Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Ankara ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanları'nın istifa kararlarını açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur'un istifasıyla ilgili soruyu 'İnşallah pazartesi' diye cevapladığını aktardı.
Selvi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in istifa kararını da Erdoğan'la yaptığı ikinci görüşmeden sonra aldığını belirterek Erdoğan'ın Gökçek'e “İkinci kez gelmeye neden gerek duydun? Buradan çıkınca istifa edeceğin tarihi açıkla” dediğini öne sürdü.
Abdulkadir Selvi'nin "Başkanların istifası ve erken seçim" başlığıyla yayımlanan (25 Ekim 2017) yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grubundaki konuşmasını tamamlamış Meclis’ten ayrılıyordu.
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur’un istifasını sorduk, “İnşallah pazartesi” dedi. Belediye başkanlarıyla ilgili süreçte Erdoğan’ı gergin bir şekilde görmedim ama Bursa ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarının istifalarını açıklamaları, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın istifa kararı alması nedeniyle rahatlamış görünüyordu. AK Parti grubu öncesinde konuştuğumuz bir bakan, “Bu operasyonla tıkalı boru açıldı. Bir anlamda nefes borusu açıldı. Seçimlere yansıması olumlu olacak” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, değişim konusunda kararlı. Bu noktada bir B planına sahip değil. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e, “İkinci kez gelmeye neden gerek duydun? Buradan çıkınca istifa edeceğin tarihi açıkla” dediği söyleniyor. Meclis’e gelirken meslektaşlarımızın, “İstanbul’da hayır çıkan ilçelerde değişim olacak mı?” sorusuna, “Şu anda böyle bir şey söz konusu değil ama olmayacağı anlamına gelmez” diye cevap verdi. Hatırladınız mı? Gökçek’le ilgili süreç de böyle bir cevap üzerine başlamıştı.
Bursa ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarının istifa kararı alması onu yeni bir durum değerlendirmesine itmiş. Pazartesi günü, “Bu işler emirle olmaz”diyerek istifaya yanaşmayan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı, pazartesi gününe istifa kararı almıştı.
AK Parti’de değişim bir süreç. Üç belediye başkanının istifalarını geciktirmeleri nedeniyle bundan vazgeçilecek değil. Ancak Erdoğan, bir an önce bu tartışmaları sonlandırıp, partiyi 2019 seçimlerine hazır hale getirmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılı içinde değişimi tamamlayıp, 2018’i icraata ayırmayı planlıyor.
Zaten 16 Nisan’dan 1 gün sonra yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında, “2017 yılı değişim, 2018 icraat, 2019 seçim yılı olacak” demişti. Erdoğan, Meclis’te erken seçimle ilgili bir soruya, “Yok böyle bir şey. Bizden böyle bir şey duydunuz mu? Şu anda gündemimizde yok” karşılığını verdi. Erdoğan bu açıklamayı Kılıçdaroğlu’nun yerel seçimlerin öne çekilmesi teklifinden önce yapmıştı.
AK Parti, 2019 seçimlerine farklı bir strateji ile hazırlanıyor. Teşkilat çalışmalarında mikro yapılanmaya gidiliyor. İl, ilçe ve belde teşkilatları devam edecek. Ancak parti aynı zamanda mahallelerde de teşkilatlanacak.
Daha önce illerde yapılan istişare kurulu toplantılarının yerine ‘Danışma Meclisi’toplantıları geliyor. Toplantıya il koordinatörü, bölge koordinatörü, il başkanı, ilçe başkanı, belediye başkanları, milletvekilleri ve varsa o ilin bakanı katılacak.
AK Parti’nin her mahallede bir parti temsilcisi var. Bundan böyle mahallelerin yönetim kurulu toplantıları da olacak. Böylece teşkilatlanma mahalleye kadar inecek. Buna hem dikey hem yatay yapılanma deniliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafta sonu İstanbul İl Teşkilatı ile yaptığı istişare kurulu toplantısında, “Sadece hizmet odaklı olmaz arkadaşlar. Birebir vatandaşın kapısına gidelim, vatandaşın gönlüne dokunacak şekilde çalışalım” demişti.
Başbakan Binali Yıldırım da il başkanlarına, “Biz çok havaalanı, çok okul yaptık. Bunları yapmaya devam edeceğiz. Ama esas olan vatandaşın sofrasına oturmaktır. Neşet Ertaş’ın Gönül Dağı türküsünde söylediği gibi, ‘Gönülden gönüle giden bir yol vardır’ Halk ile daha fazla gönül köprüleri kurmak lazım”demişti. “Bu değişim sürecinde her arkadaşımızı değerlendireceğiz. Bizde dostluklar pazara kadar değil, mezara kadardır. Kesinlikle küskünlükler yaratılmayacak” diye ilave etmişti.
Hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan ısrarla gönül köprüleri kurmaktan söz ediyorsa, gönüllerde kırılan bir şeyler var demek ki. Bunun farkında olunması güzel.