Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, "kontrollü darbe" söylemi nedeniyle tepki gösterdiği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili olarak "Kemal Bey’de bu ısrar, ben de bu inat olduğu sürece, 'kontrollü darbe' konusunda anlaşamayacağız herhalde. 'Kontrollü darbe diyerek FETÖ’yle aynı dili kullanmakla eleştiriliyorsunuz' diye sorduk. 'Kontrollü darbe' konusunda bir milim geri adım atmadı" ifadesini kullandı.
Selvi, Kılıçdaroğlu'nun konuya ilişkin olarak “Kontrollü darbe sözünü referandumdan çok önce kullandım. Üstelik bizim bastığımız bir broşürde de geçiyor. Salı grup toplantısında da söyledim, hiç kimse itiraz etmemişti. ‘Niye bunu söylüyorsun’ da dememişlerdi. Bu benim düşüncem” dediğini aktardı.
Abdulkadir Selvi'nin "Kılıçdaroğlu ile kontrollü darbe işini konuştuk" başlığıyla yayımlanan (19 Temmuz 2017) yazısı şöyle:
Ankara'dan İstanbul’a yaptığı uzun yürüyüşün ardından Kemal Bey’le ilk kez karşılaştık.
Karşılıklı olarak koltuklara oturup sohbet etmeden önce, “Yürümeye devam ediyor musunuz?” diye sorduk. “Evet yürüyorum” dedi. Nasıl yürüdüğünü sorduk. “Evde yürüyorum” dedi. Yürüyüş bandına çıkıp çıkmadığı sorusu geldi ardından. “Yok” dedi. “Evin uzun bir koridoru var, telefon görüşmeleri de oluyor, orada yürürken konuşmaya devam ediyorum” diye anlattı.
Kılıçdaroğlu, yürüyüşü tamamlayıp evine döndükten sonra ne hissettiğini sorduk.
“Karavandan normal yatağa gelince değişiyor tabii” dedi. Karavandan sonra yatak biraz konforlu gelmiş. “Ama vücut alışıyor” diye ilave etti.
Kolay değil. 69 yaşında tam 429 kilometre yürüdü. Peki geriye dönüp baktığında ne hissetmiştir abaca? “Aynı yoldan karayolu ile döndüm. Ben burayı nasıl yürüdüm diye hayret ettim. Yürümüşüz. Gerçekten bir mucize.”
Tabii sadece yürüyüşü konuşmadık. Milliyet’ten Serpil Çevikcan, Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya ile birlikte üç gazeteciydik. CHP Lideri’ne güncel hangi konu varsa sorduk. Tabii ilk başta Kılıçdaroğlu’nun sokak eylemlerine devam edileceğine ilişkin açıklaması geliyordu. “Sokak eylemlerine devam edeceğiz dediniz mi” diye sorduk. “Elbette” dedi. Ardından ilave etti: “Eğer Parlamento’da konuşmanıza imkân verilmezse, söz hakkınız kısıtlanırsa, bunu kullanacağınız bir yer lazım” dedi. Biz ona sormadan o bize sordu, “Evde konuşmayacağım herhalde? Bir yerde konuşmam lazım”.
Öyle sabah kalkıp eylem kararı alınmayacakmış. “Yapacağımız bir eylem olursa toplumsal desteğinin olup olmayacağına bakacağız, ondan sonra hayata geçireceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu’na göre Türkiye monarşiye gidiyor, “Ne Meclis Başkanı’nın ne Başbakan’ın ne de başka birinin herhangi bir iradesi var” diyor.
Kemal Bey’de bu ısrar, ben de bu inat olduğu sürece, “kontrollü darbe”konusunda anlaşamayacağız herhalde.
“Kontrollü darbe diyerek FETÖ’yle aynı dili kullanmakla eleştiriliyorsunuz” diye sorduk. “Kontrollü darbe” konusunda bir milim geri adım atmadı.
“Kontrollü darbe sözünü referandumdan çok önce kullandım. Üstelik bizim bastığımız bir broşürde de geçiyor. Salı grup toplantısında da söyledim, hiç kimse itiraz etmemişti. ‘Niye bunu söylüyorsun’ da dememişlerdi. Bu benim düşüncem”dedi. Ardından da sözü Ertuğrul Özkök’ün önceki günkü köşe yazısına getirdi. Hürriyet’in 15 Temmuz ilavesinde Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bilâ’nın Başbakan Binali Yıldırım’la söyleşisinden bir bölümü, Ertuğrul Özkök “Beni hayretler içinde bırakan bir cümle” başlığı altında köşesine taşımıştı. Başbakan, 15 Temmuz gecesi 22.30-23.00 arasında yani darbenin başlamasından bir süre sonra görüştüğü MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan darbe olduğuna dair bir bilgi alamadığını söylüyor. Çok önemli bir iddia. Benim için de ilginç bir yazı konusu olacak. Çünkü çok farklı bilgilere sahibim. Ama şimdilik Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmesini aktarmakla yetineceğim. “Bugün Ertuğrul Özkök yazmış Binali Yıldırım’ın açıklamasını. Bir ülkenin Başbakanı’nı da benim taşıdığım kaygıları taşır noktaya gelmişse orada bir sorun var demektir.”
FETÖ’yle ilişkiler konusunda derinleşiyoruz.
“17-25 Aralık’tan sonra sizin FETÖ ile aynı noktaya geldiğiniz ileri sürülüyor”diyoruz. Sakin bir şekilde cevap veriyor. “Hayatta FETÖ ile bir araya gelmedim. Bırakın fiziken bir araya gelmeyi, düşünsel olarak da gelmedim” diyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, 70 CHP milletvekiliyle birlikte 9 Mart 2005 tarihinde Fetullah Gülen okullarının araştırılması için Meclis’e önerge vermişti. Ama 2005’ten bu yana köprülerin altından çok sular aktı. O gün CHP’nin önergesini reddeden AK Partililer bugün FETÖ’yle mücadeleyi yürütüyor. Kılıçdaroğlu ise FETÖ’yle aynı dili kullanmakla eleştiriliyor. CHP Lideri, “Hayatta FETÖ ile bir arayla gelmedim” diyor ama bu algı neden oluştu konusunu da ciddiye almalı.