22. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Popülizm, en çok demokrasinin temel niteliklerini hedef alıyor, onu çürütüyor. Adaletin, tarafsız ve bağımsız bir şekilde dağıtılmasını, kamudaki şeffaflığı, hesap verebilirliği, hür basını; bütün bunları hedef alıyorlar. Bütün bunlar, popülizmin ilerlediği ülkelerde geriliyor. Bunları her kıtada görebiliyoruz" dedi.
11'inci Cumhurbaşkanı Gül, Marmara Grubu Vakfı tarafından düzenlenen '22. Avrasya Ekonomi Zirvesi'ne katıldı. Yenibosna'da bir otelde düzenlenen zirvenin ikinci gününde, 'Popülizm' konusunun ele alındığı 'Bilge Adamlar Oturumu'nda Gül'ün yanı sıra Arnavutluk, Slovenya, Romanya, Hırvatistan, Letonya, Moldova eski Cumhurbaşkanları da konuşmacı olarak yer aldı.
Konuşmasında popülizmin bütün dünyada güncel olduğu kadar, kaygı veren bir konu olduğunu belirten Abdullah Gül, popülizmin gelişirken sadece liberal demokrasiyi geriletmediğini, aynı zamanda demokrasinin temel ilkelerini ve niteliklerini de çok zayıflattığını söyledi.
"Soğuk Savaş" döneminin sona ermesinin ardından demokrasi ve özgürlüklerin çok geniş bir alanda yayılmaya başladığını, temel hak ve özgürlüklerde daha fazla insanın yararlanmaya başladığını vurgulayan Gül, 21. yüzyılın ikinci on yılında işlerin geri gitmeye başladığını ifade etti. Popülist hareketlerin dünyanın birçok yerinde yükselmeye başladığını, ilk olarak Latin Amerika'da estiğini anlatan Gül, "Son 10 yılda özellikle Avrupa'da ve bugünkü Amerikan yönetiminin ve başkanının seçim kampanyasıyla başlayan söylemleri ve şimdiki yönetim tarzıyla bütün dünyada esmeye başladı. Bu çok kaygı verici. Özellikle dünyanın önemli ülkelerinin bu tip politikaları tercih etmeye başlamalarının neticeleri muhakkak ki vardır" diye konuştu
Tarihin en kötü popülizminin 2. Dünya Harbinden önce yaşandığını ve bunun çok büyük acılara yol açtığını anımsatan Gül, şunları söyledi:
"Bugün gördüğümüz popülizm, otoriter yönetim şeklinde ortaya çıkıyor. Hepsinin ortak özelliği büyük hayal kırıklığı çeken toplumları ve halkları, öfkelerini, onların hissiyatlarını bilinçli bir şekilde hedef alarak, onların zafiyetlerini istismar etmeye başladı. Popülist tarzlar, muhalefetteyken söylem seviyesinde kalır. Tabii çok yıkıcı olur. Bir taraftan kitlelerin hissiyatını ateşlediği için bir şekilde eğitmiş oluyor. Ama iktidardakiler popülizm yaparsa çok daha tehlikeli olur. Çünkü söylemle uygulama birleştiği anda bunun neticeleri gerçekten büyük sıkıntılar getirir ve toplumlara çok büyük zararlar verir. Kısa vadede popülizm netice getirebiliyor. Popülist liderler, popülizmi kendisine yöntem kılan siyasi akımlar; uzun vadede herkesle birlikte kaybediyorlar. Popülizmin sürdürülebilirliği söz konusu değil. Popülist olanlar, halka sadece balık verirler ancak 'balık nasıl tutulur' öğretmezler. Bir gün balık bittiğinde de o zaman felaketler ortaya çıkar."
"Popülizm, en çok demokrasinin temel niteliklerini hedef alıyor, onu çürütüyor" diyen Gül, "Adaletin, tarafsız ve bağımsız bir şekilde dağıtılmasını, kamudaki şeffaflığı, hesap verebilirliği, hür basını; bütün bunları hedef alıyorlar. Bütün bunlar, popülizmin ilerlediği ülkelerde geriliyor. Bunları her kıtada görebiliyoruz. Bunlar temel hak ve özgürlükleri kısıtladığı için; yabancı düşmanlığını göçmenlere karşı düşmanlık, bazı ülkelerde islamofobi, antisemitizm gibi bunları kullanarak sözüm ona çoğunluğun hissiyatına hitap ediyor. Ama çok tehlikeli bir ateşi körüklüyorlar" ifadelerini kullandı.
Ekonomik popülizme de değinen Gül, bunun en güzel örneğinin bugün Venezuela'da görüldüğünü anlattı. Gül, "Dünyanın en büyük petrol, gaz ve altın rezervlerine sahip olan bir ülkenin halkı bugün ne kadar acı çekiyor; bütün ülkelerin adeta oyuncağı haline gelmiş. Halbuki böyle bir ülke, dünyanın en müreffeh ülkelerinden birisi olabilirdi. 'Good governments' dediğimiz, sistemin güzel unsurlarını; hukuk, kuvvetler ayrılığı, şeffaflık, hesap verilebilirlik, bütün bunlar uygulanmış olsaydı böyle bir kaynağı olan ülke bugün en zengin, en mutlu ülke olabilirdi" dedi.
Popülizmin dış politikada da ülkelerin milli çıkarlarının telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açtığına dikkat eken Gül, şunları söyledi:
"Popülizm, diplomasinin geleneklerini, dilini hep küçük görür ve onları ihmal eder. Ama hamasi sözler, retorik, dış politikada o kadar tehlikeli ki, sonunda onun esiri haline gelirsiniz ve istemeye istemeye yanlışlara sürüklenirsiniz. Hele hele bunu dünyanın büyük ülkeleri yapmaya kalkarsa dünyaya barış değil, felaket ve güvensizlik getirir. Amerika Birleşik Devletleri'nde Başkanı'nın seçim kampanyasında yaptığı şeyler geçici zannediliyordu. Ama bugün koskoca bir devlet, en hassas konular 'Twitter' üzerinden yapılabiliyorsa bu akıl almaz bir durum. Bunun öngörülemez neticeleri her zaman çıkabilir. Amerika Birleşik Devletleri bir taraftan kendi değerlerini çürütürken bir taraftan da en büyük müttefiki Avrupa'yı, demokrasileri zayıflatıyor. İngiltere'nin AB'den çıkışı 'Brexit; referandum kararının alınışı da süreci de şöyle bir hatırlarsanız popülist hareketlerin neye mal olduğunu, koskoca bir devleti aciz hale getirdiğini hep beraber görürüz."
Bütün kusurlarına rağmen demokrasinin mükemmelleştirilmesi gerektiğinin altını çizen Abdullah Gül, "Gelirlerdeki adaletsizlikleri gidermek lazım. Bunu gidermenin yolu hiçbir zaman popülizm değil, demokratik değerleri, insan haklarını, hukukun üstünlüğü gibi temel evrensel kriterleri her ülkede güçlendirmekten geçer" dedi.
Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Akkan Suver'in moderatörlüğünde gerçekleşen 'Popülizm' konulu oturumda Abdullah Gül'ün yanı sıra konuşan diğer katılımcıların isimleri ise şu şekilde:Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, eski Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bujar Nishani, eski Slovenya Cumhurbaşkanı Danilo Turk, eski Romanya Cumhurbaşkanı Emil Constantinescu, eski Hırvatistan Cumhurbaşkanları Ivo Josipovıc ve Stjpan Mesıc, eski Letonya Cumhurbaşkanı Valdis Zatlers ve eski Moldova Cumhurbaşkanı Lucınschı. (DHA)