Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, ABD Ankara Büyükelçisi John Bass'ın, darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen'in iadesine ilişkin olarak kullandığı ifadeleri eleştirdi. Bass'ın, "Masumiyet karinesi temel ilkedir" dediğini hatırlatan Selvi, "Türk askerinin başına çuval geçirirken de masumiyet karinesiyle mi hareket ettiniz? Gülen’e karşı bu ilginin sebebi ne?" diye yazdı.
Abdulkadir Selvi'nin "Krizi çözme çabaları ve John Bass’e sorular" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
ABD’nin vizeleri askıya alma kararının ardından ekonomik yaptırımlar gelecek mi?
Reste rest diyen Türkiye, İncirlik Üssü’nü kapatacak mı?
Türkiye ile ABD arasındaki kriz derinleşecek mi, yoksa çözülecek mi?
Öncelikle şunu söyleyebiliriz; İncirlik Üssü’nün kapatılması gibi bir seçenek masada değil. Krizin derinleşmesi için değil, tam aksine çözülmesi için çaba sarf ediliyor. Türkiye ile ABD arasındaki krizlerin bitmesini beklemek gerçekçi olmaz. Ama vize krizini daha da tırmandıracak bir hava yok. Türkiye temkinli. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sancak’taki konuşmasında bu konuya değinmedi. Başbakan Binali Yıldırım, “Temennimiz ilişkilerin en kısa sürede normale dönmesidir” dedi. ABD’li oyuncular Emma Cannon ve Brionne Jones’un vize sorununda Dışişleri devreye girdi. ABD Büyükelçisi John Bass, vize krizinden bu yana dün ilk kez Dışişleri Bakanlığı’ndaydı. Müsteşar yardımcısı Ahmet Muhtar Gün ile görüştü. Vize kararıyla Türk-Amerikan ilişkilerine ağır bir hasar verilmesini sağlayan John Bass’in, krizin başından bu yana söylediği en doğru söz, “Sorun iki hükümetin diyaloğuyla çözülür” oldu. Washington’da yaşanan kaotik durum nedeniyle arzu edilen hızda ilerleme sağlanamıyor. Ama Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD’li mevkidaşı Tillerson’ın görüşmesi önemliydi.
Bardağı taşıran damla konsolosluk görevlisi Metin Topuz’un gözaltına alınması olabilir ama Astana sürecinden bu yana bir enerji birikimi olduğu belli. Fetullah Gülen’in iadesi konusunda sürekli defans yapması nedeniyle, AK Parti cephesinde bir süredir, “John Bass kimin büyükelçisi?” sorusu soruluyordu. O da diplomasi muhabirleri ile buluşmasında Gülen’in iadesi konusunda, “Masumiyet karinesi temel ilkedir” diyerek Gülen yanlısı duruşunu korudu. Peki 15 Temmuz’daki kanlı darbe girişimi sırasında hayatını kaybeden 250 kişinin masumiyet karinesi ne olacak? Turuncu tulum giydirip Türkiye üzerinden Guantanamo’ya taşıdığınız El Kaide şüphelileri için masumiyet karinesi aradınız mı? Kapısını kırarak girdiğiniz Rusya’nın San Francisco Konsolosluğu için de masumiyet karinesi geçerli mi? Masumiyet karinesi aradığınız için mi, Usame bin Ladin’i ayağına taş bağlayıp denizin dibine attınız? Türk askerinin başına çuval geçirirken de masumiyet karinesiyle mi hareket ettiniz? Gülen’e karşı bu ilginin sebebi ne?
Türkiye’yi hem Rusya eksenine kaymakla suçlayacaksın hem Rusya’nın uygulamadığı yaptırımları uygulayacaksın! ABD’de bir irade Türkiye’yi Batı ittifakından koparıp Avrasyacı olmaya itiyor. Bu kuşku tek taraflı değil, Türkiye açısından da geçerli. Türkiye-ABD ilişkilerinin düzelmesini istemeyen bir el devreye girip süreci sabote ediyor. Türkiye, ABD ve AB’den izole ediliyor. Vize kararıyla birlikte İran, Libya, Somali, Suriye, Yemen, Çad, Kuzey Kore ve Venezuela ile aynı lige itiliyor. İktidarın bu konuya eğilmesinde yarar var. 15 Temmuz öncesine göre FETÖ, Batı’da daha da güçlendi. Türkiye’nin Batı ittifakından kopmasının, ABD ve AB ile ilişkilerinin daha da kötüleşmesinin kime yararı var? Türkiye‘ye yararı olmadığı belli.