Abdulkadir Selvi, Yeni Şafak yazarını 'düzeltti': 'Evet' oyu kullandım!

Abdulkadir Selvi, Yeni Şafak yazarını 'düzeltti': 'Evet' oyu kullandım!

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, "Kuvvetle muhtemel bizim Selvi de bunların içindedir. Sayın Bahçeli'nin 'kılıç artığı' ifadesi münasebetiyle gidip 'hayır' demiş olabilir" ifadesinin ardından Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'nin kendisini arayarak, halk oylamasında 'evet' oyu kullandığını söylediğini aktardı. 

Salih Tuna, şunları söyledi:

“Gevşek AKP'lilerde sancı büyük' başlıklı yazımda, Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi'nin referandumda kuvvetle muhtemel 'hayır' dediğini yazmıştım. Selvi aradı ve 'evet' dediğini ifade etti. Beyan esastır, gerisi hilaf-ı hakikattir"

Abdulkadir Selvi, halk oylaması öncesi kaleme aldığı "Evet rüzgarı tersine döndü" başlıklı yazısı nedeniyle bazı çevrelerce "gizli hayırcı" olmakla suçlanmıştı. 

Mahallede 'gizli hayırcı' kavgası sürüyor; kimler suçlandı, ne yazıldı, ne cevap verildi?

Salih Tuna'nın “Kürdün sorunu' ve bu Alevi aydın CHP’ye ne diyor?" başlığıyla yayımlanan (22 Nisan 2017) yazısı şöyle:

Mandacı aydınların “çözüme” uygun “sorun” tanımlaması yaptıklarını daha evvel bu köşecikte dercetmiştim. “Kürt sorunu” heyulası böylesi bir projeye matuftu. Yani, “soruna” uygun “çözüm” değil, “çözüme” uygun “sorun” üretmişlerdi. Başka bir ifadeyle, “Kürdün sorunu ne olmalıdır” sorusuna “mandacı kafanın” verdiği cevap “çözüm” diye pazarlanıyordu. Cevap tekti; daha doğrusu, tek bir cevap akredite edilmişti. Bu cevabın dışındaki tüm cevaplar (kimden gelirse gelsin) itibarsızlaştırılmakla kalmıyor, “terörize ediliyordu.” Öyle ki, JİTEM tarafından kurşunlanan bir Kürt aydın (Miroğlu) sırf bu cevabın dışına çıktığı için Çandargiller tarafından “cahş” (hain) ilan edilmişti. Aynı şekilde, “Alevi sorunu” tanımı yapmaya kalkışmışlardı. Malum “elemanın” sıklıkla terennüm ettiği “Alevi sorunu” da bu “aşkın” devamından başka bir şey değildi. Lakin, 15 Temmuz saldırısı millete toslayınca “mandacı aydınlar” dağıldı; eskisi gibi organize olamıyorlar. Zaten… “Kürt sorunu” bile hendeklere batmışken, “Alevi sorunu” üretecek moral motivasyonu nerden nasıl bulacaklardı? Öteden beri “Alevilik sorununa” aşeren (tabiri caizse, sorunun patronu) Almanya haliyle çılgına döndü. Çılgınlıklarının ifadesi olarak şimdilerde gösteriler tertipliyorlar. Tamam, Avrupa'daki “eylemleri” Avrupa Alevi Dernekleri, PKK-HDP ve CHP birlikte düzenliyor. Fakat, Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlarının konuşması için kiralanan salonları iptal ettiren BND elemanları refakatinde. CHP Gençlik kollarında çalışan arkadaşların mesajlarından anlıyoruz ki, söz konusu gösterilerde her yasa dışı örgütün görsel materyali serbest… Bir tek Türk bayrağı yasak. CHP gençlik kollarında çalışan bir arkadaşımız, ben karşı çıktım ama karar bu yönde alındı, diyor, biz de mecburen katılacağız. Uzun lafın kısası, koskoca CHP (müstevlilerin gölgesinde) gitgide kullanışlı bir proje partisine dönüşüyor. Alevi aydınlardan eski bir CHP'li Rıza Zelyut da üç aşağı beş yukarı bu görüşte. Eski bir CHP'li diyorum, zira, bizzat kendisi, “Batı kaynaklı projelere hizmet ettiğini görünce 2015 yılının Mart ayında sert bir dilekçe yazarak CHP'den istifa ettim…” diyor. Geçen günkü yazısında, CHP'yi, “Alevi delegasyon partisine” dönüşmekle suçladı. CHP'li okurlarım hemen dellenip de, “Erdoğan'dan kömür makarna yardımı mı aldın… milletvekili mi olacaksın…” yollu Rıza Zelyut'a da saydırmasınlar. Merak etmesinler, kendilerinden bin kat daha Erdoğan karşıtı bir yazardan söz ediyoruz. Hem de, “Erdoğancılarla Batılı güçler arasındaki kavgaya karışmayalım. Eğer karışır da Batı destekli eylemlerin içinde yer alırsak; Erdoğan'a dolaylı destek vermiş oluruz…” diyecek kadar! (E hani vatan mevzubahisse gerisi teferruattı. Neyse.) İmdi, uzatın kulacığınızı da Rıza Zelyut'un şu sözlerine bir kulak verin: “Hayatını, Alevi toplumunu aydınlatmaya, onların haklarını dile getirmeye ve savunmaya adamış bir aydın olarak dinin siyasete sokulmasına hep karşı oldum (…) CHP'deki Alevi delegeleri uyarıyorum: Parti, artık Alevi partisi görüntüsü veriyor. Karşımıza yeni bir Birlik Partisi çıkıyor gibi (…) Dün arayan ağabey konumundaki çok tanınmış bir CHP'li isim de bu görüntünün parti tabanında kopuşlara yol açtığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu'nun kanadı altına saklanmış olan Aleviler bana kızıyorlar. Kızsalar bile, Alevilik için birçok bedel ödemiş bir yazar olarak bu yakıcı gerçeği yazmaya devam edeceğim. Artık Kemal Kılıçdaroğlu, CHP genel başkanlığı görevinden ayrılmalıdır…” NOT 1: “Gevşek AKP'lilerde sancı büyük” başlıklı yazımda, Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi'nin referandumda kuvvetle muhtemel “hayır” dediğini yazmıştım. Selvi aradı ve “evet” dediğini ifade etti. Beyan esastır, gerisi hilaf-ı hakikattir. NOT 2: Hiçbir yakınımın veya akrabamın veya benim veya çocuklarımın hiçbir internet sitesiyle uzaktan yakından hiçbir şekilde alakası yoktur. Müslüman her günahı işleyebilir ama yalan söyleyemez, iftira atamaz. Yalanla iman aynı yürekte barınmaz. Yalan ve iftira ontolojik bir suçtur.