Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, "Yaklaşan seçimler nedeniyle bir algı operasyonu suçlamasına maruz kalmak istemem" diyerek darbe tehlikesinin sürüp sürmediğini değerlendirdi.
Selvi'nin "FETÖ’cülerin darbe beklentisi bitti mi" başlığıyla yayımlanan (14 Haziran 2018) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Almanya’da olduğu yönünde haberler çıkan Adil Öksüz, 15 Temmuz’un kara kutusuydu. Darbe planlarını Fetullah Gülen’e onaylattıktan sonra Türkiye’ye dönmüştü. 15 Temmuz gecesi ise darbenin yönetildiği Akıncı Üssü’ndeydi. Adil Öksüz konuşsa 15 Temmuz aydınlatılır. O denli kozmik bir adam.
Alman devleti istemediği sürece Adil Öksüz’ü yakalamak mümkün değil; Amerikan devleti vermediği için Fetullah Gülen’i alamadığımız gibi. Neden? 15 Temmuz bir “FETÖ-NATO darbesi” olduğu için.
Peki darbe tehlikesi büsbütün bertaraf edildi mi? Cezaevindeki darbecilerin konuşmalarından bu umutlarını korudukları anlaşılıyor. Yaklaşan seçimler nedeniyle bir algı operasyonu suçlamasına maruz kalmak istemem. Ama darbecilik virüsü bir kez insanın içine girmeye görsün. Darbeler tarihimiz bu örneklerle dolu.
Örneğin Talat Aydemir, darağacına çıkana dek darbecilik fikrinden vazgeçmedi.
Talat Aydemir, 27 Mayıs’ın eksik bırakıldığına inanıyordu. 22 Şubat 1962’de başarısız bir darbe girişiminde bulundu. İsmet Paşa tarafından affedildi. Ama onun ilk işi 20 Mayıs 1963’te kalkışacağı yeni darbenin hazırlıklarına başlamak oldu. İkinci darbe girişiminde de başarısız olunca darağacında can verdi.
27 Mayıs’tan önce Binbaşı Samet Kuşçu ihtilal hazırlıkları yapan ‘9 Subay’ cuntasını ihbar etti. Askeri mahkeme darbeyi ihbar eden Kuşçu’yu tutuklayıp, darbecileri serbest bıraktı. İlk işleri yeni darbe planları hazırlamak olan ‘9 Subay’, 27 Mayıs’ı yapan çekirdek kadro arasında yer aldı.