Yüzde 10 seçim barajının hak ihlali olup olmadığıyla ilgili 3 hafta içinde karar vermesi gereken Anayasa Mahkemesi’nin başkanı Haşim Kılıç’ı eleştiren Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, “2015 seçimlerine gidilirken, AK Parti’ye Anayasa darbesi hazırlanıyor. Başarılı olacaklar mı? Orasını bilemiyorum. Anayasa Mahkemesi üyelerinin cinnet geçireceğini sanmıyorum. Ama Haşim Kılıç’ın hazırlığını yaptığı olay düpedüz bir Anayasa darbesi” dedi.
Abdülkadir Selvi, “Şimdiye kadar Anayasal darbelere karşı mücadele veren bir Haşim Kılıç vardı, şimdi ise Anayasal darbelerin mimarlığına soyunan bir Haşim Kılıç var. Burada tek hedef var. 2015 seçimlerinde AK Parti’nin Anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla iktidar olmasını önlemek. Anayasayı değiştirirlerse maazallah ülkeye Başkanlık ya da yarı Başkanlık sistemini getirirler! Bu seçimlerin mühendislik hesabı da böylece belli oldu. AK Parti’nin Anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla gelmesini önlemek” görüşünü dile getirdi.
Abdülkadir Selvi’nin Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (3 Aralık 2014) nüshasında yayımlanan, “Hukuk darbesine hazırlanılıyor” başlıklı yazısı şöyle:
Seçim dönemleri yaklaştıkça, Ankara’da Ali Cengiz oyunları da başlar.
Zaten başlamadığında biz huzursuzlanırız.
Çünkü bu rejimin geleneğine aykırı.
Kimi zaman sokakları harekete geçirirler, kimi zaman yargıdan siyasi mühendislik ürünü bir karar çıkarırlar.
367 garabeti gibi.
2015 Seçimlerinin ayak sesleri duyulmaya başlayınca yargı cephesi yine ses verdi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, bireysel başvuru kapsamında yüzde 10 barajının kaldırılmasıyla ilgili açıklamaları bunun ilk işareti.
Uzatmayayım. İşin hukuki prosedürüne girmeden önce kestirmeden söyleyeyim.
2015 seçimlerine gidilirken, AK Parti’ye Anayasa darbesi hazırlanıyor.
Başarılı olacaklar mı? Orasını bilemiyorum. Anayasa Mahkemesi üyelerinin cinnet geçireceğini sanmıyorum. Ama Haşim Kılıç’ın hazırlığını yaptığı olay düpedüz bir Anayasa darbesi...
İşin hukuki boyutuna değinmeden önce bir tespitte bulunmak istiyorum. Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünde Haşim Kılıç, o dönem Başbakan olan Erdoğan’ın gözlerinin içine baka baka, ”Biz gömlek değiştirmedik” demişti. Haşim Bey keşke gömlek değiştirmekle yetinseydi. Gardrobunun tamamını değiştirdi. Eski hizmetleri nedeniyle Haşim Bey için daha ileri bir laf söylemek istemiyorum.
Haşim Kılıç’ın Anayasa Mahkemesi üyesi olduğu dönemde baraj sistemiyle ilgili olarak iki başvuru yapılmış. 1991 yılında Mümtaz Soysal ile Bülent Ecevit’in bölge barajlarını da içeren başvurusu ile 1995 yılında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in müracaatı. Haşim Kılıç oylamada barajın korunması yönünde oy kullanmış hem de karşı oy yazısında siyasi istikrar açısından baraj sisteminin doğru olduğunu savunmuş. Dün yazdığım için, Haşim Kılıç’ın ifadelerini tekrar etmeye gerek duymuyorum. Çünkü bugün Anayasa Mahkemesi’nden iki yeni kararı paylaşacağım.
Süleyman Erte isimli vatandaşımız belde belediyelerinin mahalle ya da köye dönüştürülmesiyle ilgili kanun kapsamında Çanakkale merkeze bağlı Kumkale Belediyesi’nin köye dönüşecek olması nedeniyle Anayasal haklarının ihlal olacağı gerekçesiyle bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunuyor.
Alparslan Altan başkanlığındaki heyet başvuruyu inceleniyor. Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluş Kanununun 45. Maddesi’nde yer alan, ”Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz” hükmüne vurgu yapılıyor.
Bu çok önemli bir nokta. Bireysel başvuruyu inceleyen heyet, önce işin hukuki zeminini tespit ediyor. Yetkisini ve görevini tarif ediyor. Meclis’te çıkarılan kanunlar ve idare işlemleri aleyhine bireysel başvuru kapsamında hüküm tesis edemeyeceğini belirtiyor.
Yasanın arkasından dolanmak ya da Haşim Kılıç’ın dediği gibi ‘Anayasa Mahkemesi şak diye iptal eder, Meclis tak diye Anayasayı değiştirir’ demiyor.
Yasada bu hüküm olduğu sürece, “Yasama işlemi aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “konu yönünden yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir” deniliyor.
Bu tespitler yapıldıktan sonra karar ne yönde çıkıyor? 16 Nisan 2013 tarihli kararında şöyle deniliyor:
“Başvurunun, ’konu yönünden yetkisizlik’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 16.4.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi”
Demek ki Meclis’in çıkardığı kanunlarla ilgili olarak bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesi’nin inceleme yapıp karar verme yetkisi yokmuş. O nedenle heyet, ”yetkisizlik kararı” veriyor. Burada Anayasa Mahkemesi’nin çıkarılan yasaların Anayasaya uygunluğunu inceleme yetkisini karıştırmamak gerekiyor. O ayrı bir kulvar, bireysel başvuruların incelenmesi ayrı bir kulvar.
Bu noktada Adalet komisyonu başkanı değerli hukukçu Ahmet İyimaya’nın, bireysel başvuruları incelemekle görevli İnsan Hakları Mahkemeleri kurulması önerisini gündeme getirmek istiyorum. Hem bu tür kafa karışıklıklarını ortadan kaldırır hem de Anayasa Mahkemesi Başkanlarının sistem üzerindeki, ”Krallıklarına” bir sınırlama getirir.
Anayasa Mahkemesi’nden ikinci bir kararı daha paylaşmak istiyorum.
30.9.2013 tarihli karara konu başvuru OYAK’la ilgili. GATA’nın verdiği iş göremez raporu ile TSK’dan malulen emekli olan Astsubay, OYAK’a başvuruda bulunarak kendisine, ”Maluliyet” yardımı yapılmasını talep ediyor.
Serdar Özgüldür’ün başkanlığındaki heyetin yaptığı inceleme sonucunda, ”Başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna oy birliği ile” karar veriliyor.
Peki kararlar ortada dururken Haşim Kılıç, bu konuyu niye gündeme getirdi?
Önceden siyaset mühendisliğine direnen bir Haşim Kılıç vardı, şimdi ise siyaset mühendislikleri peşinde koşan bir Haşim Kılıç var.
Şimdiye kadar Anayasal darbelere karşı mücadele veren bir Haşim Kılıç vardı, şimdi ise Anayasal darbelerin mimarlığına soyunan bir Haşim Kılıç var.
Burada tek hedef var. 2015 seçimlerinde AK Parti’nin Anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla iktidar olmasını önlemek.
Anayasayı değiştirirlerse maazallah ülkeye Başkanlık ya da yarı Başkanlık sistemini getirirler!
Bu seçimlerin mühendislik hesabı da böylece belli oldu. AK Parti’nin Anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla gelmesini önlemek.