşı hazırlıklı olup olmadıklarının sorulması üzerine, radikalleşmeyle mücadelenin yerel düzeyde yapılması gerektiğini söyledi. Cercone, AB üyelerinden yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa karşı mücadelede en iyi uygulamaları birbirleriyle paylaşmalarını istedi. Sözcü Cercone, AB Komisyonu'nun gelecek yıl bakanlar düzeyinde radikalleşmeyle mücadelenin masaya yatırılacağı bir konferans düzenleyeceğini bildirdi. AB polis teşkilatı Europol ise İskandinav ülkelerindeki "İslamcı olmayan" tehditleri araştırmak için 50'nin üzerinde uzmandan oluşan özel komisyon oluşturduğunu duyurdu. Sözcü Soeren Pederson, aşırı sağ grupların daha profesyonelleşerek ve saldırganlaşarak taraftar kazandıkları yönünde uyarılar yaptıklarını hatırlattı. Peterson, "İslami terör tehdidinin hala geçerli olduğundan şüphe yok" değerlendirmesinde bulundu. Europol'un yıllık terörizm değerlendirme raporlarında, rakamlar aksini söylemesine rağmen "İslami terörün" en büyük terör tehdidi olarak gösterilmesi dikkati çekiyor. Örneğin 2009 yılını değerlendiren raporda, AB'de bu dönemde birçok ayrılıkçı ve aşırı sol terör eylemi yanında tek bir "İslamcı terör saldırısı" yaşanmış olmasına rağmen "AB üyelerinin çoğunun İslamcı terörü en büyük tehdit olarak gördüğü" aktarılıyor. AB verilerine göre 2006-2008 yılları arasında kayıtlara geçen terör saldırılarının sadece binde 4'ü "İslamcılar" tarafından gerçekleştirilirken ayrılıkçı terörün payı yüzde 84,8, aşırı sol terörün payı yüzde 6,5 ve aşırı sağ dahil diğer terör unsurlarının payı yüzde 8,3 düzeyinde bulunuyor. Europol raporlarında İslamcı terör tehdidine sayfalar ayrılmasına rağmen aşırı sağ terör tehdidi birkaç cümleyle işleniyor. Europol'un nisan ayında yayımlanan son terörizm değerlendirme raporunda ekonomik durgunluğun aşırı sağ ve aşırı solu beslediği belirtilerek, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki olayların Avrupa'ya yeni bir göç dalgasına neden olması halinde aşırı sağın kamuoyunda göçmen karşıtı propagandalara hız vererek bundan faydalanmak isteyeceği değerlendiriliyor. Söz konusu raporda, "Teröristler ve aşırı gruplar kendilerini tanıtmak ve ideolojilerini daha geniş çevrelere ulaştırmak için web tabanlı teknolojileri kullanmakta daha profesyonelleşiyor. Teröristler ve aşırı gruplar için internet çok önemli bir kolaylık haline geliyor" tespiti yapılıyor. Bu arada Norveç güvenlik makamlarının terör zanlısı Anders Behring Breivik'in aşırı sağcı ve "Hristiyan köktenci" olduğunu açıklaması üzerine Avrupa'daki aşırı sağ partiler saldırganı yalnızlaştırma çabasına girdi. Belçika'nın Flaman bölgesinde haçlı kıyafetleriyle cami karşıtı eylemler yapan ve güvenliğinden endişe edenlere çakı dağıtan aşırı sağ Flaman Menfaati partisi, yayımladığı açıklamada, "Biz de çok kültürlülük fikrinin taraftarı değiliz, ama bu şiddeti meşru hale getirmez" görüşüne yer verdi. Açıklamada, "Bu genç saldırgan milliyetçilikten hiçbir şey anlamamış. Hakiki milliyetçiliğin aptalca üstünlük duygusuyla hiçbir alakası yoktur. Gerçek milliyetçilikte nefret değil, sevgi vardır. Bizim milliyetçiliğimiz kendi halkımıza sevgi ve başkalarına saygıdan beslenir. Kin ve şiddetin burada yeri yoktur" ifadesi kullanıldı. Hollanda'da İslam düşmanı Gert Wilders'in liderliğini yaptığı Özgürlük Partisi Norveç saldırganını "şiddet ve hasta karakterli" olmakla suçlarken, Fransa aşırı sağı Ulusal Cephe'nin lideri Marine Le Len, kendileriyle "Norveç kasabı" arasında hiçbir bağlantı kurulmamasını istedi.