Abdulkadir Selvi: Sorun, Ramazan Akyürek'i MİT Müsteşarı yapma planı bozulunca başladı

Abdulkadir Selvi: Sorun, Ramazan Akyürek'i MİT Müsteşarı yapma planı bozulunca başladı

Yeni Şafak gazetesi Ankara Temsilcisi Abdulkadir Selvi,  AKP iktidarı Fethullah Gülen cemaati arasındaki gerilimin temelinde MİT Müsteşarlığı’na gerçekleşen atama olduğunu belirterek, “Bu kavga MİT Müsteşarlığı'na Hakan Fidan'ın atanması ile başladı. Polis istihbaratta MİT için iki isim hazırlanmıştı. İlkini söylemeyeyim ama ikincisi çok önemli bir isimdi. Zaten önce bir ismi ileri sürecek bir süre sonra onu geri çekip Ramazan Akyürek'i getireceklerdi. Bu gerçekleşmeyince kavga başladı” dedi.

Abdulkadir Selvi'nin Yeni Şafak'ta “Kaç fire olacak?” başlığıyla (13 Ocak 2014) yayımlanan yazısı şöyle:

12 Eylül Referandumunda Anayasa değişikliğine karşıydılar.

Öyle ki, hayır kampanyasını yeni HSYK üzerine kurmuşlardı.

Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk gibi.

Vatan Gazetesi'nden Mine Şenocaklı'ya, 3 Ağustos 2010 tarihinde verdiği söyleşide, 'Anayasa'daki en önemli değişiklik, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'yla ilgili düzenlemelerle, hukukun üstünlüğü ve erkler ayrılığı gibi temel ilkelerle ilgilidir. Bu değişiklikleri doğru bulmadığım için Anayasa değişikliğini desteklemem olanaksız' demişti.

O gün HSYK değişikliğine karşı çıkanlar, aynı gerekçelerle bugün de HSYK değişikliğine karşı çıkıyorlar.

Eski Türkiye'nin tüm aktörleri bu kez HSYK'nın yanında nöbete durdular.

Kimler?

Gülen hareketi, eski Türkiye'nin CHP'si, Ankara Barosu, İlhan Cihaner'i, Ömer Faruk Eminağaoglu'su, Doğu Perinçek'i.

Onları birleştiren tek şey;

Tayyip düşmanlığı.

Tayyip Bey neyi istiyor, ona karşılar. Tayyip Erdoğan kime karşı; onun yanındalar.

Uzak görüşlü oldukları da söylenemez.

Sami Selçuk ne demişti?

'Kenan Evren yargılanamaz. Olanaksız. O yol kapalı?'

Ne oldu? Evren çatır çatır yargılanıyor...

HSYK da çatır çatır değişecek.

HSYK üyeleri yaptıkları açıklamalarla tarafsızlıklarını kaybettiler. Bir gün dahi o koltuklarda oturmamaları gerekir. Derhal istifa etmeliler. Çünkü bundan sonra verecekleri kararlar şaibeli olacak.

HSYK'yla ilgili düzenlemeler nerede yapılıyor?

Diğer adı yasama organı olan TBMM'de.

Anayasa'nın 7. maddesine göre kanun yapma yetkisi sadece ve sadece Meclis'e ait ve bu başka bir organa devredilemez olan bir yetki.

Demem o ki HSYK'yla ilgili düzenleme Meclis'te yapılıyor.

CHP Genel Merkezi'nde ya da Atatürkçü Düşünce Derneği'nde, kıymeti kendinden menkul hukukçuların bürolarında yapılmıyor.

Bunun adına demokrasi, deniliyor.

Bunların kafasındakilere ise tek parti zihniyeti ve 'Yargıçlar Cumhuriyeti' deniliyor.

Hadi juristokrasi diyeyim de biraz afilli olsun.

Bu kavga MİT Müsteşarlığı'na Hakan Fidan'ın atanması ile başladı. Polis istihbaratta MİT için iki isim hazırlanmıştı.

İlkini söylemeyeyim ama ikincisi çok önemli bir isimdi. Zaten önce bir ismi ileri sürecek bir süre sonra onu geri çekip Ramazan Akyürek'i getireceklerdi.

İlk sorun orada başladı. Ama asıl yol ayrımı GES Komutanlığı'nın MİT'e devredilmesi üzerine yaşandı.

GES demek, bölgesel dinleme demekti.

Paralel yapının ilk kalkışması 7 Şubat MİT olayı ile geldi.

Başbakan'ın ameliyatta olacağı an hesaplanarak, 'Zaman ayarlı' bir operasyon yapılmıştı.

Başbakan ve Cumhurbaşkanı dayanışması ile MİT Müsteşarı 'Feriştahı gelse alamaz' diyenlerin kursağından çekip alındı.

Şimdi dönüp sormak istiyorum. İstihbarat savaşı gibi kirli bir yapının cemaatle, hizmetle ne ilgisi var?

Dershaneler tartışması başlatıldığında, 'Hiçbir meşru sınırımız yok. Sizi bir günde sokağa çıkamaz hale getiririz' demişlerdi.

Kurusıkı atmadıkları kısa sürede görüldü.

Dershane unutuldu, fişlemeler, MGK belgeleri ve kasetler piyasaya sürüldü.

Evrensel çapta iman ve Kur'an hizmeti yapma iddiasındaki bir yapılanma, kavgasını istihbaratçıların yöntemleriyle veriyordu.

Bunlar hizmet erenleri mi istihbarat savaşçıları mı demeye kalmadan yargıyı cepheye sürdüler.

17 ve 25 Aralık dalgaları o sırada başladı.

Gücünü istihbarat, yargı, iş dünyası, bürokrasi gibi devletin operasyonel güçlerinden alan, 'Paralel devlete' karşı ilk hamle HSYK düzenlemesi ile geldi.

O bir de ne görelim.

CHP-Cemaat el ele...

CHP, cemaat adına komisyonda meydan kavgası veriyor.

Yumruk yumruğa.

En son Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatının ders olarak konulduğu 4+4+4'e karşı kavga vermişti CHP...

Şimdi de HSYK için meydan muhaberesi veriyorlar.

Bizde askeri vesayetin en büyük dayanak noktası yargı vesayeti oldu.

Görülüyor ki cemaat vesayetinin en önemli dayanak noktasını da yine yargı oluşturuyor.

HSYK hem birinci derece mahkemeler, hem Yargıtay, Danıştay ve Bölge İdare mahkemeleri açısından, 'ana üs' işlevini görüyor.

Hükümet doğru yere çomak sokmuş.

AK Parti ile Gülen hareketi arasındaki gerilimde ilk sınav Meclis'teki HSYK oylaması olacak.

HSYK oylanırken kaç fire olacak?

Gülen hareketinin gücünü göreceğiz.