Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası Başbakan Binali Yıldırım'ın "MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile 22.30 - 23.00 arasında bir saatte görüştük, bana 'Herhangi bir şey yok' dedi" açıklamasıyla ilgili olarak "MİT Müsteşarı’nın saat 22.20’de Başbakan’la, 22.27’de ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştüğü bilgisine ulaşmıştım. Her iki görüşmede de Fidan, MİT’e gelen ihbardan ve Genelkurmay’a giderek aldıkları önlemlerden söz ediyor" iddiasını ileri sürdü.
Selvi, sözlerine şöyle devam etti:
"Görüşmenin sonunda Başbakan sitem ediyor ama Cumhurbaşkanı ile konuşulanları bilemiyorum. O geceye ilişkin olarak MGK Genel Sekreterliği titiz bir çalışma yaptırdı. Görüşme saatleri konusundaki ihtilaf HTS kayıtları ve MGK kayıtları üzerinden giderilebilir."
Abdulkadir Selvi'nin "O gece MİT’te yaşananlar" başlığıyla yayımlanan (31 Temmuz 2017) yazısı şöyle:
15 Temmuz gecesi okunan salalar direnişin sembolü oldu.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in “camilerde salalar okunsun” talimatı ile minarelerden yükselen salalar bir milletin uyanışına vesile oldu.
Salaların okunması fikrini Görmez’le birlikte Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Şeref Malkoç ile Ülke TV’den Turgay Güler de gündeme getirmiş. Allah onlardan razı olsun. Böylece demokrasi tarihimize şerefli bir sayfa ekledik. “O gece MİT’e gelen telefon” başlığıyla MİT’te yaşananları anlattım. Çorba konusu gündem oldu ama o gecenin perde arkasındaki çarpıcı detayları, “Darbeye Geçit Yok” kitabına havale ediyorum.
Bir de o yazı üzerinden algı operasyonu yapmaya kalkışanlar çıktı. Ali Nesin gibi. “Görmez’le Muaz el Hatib aynı arabaya binip, nasıl zıt yönlere gidiyorlar, ben buraya takıntılı kaldım işte” diyor. Ondan bir paragraf önce yaptığı alıntıda, “Görmez’e MİT’in zırhlı araçlarından birini verdiler, Muaz el Hatib ise Görmez’in aracıyla hareket etti” diye yazıyor. Ben de merak ediyorum, aynı araca binip zıt yönlere nasıl hareket edilir diye. Yoksa önü sağa, arkası sola giden bir araç icat edildi de benim haberim mi yok? Aziz Nesin hayatta olsaydı bunun üzerine bir roman yazar mıydı orasını bilmem ama bir daha benim soyadımı kullanma diyerek oğlunu paylayacağından eminim.
15 Temmuz gününe dönüp, objektiflerimizi MİT’e çevirdiğimizde yaşananlar şöyle:
- Binbaşı O.K. saat 14.45’te MİT’e gelerek ihbarda bulunuyor.
- İhbarı ciddiye alan MİT Müsteşarı saat 16.20’de kriptolu telefondan Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar Güler’i arayıp ihbar hakkında bilgi veriyor.
- 16.30’da MİT Müsteşar Yardımcısı Genelkurmay’a giderek, Genelkurmay 2. Başkanı Güler’e darbe planı hakkında bilgi veriyor.
- 16.40’da Genelkurmay Başkanı kriptolu hattan arayarak Güler’in kendisini bilgilendirdiğini, iddiayı araştırdıklarını söylüyor.
- 18.00 MİT Müsteşarı Genelkurmay’a gidiyor. Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Genelkurmay 2. Başkanı ve MİT Müsteşarı alınacak tedbirleri görüşmeye başlıyor. Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı ve Ankara Garnizon Komutanı’nı ihbarın merkezi olan Kara Havacılık Komutanlığı’na gönderiyor.
Bu arada MİT Müsteşarı Fidan, Genelkurmay Başkanı Akar’a, “Bu daha büyük bir planının parçası olabilir mi?”diye soruyor.
18.30- Genelkurmay Başkanı, TSK’ya hava sahasının uçuşlara kapatıldığını, uçak ve helikopter hareketliliğinin yasaklandığı ve Kara Birliklerinin hareketliliğinin yasaklandığı talimatını geçiyor.
Hakan Fidan bu arada “Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirmem lazım” diyor. Ancak Genelkurmay karargâhına girerken her zaman olduğu gibi cep telefonlarını aracında bıraktığı için, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, telefonun bağlanması için talimat veriyor. Telefonu darbeci yaver Levent Türkkan çeviriyor. Fidan, Cumhurbaşkanı’nın koruma müdürü Muhsin Köseile bilinen o konuşmayı yapıyor. Muhsin Köse, kendisinin Levent Türkkan’a ait telefondan aranması nedeniyle dikkatli konuşuyor. Demek ki bir güven sorunu yaşanıyor.
MİT Müsteşarı saat 20.20’ye kadar Genelkurmay’da kaldıktan sonra ayrılıyor.
Bu arada Genelkurmay Başkanı’nın Genelkurmay’a gelmesi üzerine darbenin sızdığı yönünde paniğe kapılan FETÖ’cüler, darbeyi gece 03.00’ten 21.00’e çekiyor. Cumhurbaşkanı ve halkın ayakta olması nedeniyle, bu 6 saat darbecilerin başarısız olmasındaki ilk adım oluyor.
Bir de MİT Müsteşarı’nın Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüşmesi konusu var. Başbakan, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bilâ’ya, 22.40’ta konuştuğunu belirterek “Müsteşar bana herhangi bir olay yok dedi” demişti.
“Darbeye Geçit Yok” kitabını hazırlarken MİT Müsteşarı’nın saat 22.20’de Başbakan’la, 22.27’de ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştüğü bilgisine ulaşmıştım. Her iki görüşmede de Fidan, MİT’e gelen ihbardan ve Genelkurmay’a giderek aldıkları önlemlerden söz ediyor. Görüşmenin sonunda Başbakan sitem ediyor ama Cumhurbaşkanı ile konuşulanları bilemiyorum. O geceye ilişkin olarak MGK Genel Sekreterliği titiz bir çalışma yaptırdı. Görüşme saatleri konusundaki ihtilaf HTS kayıtları ve MGK kayıtları üzerinden giderilebilir.
O gece MİT’in mücadelesi darbenin başarısız olmasında etkili oluyor. MİT Basın Danışmanı Nuh Yılmaz’ın TV’lere bağlanıp, “Darbe püskürtüldü” açıklaması ise 15 Temmuz’un kırılma noktalarından birini oluşturuyor.