Abdullah Öcalan barışı Denizlere, Mahirlere ithaf etti

Abdullah Öcalan barışı Denizlere, Mahirlere ithaf etti

Abdullah Öcalan'ın BDP'li Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'e bugün yayımlanması için verdiği "Kızıldere mesajı" açıklandı. Öcalan mesajında, “Olgunlaştırmaya çalıştığımız Anadolu barışını bu uğurda mücadele ederken hayatını kaybeden başta Mahir’ler ve Deniz’ler olmak üzere bütün devrimcilerin anısına ithaf ediyoruz. Bu duygularla Kızıldere devrimci şehitlerini saygıyla anıyorum” dedi.

Abdullah Öcalan'ın 18 Mart'ta İmralı adasında yapılan görüşmede BDP'li Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'e verdiği 'Kızıldere mesajı' bugün Özgür Gündem'de yayınlandı.

"Değerli arkadaşlar, saygıdeğer yoldaşlar" şeklinde başlayan mesajda Öcalan, Kızıldere'nin üstünden geçen yılların "ne Anadolu'da hakça, eşit yaşam sürmek isteyen halk çocuklarının, ne de tüm dünyanın her bir karışı kadar eski olan özgürlük ve eşitlik mücadelesine canını adamış diğer evlatlarının izini silemediğini" söyledi.

Öcalan mesajında, “Olgunlaştırmaya çalıştığımız Anadolu barışını bu uğurda mücadele ederken hayatını kaybeden başta Mahir’ler ve Deniz’ler olmak üzere bütün devrimcilerin anısına ithaf ediyoruz. Bu duygularla Kızıldere devrimci şehitlerini saygıyla anıyorum” dedi.

Mesajın devamı şöyle:

Buradan geçmişe bakmanın en hazin yanı en devrimci, en güçlü, en arzulu olan yoldaşlarımızın aramızda olmayışıdır. Anadolu coğrafyasında kardeşlik ve barış adına sözünü söylemiş, bambaşka coğrafyalara gidip özgürlük ve eşitlik için, barış içinde onurlu yaşam için savaşanlar, onlarca değil yüzlerce yıllık bir özgürlük arzusunun sesi oldular. Sesleriyle, sözleriyle, yazılarıyla, eylemleriyle ortaya koydukları anlayış kapitalist modernite karşısında hem öncü niteliği taşıdı, hem de oluşturdukları devrimci dil toplumun tüm direnen parçalarında ortak bir duygu haline geldi.

Hepimiz biliyoruz ki modernitenin üç atlısı, kapitalizm, ulus devlet ve endüstriyalizm, Anadolu ve Mezopotamya tarihinin etnik, mezhepsel ve milli kırımlarının sebebiydi. Kızıldere’de ölenler, kırımların, açlığın ve eşitsizliğin fikriyatına ve sistemine, kapitalist moderniteye karşı reddedişin öncüsü oldular. Onlar geçmişte de söylediğim üzere halkların bahçesi olan Ortadoğu ’yu halkların mezarlığı haline dönüştürmeye çalışanlara verilecek en güzel cevabı canlarını ortaya koyarak verdiler. Ben Ortadoğu’nun tüm halkları için aynı samimiyet ve arzuyla yaşayan, ölen ve ömrü her daim kapitalist modernitenin iktidar ve sömürüsüne karşı durmak için mücadeleyle geçenlerin uğruna mücadele ettiği düşünceye sahip çıkıyor, kapitalizmin kırımcı, kıyımcı, halkların düşmanlığı ve bölgemizin mezarlaştırılması üstüne kurduğu politikalarına inat toplumsal barış ve eşitliği savunuyorum.

Kapitalist modernite, ulus devlet ve onun karanlık geçmişine karşı, Ortadoğu coğrafyasının alnı ak insanlarının Kızıldere’de devrettikleri bayrağı, tekçi ulus devletçiliğin soykırımcı pratiğine ve burjuva mantığına karşı inançla taşıyanları selamlıyorum. Hakim tekçi ulus anlayışı haricindeki ulusların yokluğu üstüne kurgulanan ve Kürdistan ile Anadolu halklarının esirliğini esas alanların devrinin sonuna geliyoruz. Olgunlaştırmaya çalıştığımız bu Anadolu barışını bu uğurda mücadele ederken hayatını kaybeden başta Mahir’ler ve Deniz’ler olmak üzere bütün devrimcilerin anısına ithaf ediyoruz. Halkların düşmanlığı üstüne kurulu bu düzene karşı duran tüm devrim şehitlerini, mezarlarının yeri bile bulunamayan çocuklarının hatırası ile yaşayan tüm insanları, sömürge mekanizmalarına mahkum olmayı reddeden tüm devrimci kadınları selamlıyorum. Bölge halklarının ortak yazgısı olan kıyımcı ve kırımcı kapitalist moderniteye karşı alacağımız zafer ve ardından gelecek kardeşçe yaşam için herkesi bu onurlu barış, halkların kardeşliği, eşitliği ve demokratik özgürlüğü yürüyüşüne davet ediyorum. Bu duygularla Kızıldere devrimci şehitlerini saygıyla anıyorum.

Kızıldere'de ne olmuştu?

30 Mart 1972'de, THKO liderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idam edilmesine engel olmak için Ünye'deki NATO Üssü'nü basarak üç yabancı teknisyeni kaçıran THKP/C kurucusu Mahir Çayan ve 9 arkadaşı Tokat Niksar'daki Kızıldere köyünde kuşatıldı. Sığındıkları evin ağır silahlarla taranması sonucunda rehinelerle birlikte Çayan dışında Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Ömer Ayna, Cihan Alptekin ve Saffet Alp öldürüldü. Saldırıdan kurtulan tek kişi Ertuğrul Kürkçü oldu. Kenan Evren yıllar sonra yayınlanan hatıralarında Kızıldere operasyonunun Özel Harp Dairesi tarafından yapıldığını yazdı.