Donald Trump’ın ABD Başkanı olmasına günler kala önceki ABD yönetimlerinde görev almış kişilerin de bulunduğu Atlantik Konseyi heyeti Türkiye’de temaslarda bulundu. Başkan George Bush döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Stephen Hadley, darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen ve Türkiye'nin terör örgütü olarak ilan ettiği PYD’ye ABD'nin verdiği iddia edilen destek konusunda iki ülke arasında anlaşmazlık olduğunu belirterek "Birlikte ilişkiler onarılabilir" dedi. Türkiye ile ABD arasında iki sorun olduğunun altına çizen Hadley "Birincisi, 15 Temmuz darbe girişimi. ABD yönetiminin ve halkının bu girişimin Türk demokrasisine oluşturduğu tehdidi anlamakta ve kayıtsız şartsız tepki vermekte yavaş kaldığını düşünüyorum. Bu yanlış oldu. İkincisi, ortada koca bir Fethullah Gülen konusu var ve ABD’de oturup (Türkiye’deki) işlere karışmayı sürdürüyor. Ve bir de kuzey Suriye’de PKK ile bağlantılı PYD’ye destek verme konusu var. Türkiye açısından anlaşılabilir sorunlar bunlar" diye konuştu.
Hürriyet'ten Murat Yetkin'in haberine göre, yeni ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamak üzere yemin edeceği 20 Ocak öncesinde Türk-Amerikan ilişkilerindeki sıkıntının aşılmasına katkıda bulunmak üzere bir dizi sessiz temas gerçekleşti. Atlantik Konseyi bünyesinde daha önce Amerikan yönetiminde bulunmuş, şimdi Trump’a "dışarıdan destek" veren bir grup etkili isim Türkiye’de iki gün süren önemli görüşmeler yaptı.
Önce İstanbul’da TÜSİAD, Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi ve Türk Amerikan İş Konseyi ile görüşen heyetin temaslarındaki ağırlık Ankara’da oldu. Heyet Ankara’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Enerji Bakanı Berat Albayrak ile görüştü. Başkanlığını Atlantik Konseyi Başkan Yardımcısı Damon Wilson’un yaptığı heyette dikkat çeken isimler arasında önceki Başkan George Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley, Başkan Barack Obama’nın emekli Ulusal Güvenlik Danışmanı, eski NATO komutanı James Jones ve hem Bush, hem Obama dönemlerinde ABD’nin Ortadoğu ve Suriye siyasetinde özel temsilcilik görevlerinde bulunmuş kıdemli diplomat Frederic Hof da vardı.
Atlantik Konseyi Başkan Yardımcısı Stephen Hadley ile bütün görüşmelerin ardından yaptığımız konuşmada ciddi sorunlar bulunduğunu kabul eden, ancak çözüme odaklı bir bakış açısının hakim olduğu görülüyordu. Bunun Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun da katılacağı törenin hemen sonrasında Trump yönetimiyle paylaşılacağı anlaşılıyor. Hadley’nin yazılmak üzere söyledikleri zaten fazla söze gerek bırakmıyor:
- "İlişkilerin sınavdan geçtiği bir dönemdeyiz ve bu da birkaç etkene bağlı. Birincisi, 15 Temmuz darbe girişimi. ABD yönetiminin ve halkının bu girişimin Türk demokrasisine oluşturduğu tehdidi anlamakta ve kayıtsız şartsız tepki vermekte yavaş kaldığını düşünüyorum. Bu yanlış oldu. İkincisi, ortada koca bir Fethullah Gülen konusu var ve ABD’de oturup (Türkiye’deki) işlere karışmayı sürdürüyor. Ve bir de kuzey Suriye’de PKKile bağlantılı PYD’ye destek verme konusu var. Türkiye açısından anlaşılabilir sorunlar bunlar."
- "Bir de karşılıklı yanlış algılardan kaynaklanan sorunlar var. ABD tarafında Türkiye’nin bakış açısı kaygılarını anlamak konusunda bilgisizlik ve yetersizlik var. Türk tarafında da ABD karşıtlığı ve Türkiye’de olan biten çoğu şeyden ABD’yi suçlama konusu var. Amerikalılar da buna anlam vermekte zorlanıyor. Bu iki olgu, ortadaki karmaşayı daha da artırıyor. Bu algı sorunlarının giderilmesi için hükümetlerin yanı sıra Atlantik Konseyi olarak bizler de dışarıdan katkı vermeye çalışacağız.”
- “Bu ziyaretimiz Türk tarafının kaygılarının doğasını daha derinden anlamamızı sağladı. İlişkilerimizin ciddi bir aşamasındayız, ama izlenimim bunun geri dönülemez, onarılamaz bir noktada olmadığıdır. Eğer taraflar bu yönde birlikte çalışırsa, onarılabilir. (ABD’deki) Yeni yönetimin bu yönde çaba harcayacağına dair umut var. Ve sanıyorum bu olursa Türkiye’nin de somut karşılık vereceğini düşünüyorum.”
- "ABD’de ve Türkiye’deki pek çok insan gibi ben de 20 Ocak’ın yeni bir fırsat yaratacağına inanıyorum. Yeni yönetimin bu fırsatın avantajını değerlendirip Türkiye ile ikili sorunları gündeme alması ABD’nin Ortadoğu’daki diplomatik, askeri ve ekonomik mevcudiyetine yeniden eğilmesine ve yeniden ağırlığını koymasına da yarayacaktır. Bunu yapabilmemiz hem ABD’nin hem Türkiye’nin çıkarlarına olacaktır.”