ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşleri Müsteşar Yardımcısı Jonathan Cohen, New York’ta devam eden davada Türkiye hakkında önemli iddialarda bulunan iş adamı Reza Zarrab ile Türkiye'deki ABD’li tutuklular arasında bir takas yapılmasına dair Ankara yönetiminden gelen herhangi bir talebe tanıklık etmediğini söyledi. Cohen, ABD vatandaşları ve Amerikan hükümet çalışanlarının Türkiye’de hapiste olmasını gündeme getirdiklerinde ise Türklerin de sıkça ABD’de hapiste olan Türkler'den söz açtıklarını aktardı.
Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre, başkent Washington’da Middle East Institute tarafından düzenlenen ‘8. Yıllık Türkiye Konferansı’nda konuşan Cohen, Türk-Amerikan ilişkilerinin her zaman derin ve kompleks bir yapıda olduğuna işaret ederek, aradaki yoğun diyalog ve diplomasinin devam ettirilmesinin önemini vurguladı.
"Türkiye, NATO'daki ikinci en büyük orduya sahip ülke, 80 milyon nüfuslu dinamik bir ekonomi, kritik bir coğrafi konuma ve bölgesel nüfuza sahip. Bu, bizim önemsememiz ve birlikte çalışmamız gereken bir nüfuz ve öyle de yapıyoruz" diyen Cohen, Türkiye’nin bir NATO müttefiki olarak geçmişten bu yana Irak, Afganistan, IŞİD’e karşı savaş gibi küresel sorunlara karşı verilen çabalara katkı sağladığına ve IŞİD karşıtı koalisyonun önemli bir ortağı olduğuna dikkat çekti ve Suriyeli mültecilere kapılarını açmasından dolayı Türk hükümeti ve halkının her türlü övgüyü hak ettiğini belirtti.
Türkiye ve ABD'nin birçok hedef ve endişeyi de paylaştığını ifade eden ABD’li diplomat, "Türkiye de, belirli konularda spesifik işbirliğine rağmen bizim gibi Rusya ve İran'ın bölgedeki etkisini sınırlandırmak istiyor. Bizim gibi Türkiye de birleşik, egemen bir Irak'ı destekliyor, birleşik bir Suriye'yi destekliyor ve oradaki savaşa bir çözüm bulmaya çalışıyor" dedi.
Şu anda Türkiye-ABD ilişkilerinde iki ana zorluğun bulunduğunu ifade eden Cohen, bunların ABD vatandaşları ve Amerikan diplomatik misyonlarındaki bazı yerel çalışanların Türkiye’de tutuklanması ve bunu takip eden vize kriziyle ABD’nin YPG’yle ilişkileri olduğunu söyledi.
Cohen, YPG konusunda, “YPG'ye ilişkilerimiz var çünkü Suriye'de bir alternatifimizin olmadığını hissettik. IŞİD'i Rakka'dan çıkarmak için acilen bir ortak güce ihtiyacımız vardı ve mevcut güç YPG'ydi" dedi. ABD’li diplomat Amerika’nın YPG’yle ilişkilerini “geçici, al-ver ilişkisi şeklinde ve taktiksel” olarak nitelerken, Türkiye’yle ittifakın ise “stratejik ve kalıcı” olduğuna vurgu yaptı.
ABD'nin Suriye'de YPG'yle ortaklığının sahadaki gelişmelere bağlı olarak şekilleneceğini belirten Cohen, "YPG'yle ilişkiler, biz savaş sahası durumundan istikrarı sağlama durumuna geçerken zaman içerisinde dönüşüme uğrayacak. Bu, şu anda görmekte olduğumuz bir dönüşüm. Bu nasıl olacak bu konuda tam bir tahminde bulunamam ama zaman içerisinde değişecek" diye konuştu.
Türkiye'nin ABD'den Fethullah Gülen'i iade talebine ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Cohen, hem Dışişleri hem de Adalet bakanlıklarının Türkiye'nin talebini ciddiyetle ele aldıklarını vurguladı ve ABD Adalet Bakanlığı'nın Türkiye'nin Gülen'le alakalı talebini gözden geçirme sürecinde bugüne kadar eşi görülmemiş düzeyde kaynak ayırdığını, Türkiye'nin gönderdiği materyallerin incelenmeye devam edildiğini aktardı.
Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi satın alma planlarına dair bir soru üzerine, NATO içerisinde, üyelerin mümkün olduğunca NATO'yla uyumlu silah sistemlerini kullanmaları yönünde anlaşmalar olduğuna işaret eden dışişleri yetkilisi, "Türkiye'yi de, özellikle ulusal savunma sistemi gibi önemli bir alanda NATO dışı bir sistemi satın alma konusunu yeniden gözden geçirmeye çağırıyoruz" diye konuştu.
NATO'yla uyum sorununun yanı sıra, böyle bir adımın başka potansiyel etkileri hakkında da Türk yetkililerle konuştuklarını dile getiren Cohen, bunun sadece ABD değil diğer tüm NATO ülkelerinden savunma sanayilerinin teknoloji transferi ve ortak üretim alanlarındaki yetenekleri üzerinde olumsuz etki yaratacağını söyledi.
Türkiye'nin S-400 planlarının Amerikan Kongresi'nde de endişelere neden olduğuna, bazı Kongre üyelerinin yaptırım seçeneğini gündeme getirdiklerine dikkat çeken Cohen, Kongre üyelerinin ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan, bu satışın Türkiye'nin ABD'den güvenlik yardımı alma yeteneğini nasıl etkileyeceği üzerinde bir değerlendirme raporu istediğini söyledi. Cohen, bu konuyu çok ciddiye aldıklarını ve Türkiye'nin bu satın alma işlemini hayata geçirmeyeceğini umduklarını kaydetti.
Jonathan Cohen, Türk hükümetinin New York'ta davası devam eden Rıza Sarraf'la Türkiye'deki Amerikalı tutuklular arasında bir takas önerisinde bulunup bulunmadığı sorusunu da yanıtladı. Cohen, kendisinin bulunduğu görüşmelerde böyle bir talebe tanıklık etmediğini, ancak Türkiye'de Amerikalılar ve Amerikan hükümet çalışanlarının hapiste olmasını gündeme getirdiklerinde Türklerin de sıkça Amerika'da hapiste olan Türkler'den söz açtıklarını aktardı.