Yvonne, Datça’ya varınca, buraya son gelişinden bu yana beldenin nasıl gerilediğine dikkat çeker. Yaptığı tanım, hayatında eski bir şehir rehberi kullanmış herkese tanıdık gelecektir: "Lokantaların yarısı kapanmış. Kalanların tezgâhında kırılmış buzların üstünde hasta görünümlü balıklar yatıyor. Garsonlar kirli bezlerle, yemek peşindeki uyuz kedileri kışkışlıyor. Almanca konuşan bir avuç turist kafelerin dışında oturuyor, tenleri güneşten garip bir turuncuya dönmüş"."Aşık oldum"Kitabın yazarı Vendela Vida, geçen hafta New York Times'ın seyahat eki için yazdığı makalede Datça ile nasıl tanıştığını ve görür görmez nasıl etkilendiğini anlattı. Vida, ilk kez 2005'te eşiyle tatil amaçlı geldiği Datça hakkında şu satırları kaleme aldı:
"Datça, ilk bakışta, zamanında daha iyi günler geçirmiş gibi görünüyordu. Büyük oteller kapanmıştı ancak deniz kenarındaki küçük oteller hala faaliyetteydi. Birçok evin camında satılık ilanları vardı. Ama yine de popülerliğinden bir şeyler kaybetmiş bir kasaba olarak huzur verici bir tarafı vardı. Sabahları yazı yazıyordum, öğleden sonraları da eşimle kitap okuyup denize girebileceğimiz küçük plajların keşfine çıkıyorduk. Bazen karşımıza çıkan tek canlılar bir keçi ailesi oluyordu. Akşamları kordonda yemek yiyorduk. Haftada birkaç kez pazara gidip taze peynir, zeytin, kiraz gibi yiyecekler alıyorduk. Kısa zamanda gün batımına, sokak kedilerine, sahile vuran dalgalara, açık havada oynadığımız satranç oyunlarına ve ezan sesine aşık oldum".Biri altın, diğeri sorunlu kişilikDatça'ya ilk gelişinde keşfettiği, yarımadanın kuzeyindeki Knidos ile ilgili de övgü dolu sözler yazan Vida, bu koyu “el değmemiş rüya” şeklinde tanımladı. Bu ilk ziyaretinde, hiç not almadığını söyleyen Vida'nın aklında Türkiye ile ilgili bir şey yazmak fikri henüz yokmuş. Fakat Vida, daha sonra, üçlemenin yeni kitabını kurgularken Datça ve Knidos'u aklından çıkaramadı ve 2007'de bir kez daha bu sahil beldesine geldi.Geri döndüğünde bu iki kasabayı hatırladığından çok farklı bulan Vida, nasıl bir karakterin bir kasabaya döndüğünü ve bulduğu şeyin aklından kalandan çok farklı olduğunu görüp hayal kırıklığına uğradığı üzerine düşünmeye başladı. Bunun sonucunda da 'Aşıklar' (The Lovers) ortaya çıktı. İlham aldığı bu iki kasabaya “ikiz” diyen Vida, roman karakteri Yvonne'i de ikiz çocuk annesi bir kadın olarak kurgular. “Biri altın çocuk, diğeri sorunlu kişilik” dediği iki çocuk sahibidir Yvonne.
Vida, son olarak şunları söylüyor yazısında: “Oraya baktığımda bir insanın memleketine duyduğu karmaşık duyguları hissediyorum. Bazen seviyorum, bazen sevmiyorum. Hatırladığım halini çok seviyorum ama yeniden gördüğüm zaman daha güzel olsun istiyorum. Buraya bir dahaki gelişimde Datça hakkında bambaşka duygular hissedeceğimi biliyorum”.
Vendela Vida'nın kitabı, yayımlandığı tarihten bu yana ABD satış listelerinde hızla yükseliyor.